ABD’li ünlü iş adamı ve yatırımcı Chris Gardner, seneler önce oğluyla birlikte sokaklarda yaşarken bir gün hayatının filmlere konu olacağını hayal dahi edemezdi. İşte “The Pursuit of Happyness” adlı filmle hayatı beyaz perdeye aktarılan ABD’li ünlü yatırımcı Chris Gardner’in etkileyici hayat hikayesi... 1980’lerin başında 27 yaşındaki Chris Gardner ve kundaktaki oğlu San Francisco’da bir yıl sokaklarda yaşamak zorunda kaldı. O dönemler borsa brokerlığı kursuna giden, ancak bir ev kiralayacak kadar para kazanmayan Gardner’ı eşi de terk etti. Bu nedenle küçük oğlu Chris ile birlikte bulabildikleri yerlerde uyumaya başladılar. Bir baba ve birkaç aylık bebeği sokaklarda yaşamak zorunda kaldı. Tren istasyonundaki tuvaletlerde, parklarda, kiliselerde yatıyordu ikili. Aşevlerinde yemek yiyorlardı ve baba kazandığı cüzi miktardaki parayı gündüzleri oğlunu kreşe vererek harcıyordu. Bu zorluklara rağmen Gardner pes etmedi ve borsa kursunu başarıyla tamamladı ve tam zamanlı bir işe girdi. Sonunda bir ev tutacak kadar para kazanabilen baba, kariyer basamaklarını azmi sayesinde jet hızıyla çıktı ve 1987 yılında Gardner Rich adında kendi yatırım danışmanlık şirketini açtı. Bugün 62 yaşında olan ve yaklaşık 60 milyon dolarlık bir serveti olan Chris Gardner dünyayı geziyor ve etkinliklerde bu hikayesini anlatıyor. Evsizlere yönelik derneklere bağış yapıyor, kadına karşı şiddetin önüne geçilmesi için vakıflara sponsor oluyor. Borsacılık kursuna başlamadan önce bir süre hapishanede yatan Gardner, büyük ilgi gören hayat hikayesini yazdığı The Pursuit of Happyness (Umudunu Kaybetme) adlı kitapla Hollywood yapımcılarının ilgisini çekti. Film 2006 yılında vizyona girdi ve Gardner’ı canlandıran Will Smith, bu filmdeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar’a aday gösterildi. Bir metropolde doğan Gardner, babasını hiç tanımadı. Annesi ile alkolik ve dayakçı üvey babası tarafından büyütüldü. Hatta annesinin üvey babasını öldürmeye çalıştığı bir dönemde esirgeme kurumunda kaldı. Milyon dolarlar kolay kazanılmadı tabii. Liseden mezun olduktan sonra Gardner 4 yıl orduda görev yaptı. 1974’te ordudan ayrıldıktan sonra San Francisco’ya giden Gardner burada medikal cihazlar satmaya başladı. Ancak bir gün bir otoparkta kırmızı bir Ferrari gören Gardner, araç sahibine gidip bu arabayı nasıl satın aldığını sordu. Arabanın sahibi Bob Bridges adında bir borsacıydı ve bu konuşma sonrası Gardner borsaya ilgi duymaya başladı. Bridges, Gardner’ın bir şirkette staj yapması için kolaylık sağladı. Ancak bu staj döneminde Gardner, park cezalarını ödeyemediği için tutuklanıp hapse girdi. Ancak daha sonra stajı tamamladı ve azmi sayesinde staj yaptığı yerde tam zamanlı olarak işe girdi. 2012 yılında Gardner’ın eşi 55 yaşında kanserden vefat etti. Bu ölümden sonra Gardner, hayatını tekrar gözden geçirdi ve yapmak istediği şeyleri yeniden sıraladı. Gardner bu olaydan sonra finans ve yatırım sektörünü bıraktı ve kendini motivasyon konuşmacılığına adadı. Gardner şimdilerde yılın 200 günü dünyanın farklı yerlerinde konuşmalar yapıyor. “Çocukluğum kaderim olsaydı, bugün karısını döven, çocukları taciz eden alkolik bir herif olurdum. Bense annemin sesini dinledim. Karanlığa değil, ışığa doğru yürüdüm…” Dünyayı gezerek hikayesini paylaşan Gardner, evsizler için bağış yapmayı da ihmal etmiyor. Kadına karşı şiddetin bitmesi için ise elinden geleni yapıyor.