ÇAĞRI BEY KİMDİR?
Selçuklu hânedanına adını veren el-Melikü’l-Gāzî Selçuk’un torunu olup yaklaşık 380’de (990) doğdu. Babası Mîkâil b. Selçuk’un gayri müslim Türkler’e karşı çıktığı bir gazâda şehid düşmesi üzerine kardeşi Tuğrul Bey’le birlikte dedeleri Selçuk’un himayesinde yetiştiler.
Tuğrul Bey ile devleti ortak yönetti ve Horasan Melikliği yaptı. Bizans'ın kaleleri olan Vaspurakan ve Ani kalelerine karşı sefer düzenleyerek büyük kazanç sağladı. 1035 yılında Gazneli hükümdarı I. Mesut üstüne yapılan seferde Mesut yenildi. Bir antlaşma yapıldıysa da buna uymayan Mesut'u Çağrı Bey yendi ve Afrâsîâb'ın kurduğu rivayet edilen Merv şehrini Çağrı Bey 1037 yılında fethetmiştir.
Merv-Serahs arasında bulunan Dandanakan’da cereyan eden meydan savaşında büyük Gazne ordusu kesin ve ağır bir yenilgiye uğratıldı (8 Ramazan 431 / 23 Mayıs 1040). Bu savaşta Selçuklu ordusunun başkumandanı olan Çağrı Bey mâhirâne bir taktik uygulamış, yiğitlik göstermiş ve dolayısıyla zaferin kazanılmasında en büyük âmil olmuştur. Bu savaş sonunda, Türk-İslâm ve dünya tarihinde çok büyük roller oynayacak olan Büyük Selçuklu Devleti Horasan’da kurulmuştur. Savaştan hemen sonra toplanan kurultayda alınan kararlara göre Tuğrul Bey sultan olarak başşehir Nîşâbur’da oturacak ve batıdaki ülkelerin fethiyle uğraşacak, Çağrı Bey melik ve ordu kumandanı sıfatıyla idare merkezi olan Merv’de ikamet edecek ve Serahs, Belh ile Ceyhun-Gazne arasındaki memleketlerin fethiyle meşgul olacaktı. Mûsâ Yabgu ise merkezi Herat olmak üzere Sîstan’a kadar uzanan memleketlerin fethini üzerine alacaktı. Çağrı Bey, sultana tâbi diğer Selçuklu melikleri gibi idaresinde bulunan memleketlerde Sultan Tuğrul adına hutbe okutup para bastırabilecek, sarayının kapısında günde üç defa nevbet çaldırabilecek ve başında hükümdarlık alâmetlerinden olan çetr taşıyabilecekti.
Dandanakan Zaferi’nden bir süre sonra Merv’de toplanan büyük kurultayda tesbit edilip kararlaştırılan fetih planları uyarınca Çağrı Bey derhal ordusuyla harekete geçerek Cûzcân, Bâdgīs, Huttalân ile Tohâristan’ın diğer şehir ve kalelerini birer birer fethetti. Ancak bu sırada Çağrı Bey hastalanmış ve fetihlere devam edemez olmuştu. Bunu fırsat bilen Gazneli Sultanı Mevdûd, Belh ve Tohâristan’ı geri almak maksadıyla harekâta başladıysa da Çağrı Bey oğlu Alparslan’ı bir miktar kuvvetle ona karşı sevketti; Alparslan çıktığı bu ilk seferde Gazne kuvvetlerini yenilgiye uğrattı. Bir süre sonra iyileşen Çağrı Bey oğlu Alparslan’la beraber Horasan’ın savunması bakımından önemli olan Tirmiz üzerine yürüyüp şehri kuşattı. Çağrı Bey şehrin valisi meşhur tarihçi Ebü’l-Fazl el-Beyhakī’ye bir mektup gönderip Gazneli Devleti’nin hâkimiyetinin artık sona erdiğini, bu sebeple onlardan yardım alamayacağını bildirerek kalenin teslimini istedi. Durumu takdir eden vali Beyhakī Tirmiz’i Çağrı Bey’e teslim edip Gazne’ye döndü. Çağrı Bey Tirmiz’in fethinden sonra Belh, Kubâdiyan, Vahş, Velvâlic şehirleriyle bütün Tohâristan’ı fethetti ve bu şehirlerin ve Tohâristan’ın idaresini oğlu Alparslan’a bıraktı.
Selçuklular’ın amansız düşmanı Cend Emîri Şah Melik, kalabalık bir orduyla Hârizmşah İsmâil’in idaresindeki Hârizm’e saldırıp şehri ele geçirdi (Cemâziyelâhir 432 / Şubat 1041). Bunun üzerine Gazneliler’le mücadeleyi bırakan Çağrı Bey, bir kısım kuvvetleriyle Şah Melik’in önünden kaçıp Selçuklular’a sığınan İsmâil’i de yanına alarak Hârizm’e yürüyünce Şah Melik Hârizm’den çekildi. Fakat bir süre sonra yeniden Hârizm’e gelip idareyi eline alması üzerine Çağrı Bey Tuğrul Bey’le birlikte Hârizm’e yürüdü. Çok geçmeden Ürgenç’te (Gürgenç) kuşatılan Şah Melik kuşatmadan güç de olsa kurtulup Gazneliler’e sığındı. Böylece Çağrı Bey’in kazandığı başarı sayesinde Hârizm Selçuklu Devleti’ne tâbi bir eyalet haline getirildi (434/1043). Bu seferden sonra Çağrı Bey, Horasan’ı Selçuklular’dan geri almak maksadıyla Karahanlı Hükümdarı Arslan Han ve Büveyhî Hükümdarı Ebû Kâlîcâr ile bir ittifak yaparak harekâta hazırlanan Gazneli Sultanı Mevdûd ve müttefiklerine karşı savunma tedbirleri aldı. Fakat Mevdûd’un ölümü ve Büveyhî kuvvetlerinin de çöl yolunda telef olması üzerine ciddi bir savaş yapılmadı. Bu arada Çağrı Bey’in sevkettiği kuvvetler, Hârizm’e saldıran Gazneli taraftarı Kıpçak Emîri Haşkâ’yı Ürgenç’te yenilgiye uğrattı. Bir müddet sonra Karahanlı Hükümdarı Arslan Han Tirmiz’e yürüyüp şehri tahrip ve yağma etti, daha sonra da Belh ve Tohâristan’ı almak üzere Ceyhun’u geçti. Bunun üzerine Çağrı Bey oğlu Alparslan’ı ona karşı sevketti. Ancak savaşı göze alamayan Arslan Han Çağrı Bey’e başvurup barış isteğinde bulundu. Yapılan müzakerelerden sonra Çağrı Bey onunla Horasan’a ve diğer Selçuklu memleketlerine saldırmaması şartıyla bir barış imzaladı. Bir müddet sonra Çağrı Bey Büveyhîler’in idaresinde bulunan Kirman’a bir miktar kuvvetle oğlu Kavurd Bey’i gönderdi.
Mûsâ İnanç Yabgu ve hayatta kalan tek oğlu Böri Sîstan’da tam mânasıyla bir hâkimiyet ve idare kuramamışlar ve zaman zaman vuku bulan Gazneli saldırılarını da önleyememişlerdi. Bu durum, Çağrı Bey’in herhangi bir idarî sahası bulunmayan oğlu Yâkūtî’nin dikkatini çekmekteydi. Yâkūtî babasına ve Sultan Tuğrul Bey’e başvurarak Sîstan’ın idaresinin kendisine bırakılmasını talep etti. Bu hususta babasının onayını alan Yâkūtî derhal Mûsâ Yabgu’nun veziri Ebü’l-Fazl’dan Sîstan’ın kendisine teslimini istedi ve reddedilmesi üzerine de kuvvetleriyle birlikte Sîstan’a yürüdü. Ayrıca Çağrı Bey de vezirden kendi adına hutbe okutturmasını talep etti. Bunun üzerine Mûsâ Yabgu Sultan Tuğrul’a müracaatta bulunarak ondan memleketlerinin istilâsına engel olmasını rica etti. Sultan Tuğrul Mûsâ Yabgu, veziri Ebü’l-Fazl ve Sîstan halkına gönderdiği bir menşurda Sîstan’ın istilâsını doğru bulmadığını ifade ettikten başka Çağrı Bey’e de giriştiği bu hareketlerinin Merv’de alınan büyük kurultay kararlarına aykırı olduğunu sert bir dille bildirdi. Bunun üzerine Mûsâ Yabgu, oğlu Böri’yi bir miktar kuvvetle Sîstan’a göndererek bölgeyi Çağrı Bey’in idarecilerinden teslim aldı (448/1056). Böylece Sîstan meselesi barış yoluyla çözümlenmiş oldu. Öte yandan Gazne hükümdarı olan Abdürreşid Sîstan’ı geri almak için hâcibi Tuğrul’u bir miktar kuvvetle sevketti; ancak Tuğrul Mûsâ Yabgu’nun kuvvetlerine yenilince Gazne’ye gelip Sultan Abdürreşid’i bertaraf edip Selçuklular’a tâbi olarak Gazne Devleti’ne hâkim oldu. Fakat çok geçmeden Gazneli kumandanlardan Kırgız (Hırhîz) karşı harekete geçerek Tuğrul’u öldürüp yerine Ferruhzâd’ı Gazne tahtına oturttu. Bu sıralarda Çağrı Bey Büst şehrine kadar olan Gazne topraklarını fethettiyse de Kırgız karşısında yenilgiye uğrayıp Horasan’a çekildi. Babasının bu yenilgisi üzerine Alparslan, atabegi Külsarığ ile birlikte babasından izin alarak derhal karşı saldırıya geçip Ferruhzâd’ın sevkettiği Gazne kuvvetlerini hezimete uğrattı. Bu hadiseden sonra Ferruhzâd’ın öldürülmesi üzerine Gazne tahtına geçen İbrâhim ile bir barış antlaşması yaptı (451/1059).