Güncelleme Tarihi:
Anadolu'da genel bir kanı vardır? "Ceviz ağacının dibinde ve gölgesinde oturulmaz, adamı erken öldürür" denir. Halk arasında da çok kullanılır bu söz, bu yüzden de ceviz gölgesinde oturmak makbul değildir... Peki, bunun neden söylenildiğini hiç düşündünüz mü? Ceviz ağacı sülfür gazı salgılar. Havadaki diğer gazlardan daha ağır olduğu için dibe çöker ve cevizin altında oturanı sersemletir.
İşte Toroslar'a has bu söz oradan geliyor. Halkta yanlış bir kanaat olarak yerleşmiştir. Üstelik sülfür gazının ozon tabakasını tamir etme özelliği var. Sırf bu sebepten dolayı dünyadaki ceviz ağacının sayısının artırılması gerekir. Cevizin insan vücuduna sağladığı faydalar da saymakla bitmez.
Araştırmacılar ilk kez ceviz bileşenlerinin kolon kanseri hücreleri üzerinde etkiye sahip olup olmadığını araştırmıştır. Bu hücre çalışması, Kore’de bulunan Ewha Kadın Üniversitesi, Beslenme Bilimi ve Gıda Yönetimi Anabilim Dalı tarafından yürütülmüş ve ceviz özütünün kanser kök hücrelerinin sağkalımını önemli ölçüde yavaşlattığını ve kolon kanseri kök hücrelerinin çoğalmasını azalttığını göstermiştir.
Bu sonuçlar çerçevesinde, araştırmacılar kanser kök hücrelerini hedef alan kolon kanseri terapilerinde ceviz tüketiminin rolünü daha fazla araştırmak için bu sonucun bir gerekçe teşkil ettiğini belirtmektedir. Kolon kanseri, Avrupa’da en yüksek kanser insidansına sahip kanserler arasında en çok görülen üçüncü kanser tipidir.
Avrupa’da her yıl kolon kanserinden 212,000 hasta hayatını kaybetmektedir. Türkiye’de ise her yıl 120,000-130,000 kişide yeni kanser tanısı konulmaktadır. Bu kişilerin %7.1’inde kolon kanseri tanısı konulmaktadır.
Bağırsak mikrobiyomu vücudumuzun yediğimiz gıdaları sindirmesi ve kullanmasına yardım eden bakterilerin yer aldığı bir ekosistemdir; bağırsak mikrobiyomundaki değişiklikler kronik hastalıklara yol açmaktadır. Yakın tarihte Louisiana Eyalet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi, Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı tarafından yürütülen bir çalışmada, cevizin iki kategorideki bağırsak bakterisi üzerinde etkisini araştırmıştır.
Ceviz içeren bir diyet (insan diyeti eşdeğeri yaklaşık olarak 2 onz) iki kategorinin oranını anlamlı ölçüde değiştirmiştir; dolayısıyla “cevizin sağlık üzerinde faydalı etkilerini gösterdiği ve bağırsağın mikrobiyal ortamını değiştiren yeni bir mekanizma” olduğunu göstermektedir.
Tufts Üniversitesi İnsan Beslenmesi Araştırma Merkezinden çıkan bu hayvan çalışmasında, hem genç hem yaşlı sıçanlar ve çoklu doymamış yağ asidi ve folat, selenyum, magnezyum ve polifenoller gibi bileşenlerin bir kaynağı olan cevizin beynin kritik bölgelerindeki mekanizmaları üzerindeki etkisi araştırılmıştır.
Hayvanlar üç gruba ayrılmıştır. Birinci grup hiç ceviz yemeyen kontrol grubu (%0); ikinci grup diyetlerinin %6’sını cevizin teşkil ettiği grup ve üçüncü grup da diyetlerinin %9’unu cevizin teşkil ettiği gruptur (insan diyeti eşdeğeri sırasıyla 1 onz ve 40 1,5 onz). Bu gruplar, on hafta boyunca izlenmiştir.
Araştırmacılara göre, diyetin bir parçası olarak ceviz tüketimimi beynin yaşlanması üzerinde etkiye sahiptir.
Türkiye nüfusunda yaşlıların oranı (65 yaş ve üzeri bireyler) Avrupa’ya kıyasla düşüktür, 2012’de 5.7 milyon iken 2023’te nüfusun %10.2’sine ulaşması beklenmektedir.
Mikrovasküler fonksiyon, kılcal damarlar gibi en küçük kan damarlarımızın sağlığı anlamına gelmektedir. Davis’te yer alan Kaliforniya Üniversitesi Beslenme ve İç Hastalıklar Anabilim Dalı tarafından yüksek kolesterollü menopoz sonrası kadınlarla ilgili olarak yapılan bir çalışmada, ceviz tüketiminin kısa vadeli etkisi araştırılmıştır.
Bir günde 40 gram veya 1.5 onz ceviz tüketen grubun vasküler fonksiyonu iyileşmiştir. Çalışmada bu iyileşmenin cevizden alınan yağ asitleri, alfa-linplenik asit (ALA) ve linoleik asit (LA) sayesinde olduğu sonucuna varmıştır.
Bunun gibi sonuçlar, cevizin hastalıkların önlenmesi ve yönetilmesindeki rolünün anlaşılmasını amaçlayan daha fazla araştırma yapılmasının önünü açmaktadır.