RAKAMLAR BELLİ OLDU
Burada konuşan Bakan Bilgin, Türkiye'de yaşanan şu anki döviz ve kur dalgalanmalarının bir süre sonra bir şekilde istikrara kavuşacağını ifade ederek, “Çünkü esas makro göstergeler onlar değildir. Esas makro göstergeler büyümedir, istihdamdır, büyümenin kalitesidir, sürdürülebilirliğidir, ihracattır, ihracatın ithalatı karşılama oranındaki artıştır. Bütün makro ekonomi okumuş kişilerin bakacağı göstergeler bunlardır. Döviz önemsiz midir? Önemlidir ama bu dalgalanmalar bu makro değişkenlere bağımlı olarak belirli bir düzeyde iktisat politikalarının kararlılığı ile istikrara kavuştuğu zaman ekonominin gücünü açığa çıkaracak olaylar olarak değerlendirilebilir” diye konuştu.
“İşletme sahiplerinin yüzde 51'i önümüzdeki yıl kötüye gidip gitmeyeceği konusunda bir değişim olmayacağını dile getirdi”
Türkiye çapında yaptıkları bir araştırma ile hem işveren kesimine hem de emekçilere ulaştıkları anket çalışmasını ele alan Bilgin, “Araştırma çok kapsamlı. Araştırmanın iki safhası var. İlk safhada biz anket uygulaması ile hem işverenlerin hem işçilerin beklentilerini, ekonomik sorunlara bakış açılarını irdelemeye çalıştık. Bu birinci kısmı. İkinci kısmı da daha derinlemesine teknikle bu çalışmaya katılanların meseleye bakış açılarını anlamaya çalıştık. Ben burada size yüzdelik hesabına yansıtabileceğimiz oransal değişkenleri gösterecek rakamlardan bahsedeceğim. Biz bunu Kasım ayında, 26 şehirde gerçekleştirdik. 26 ilde 604 işverenle görüştük. Muhtelif sektörlerde bu görüşmeyi gerçekleştirdik. Yani Türk üretim yapısının ağırlıklı oranlarını yansıtacak düzeyde işletmelerle girildi ve işletmelerin hem sahipleri hem de profesyonel yöneticileri ile görüşmeler yapıldı. İşletmemizin faaliyet gösterdiği sektörler denildiği zaman, onlara bir önceki yılla karşılaştırıldığı zaman önümüzdeki seneyi nasıl değerlendiriyoruz dediğimiz zaman; yüzde 51'i bir değişim olmayacağını, yüzde 37'sinin çok daha iyi olacağını küçük bir kısmını kapsayan yüzde 11'inin de biraz karamsar olduklarını, işlerin kötüye gideceğini tahmin ettiklerini görüyoruz” diye konuştu.
“İşverenlerin yüzde 33,9'u asgari ücretin 3 bin 500 ile 3 bin 750 lira arasında olması gerektiğini ifade etti”
Ankette, işverenlere asgari ücretin en kadar olması gerektiği sorduklarını aktaran Bakan Bilgin, “Burada ağırlıklı olarak toplanan oranın yüzde 33.9'unun 3 bin 500 ile 3 bin 750 lira arasında asgari ücretin olması gerektiği şeklinde bir kanaate sahip olduklarını gördük. 3 bin 750 ile 4 bin lira olanların oranı yüzde 13, ikinci sırada ise 3 bin 251 ile 3 bin 500 lira arasında yer alan işveren grubunu görüyoruz. Asgari ücretin hayat şartlarını nasıl etkileyeceği konusunda yapılan bir değerlendirmede, iyi etkileyeceğini, olumlu etkileyeceğini söyleyenlerin oranı yüzde 42,2. Bu rakamlar iyimserliğin ifadesidir. Asgari ücret ile ilgili artışların hayatı olumlu etkileyeceğine dönük beklentiler ile paralel gittiğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.
“İş verenlerin yüzde 89'u asgari ücrete yapılacak artışın ekonomiyi canlandıracağını düşünüyor”
İşverenlere, asgari ücrete yapılacak artışın ekonomiyi canlandırıp canlandırması sorduklarını belirten Bakan Bilgin, “Cevap çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Yüzde 89'unun ekonomide büyük bir canlılık oluşturacağını söylüyor. İşten çıkarmalara yol açabilir mi? sorusu çok önemli. Yüzde 74'ü işverenlerin asgari ücret arttıkça işten çıkarmalardan endişe ettiklerini söylemişlerdir. Derinlemesine araştırmaların verilere baktığımız zaman, işverenlerimiz belirli bir oranın üzerindeki artışın ancak işten çıkarma ile iş yerinin ayakta kalması arasında bir tercih olacağını söylemektedirler. Bu konuda endişeleri olduğunu görüyoruz. Asgari ücretin tüketici fiyatlarını ne düzeyde etkileyeceği konusunda da kanaatleri çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.
“İşverenler, asgari ücretin yukarıya tırmanmasının ciddi düzeyde işsizliğe yol açacağını dile getirdi”
Yeni dönem asgari ücreti ne kadar olması gerektiği sorusuna işverenler tarafından verilen cevapların ilginç olduğuna dikkati çeken Bilgin, “Bunların içinde çok dikkat çeken bir ayrım var. Firma sahiplerinin yüzde 36'sı 3 bin 500 ile 3 bin 750 arasında bir asgari ücret isterken profesyonel yöneticilerin ağırlık olan kısmı yani yüzde 34'ü çok uçuk diyebileceğimiz rakamlar, 6 bin liranın üzerinde rakamlar söylemişlerdir. Dolayısıyla profesyonel yöneticilerle iş verenlerin işletme sahipleri arasında böyle bir farklılaşmanın olmasını anlayabiliriz. Burada bu oranlara yansımayan bir gerçeği paylaşmak isterim. Küçük işletmeler ve mikro işletmeler, 50 kişinin altında işçi çalıştıran işletme sahipleri ve profesyonel yöneticiler de asgari ücretin yukarıya doğru tırmanmasının ciddi düzeyde işsizliğe yol açacağı, kendilerini sıkıntıya sokacağı gibi sorunları dile getirdiğini sizlerle paylaşmak isterim” değerlendirmesini yaptı.
“İşçilerin yüzde 37,3'ü asgari ücrette 3 bin 751-4 bin arasında bir rakamı bekliyor”
Araştırmanın emekçileri kapsayan ikinci kısmında, mikro, küçük, orta ve büyük işletmelerde çalışan 2 bin işçi ile yapıldığını dile getiren Bakan Bilgin, “Bunların yüzde 13'ü aldıkları asgari ücretin dışında bir işte de çalıştıklarını ifade etmişlerdir. Asgari ücret beklentilerinin ne olduğunu sorduğumuzda da ağırlıklı toplanan oranın yüzde 37,3 ile 3 bin 751 ve 4 bin rakamı arasında muhtelif görüşler dile getirdiğini görüyoruz. İkinci oranın ise 4 bin 500 ile 5 bin arasında yüzde 21 şeklinde, diğerinin ise yüzde 13'lük bir oranda toplandıkları görülüyor. Ailenizde başka bir kişi var mı diye asgari ücretle çalışanlara sorulduğu zaman, bunların yüzde 61'inin hayır dediğini görüyoruz. Dolayısıyla yaklaşık yüzde 40'ının ailede tek ücretli olmadığını göstermesi bakımında da ilginç. İşçilerimiz de asgari ücretin artmasının ekonomiyi canlandıracağını düşünmektedir” dedi.