İŞVEREN SENDİKASI TİSK'TEN AÇIKLAMA
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Akansel Koç, "Asgari ücretin, ekonomik verileri ve ülke gerçeklerini dikkate almayan siyasi polemiklere malzeme edilmemesini temenni ediyoruz." dedi.
Koç, 2020'de geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Reşat Moralı Salonu'nda yapılan Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısındaki konuşmasında, ekonomik ve konjonktürel dalgalanmalara rağmen hükümet tarafından istihdamın korunması ve artırılması için verilen destek ve teşviklerin önemine değindi.
Asgari ücretin, çalışanların "geçim ücretini" değil, çalışanlara ödenebilecek "en alt limiti" ifade eden bir gösterge olduğunu belirten Koç, şöyle konuştu:
"Bu doğrultuda belirlenecek ücrette, ülkenin ekonomik durumu ve işletmelere olan etkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Unutulmamalıdır ki işletmelere yansıyacak olumsuz etkiler çalışanlarımızı da aynı yönde etkileyecektir. Asgari ücret sadece bu ücretle çalışanların ücretini değil aynı zamanda, diğer tüm çalışanların ücretini etkileyen bir gösterge, iş arayışında olan işsizlerimizin potansiyel ücreti, yeni yatırımcıların ise yatırım kararlarını etkileyen en temel kriterdir."
Son 5 yılda asgari ücrete dört kez enflasyon üzerinde artış yapıldığını anımsatan Koç, şu bilgileri verdi:
"Kümülatif asgari ücret artışı 2015-2019 yılları arasında yüzde 113 olarak gerçekleşirken, aynı dönem için TÜFE oranındaki toplam değişim yaklaşık yüzde 74 seviyesinde olmuştur. Bu artışlar sonrası, sanılanın aksine, Türkiye'de asgari ücret satın alma gücü açısından, rekabet içinde olunan ülkelere göre en yüksek düzeye gelmiştir. Öte yandan, rekabet içinde olduğumuz ülkelere göre göreceli olarak yüksek kalan asgari ücret, işveren maliyetlerini artırarak rekabetçiliğimizi olumsuz etkilemektedir. Gönül ister ki tüm ücretler yükselsin. Ancak gerçekçi ve stratejik bakış açısı ile yeni yatırım çekmemiz için, yanı başımızdaki ülkelere yatırım kaptırmamak için, rekor seviyeye gelen işsizliği indirebilmek için, zor günler geçiren sektörlerin toparlanabilmesi için makul ve dengeli bir asgari ücretin tespit edilmesi elzemdir."
TÜİK'in iş gücü verilerine göre son 5 yılda işsizlik oranının yüzde 9,9'dan yüzde 14'e, genç işsizliğinin ise yüzde 17,9'dan yüzde 27,4 seviyelerine çıktığına dikkati çeken Koç, "Güncel durumda 1,5 milyon genç işsizimiz vardır. Asgari ücretin iş arayan bu gençlerimizin istihdamının üzerindeki baskıyı rahatlatacak düzeyde belirlenmesi önem arz etmektedir." dedi.
Koç, "Ayrıca belirlenecek yeni asgari ücret, 2. Yeni Ekonomik Program'da yer alan yüzde 11,8'lik 2020 işsizlik hedefine ulaşılması için de önemlidir. Asgari ücretin enflasyonun üzerinde artış gösterdiği son yıllarda, kayıt dışılık oranı da hızla artmış, 2019 Ağustos ayında yüzde 36,1 ile 2014 yılı seviyesinin de üzerine çıkmıştır. Asgari ücretin artışı ile kayıt dışılık paralel yükseliş trendindedir. Kayıt dışı istihdamın bir puan düşürülmesinin bile ülke ekonomisine, işletmelerimizin rekabet gücüne ve dolayısıyla istihdama çok ciddi katkısı olduğunun altını çizmek isterim." ifadelerini kullandı.
"TÜİK'in salt gıda harcaması hesaplamasından yola çıkmak yanlış"
Çalışma barışının güçlü ekonominin en önemli belirleyicilerinden olduğunu ve kendilerinin çalışma hayatındaki uyumu siyaset üstü gördüklerini anlatan Koç, şunları kaydetti:
"Bu anlamda asgari ücretin, ekonomik verileri ve ülke gerçeklerini dikkate almayan siyasi polemiklere malzeme edilmemesini temenni ediyoruz. Belirttiğim tüm bu hususlardan hareketle özetleyecek olursak, geçtiğimiz yıl yaptığımız toplantıda da belirttiğimiz üzere, TÜİK'in yapmış olduğu salt gıda harcaması hesaplamasından yola çıkarak Komisyona asgari ücret hesaplaması sunmasının son derece yanlış olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.
Asgari ücret tespitinde, Anayasamızın 55. maddesinde de yer aldığı üzere, ülkemizin ekonomik durumunun yani iş gücü maliyetleri, rekabet gücü, yatırımlar, hedef işsizlik ve hedef enflasyonun topyekün dikkate alınmasını, TÜİK'in Komisyona hesaplama değil, bu konularla ilgili veriler sunmasını, Asgari Ücret Desteği'nin, 2020'de 200 lira olarak ve tüm işletmeleri eşit şekilde kapsayarak devam etmesini, destekten yararlanma koşulları kapsamında, toplu iş sözleşmeli işyerleri için uygulanan prime esas günlük kazançtaki üst limitin artırılarak devamını, yüzde 2 olan İşsizlik Sigortası İşveren Payı'nın 2020 yılı için alınmamasını, SGK İşveren Desteği'nin yüzde 5'ten yüzde 6'ya yükseltilmesini ve bu oranın toplu iş sözleşmeli iş yerlerinde yüzde 7 olarak uygulanmasını, sosyal yardımların istihdamı destekleyecek şekilde yeniden değerlendirilmesini, rekabet içerisinde olduğumuz çoğu ülkeden ve OECD ortalamasından oldukça yüksek olan ücret üzerindeki vergi yüklerinin tekrar gözden geçirilmesini bekliyor ve talep ediyoruz."