Sonay Aydın, Banu olmadan hemen önce oyunculuğa nasıl başladığını şöyle anlatıyor: “Ortaokul yıllarında tiyatro yaparak oyunculuğa başladım. İTÜ’de konservatuar bölümünü kazanınca İstanbul’a yerleştim ve Yasemin Yalçın Tiyatrosu’na başvurdum. İlk Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı ‘Kadınlık Bizde Kalsın’ oyununda yer aldım.”
Oyuncu, bir gün kayıtlı olduğu ajanstan “Çılgın Bediş” dizisindeki Banu karakteri için oyuncu arandığı bilgisini alıyor ve seçmelere katılıyor: “Çocukluğumda Gırgır dergisini çok sever ve Çılgın Bediş’i de bilirdim. Dizinin bütün karakterlerini bulmuş, bir tek Banu’yu bulamamışlardı. Dizideki Banu gibi tepeden tırnağa kendimi değiştirdim. Annemin bol eteğini giyip suratıma farklı bir makyaj yaparak ajanstan içeri girdim. Yapımcısından yönetmenine herkes şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. Yönetmenimiz Turgut Yasalar ‘Biri beni çimdiklesin bu kız karikatürden mi fırlayıp geldi’ dedi. İşte o gün, harika bir karakterle televizyona adım atacağım ilk andı.” Oyuncu, izleyicinin Banu’yu saflığı ve şaşkınlığıyla sevdiğini söylüyor: “Kendi içinde platonik aşklar yaşayan Banu, okul hayatında tam tersine çok zeki ve akıllıydı. Ben bu karakteri o kadar çok sevmiştim ki bazen çekim aralarında bile role takılıp kalırdım. Çünkü ilk günden itibaren Banu’ya ruhunu ben vermiştim.
Dış çekimlerimiz Bediş’in hayalleri sayesinde genellikle ormanda geçerdi... Herhalde gençliğin verdiği enerjiyle -1 derecede bile üşümez hemen çekimleri bitirirdik. Dizide yüzlerce masal karakterlerini canlandırdık. Şirinler, Sindirella, Pamuk Prenses, Safinaz ve Temel Reis... Tabii Banu’nun Savaş’a olan aşkı da komik sahneleri beraberinde getiriyordu.”