Doç. Dr. Yücel, sözlerine şöyle devam etti:
“Bugün özellikle derin Marmara’ya yani 100 metre ve ötesine müsilaj tabakaları inmiş mi, inmişse etkisi ne olmuş, seferimizin şimdiki bölümü buna odaklanmaya başladı. Bugün 2 istasyon ziyaret ettik. Biri 100 metre, diğeri de Çınarcık Çukuru dediğimiz Marmara’nın en derin noktalarından birisi olan bir yerdeydi. 1210 metrelik bir istasyon yaptık.
İlk istasyondaki bulgumuz; 100 metre derinliğin özellikle üstteki 30 metresinde müsilajın yoğun olduğu, aşağıda olmadığı. Dipteki sediman dediğimiz çökerleri örneklediğimiz yeni bir cihazımız var. Bununla üstteki sedimanın 50 santimetresini bozmadan alabiliyoruz. Bunu niye yapmaya çalıştık? Özellikle müsilaj tabana çökmüş mü? Çökmüşse etkisi ne olmuş? Hem görsel olarak müsilajın çökmediğini bulduk hem ağ örneklerimiz var, 30 metrenin içinin nasıl göründüğünü görüyoruz. O tip bir tabakanın, sediman yüzeyine oturmadığını bulduk. 100 metrelik istasyonda dip sularında bir miktar oksijen az da olsa var. O sistemi hala bir eşik noktasına yakın bir değerde tutuyor. Açıkçası şu an sedimanda yaptığımız analizlerde ciddi bir hidrojen sülfür birikim bulmadık özellikle 100 metrelik istasyonda.”