“Adam” şarkısıyla 90’lı yıllara damga vurmuştu... Şarkıcı Sibel Alaş artık çevirmen!
Güncelleme Tarihi:
Türkçe pop’un altın dönemi 90’larda zamanın çok ötesinde şarkılarla karşılaştık. Bunlardan biri de Sibel Alaş’ın “Adam”ıydı. Şarkıcılığı artık hobi olarak yaptığını söyleyen şimdinin kitap çevirmeni Alaş ile 90’ların büyüsünü konuştuk.
Eğer 90’lar Türkçe pop’una dair bir müzik listesi hazırlıyorsanız Sibel Alaş’ın 1995 yılında çıkan “Adam” şarkısını da mutlaka eklersiniz.
Alaş’ın müzikle bağı lisede başlıyor ve arkadaşlarına hava atmak için gitar çalıp şarkı söylüyor. “Benim hikayem diğerlerinden biraz farklı. Çünkü aklımda hiç müzisyen olmak yoktu” diyen Alaş’ın o dönem şarkı yazmasındaki tek nedense okuldaki popüler kişilerin arasında yer almak. “Adam” şarkısı da o zamanlarda yazılıyor. Alaş, bu kült şarkının hikayesini şöyle anlatıyor:
“Bu şarkının neden bu kadar sevildiğini hâlâ net bir şekilde açıklayamıyorum. 17 yaşındaydım ve çok samimi duygularla bir şarkı yapmıştım. Ardından İstanbul Üniversitesi’nde Amerikan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okumaya başladım ve babama bir albüm hazırlığı içinde olduğumu söylemeye çekindim. ‘Adam’ albümünü 95 yazında Türkiye’ye yeni gelen Sony Music’ten çıkarmıştık. Albüme adını veren ‘Adam’ da çıkış şarkım olmuştu. 90’larda ilk kez albüm yapan biriyseniz başkasının bestesiyle çıkış yapardınız. Ben ise kendi şarkımı seslendirmiştim. Ayrıca kasetlerdeki A bölümünün ilk şarkısıyla çıkış yapardınız. ‘Adam’, B yüzünün bilmem kaçıncı şarkısıydı ve asla ruhuna uymayan ay olan temmuzda klibi yayınlanmıştı. Bu sebeplerden dolayı şarkının tutmayacağını düşündüler. Ama sandıkları gibi olmadı.”
BAKMADAN GEÇME!
90’lar pop müziğindeki temel taşlarından biri de şarkılara çekilen kliplerdi. “Adam”ın Abdullah Oğuz yönetmenliğindeki klibiyse Alaş’a göre zamanının çok ötesinde: “Klip, eski bir un fabrikasında çekildi. Sanat yönetmenliğini Ertuğrul Ateş üstlendi. Hatta oradaki tablolar da ona aittir. Bu meslekte olabildiğince en iyi adamlarla yolum kesişti.”
90’larda Seinfeld laneti yaşadık
Alaş’a “Tek bir hit şarkıya yenildiğinizi düşünüyor musunuz” diye soruyorum. Alaş da 90’ların böyle bir ön yargısı olduğundan bahsediyor: “90’larda çoğumuzun başına geldi bu. Seinfeld laneti diye bir şey vardır. Jerry Seinfeld’in bir dizisinden başka hiçbir işi tutmaz. 90’larda hepimizin başına bir Seinfeld laneti geldi. Herkes o kadar iyi şarkılar yaptı ki...
Mesela ben hasta oldum. Bazısı ‘bu kadarmış’ deyip bununla doydu. Mesela Kenan Doğulu gibi güzel şarkılar yapmaya devam edenler de oldu.”
BAKMADAN GEÇME!
Alaş, “Nostaljiyle anılan bir sanatçısınız. Siz, kendinizi nostaljik hisseder misiniz?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Müzikle organik bağımı hiç koparmadım, mutfağında çalışmaya devam ettim ama kendimi eski bir şarkıcı gibi hissetmiyorum. Nostaljik bir tarafım da olduğunu düşünmüyorum. Kendimi, bir dönem bu işi yapmış, daha sonra eğitim aldığı alanda çalışmayı tercih etmiş biri olarak görüyorum. ‘Bir dönemin şarkıcısı’ gibi hissetmiyorum. Şu an kendi tercihimle başka bir iş yapıyorum.”
“Taht Oyunları” kitap serisini çevirdim
Sibel Alaş, 1998 yılında çıkardığı “Çocuk” albümü sonrasıysa şarkıcılığa ara vermeye karar verir. O dönemi ise sanatçı şöyle anlatıyor:
“Çok hasta olmuştum. Beynimle ilgili bir sıkıntı yaşadım ve ameliyatlar oldum. İyileşmem uzun sürdü ama bunun altında trajik bir hikaye yok. Hasta oldum ve iyileştim, o kadar. Fakat yapmak istediğim şeyin o müzik yorgunluğu olmadığına karar verdim. 2006’da bir albüm daha yaptım ve tamamen bu mesleği bıraktım. Bir albüm yapasım da yok açıkçası. ‘Müzik sektörü insanları öğütüyor’ diyorlar. Halbuki ben, müzik sektörünün çok iyi davrandığı insanlardan biriyim. O yüzden sektörü suçlayıp, ‘beni yok ettiniz’ gibi isyanlarım yok. Çünkü ben dönmek istemedim. Hastalığım geçti ve iyileştim. İnsanların öncelikleri değişebiliyor ve başka bir kariyer yolu kendine çizebiliyor. Müzikten kendi isteğimle ayrıldım.”
BAKMADAN GEÇME!
47 yaşındaki Sibel Alaş, şimdilerde “profesyonel mesleğim” dediği kitap çevirmenliği yapıyor. “Taht Oyunları” (A Game of Thrones) kitap serisinin çevirisi de Alaş’a ait. Bu seriden sonra insanların kendisinin çevirmen olduğunu fark ettiğini söylüyor:
“2009’dan beri profesyonel olarak çevirmenlik yapıyorum. En son 26 klasik kitap serisi çevirdim. Shakespeare kitaplarını da tercüme ettim. Ondan sonra zaten kendimi sınıf atlamış gibi hissettim. Çok satan birçok kitapta adım var. Curtis Sittenfeld’in kitabı ‘Gözde Bekar’ı çevirdim. Jamie Ford’un ‘Kırık Kalpler Oteli’ni tercüme ettim. Türkiye’den birileri Twitter’dan Ford’a ‘Bu kitabı çeviren kadın, Türkiye’de ünlü bir şarkıcıdır’ diye yazmış. Adam da inanamamış çünkü bu durum ona çok ilginç gelmiş. Masabaşı iş yapmaktan çok büyük keyif alıyorum. Galiba şarkıcı olmak çok benlik değildi. Müzik konusunda değil de kitapta daha iyiyim.”
BAKMADAN GEÇME!
20 yaşındakiler bizi yeniden keşfediyor
Sibel Alaş, şanslı müzisyenlerden hâlâ şarkılarının telif ücretini alabiliyor. Sanatçı, “Albümlerimi hep kendi şarkılarımdan yaptım. Başka arkadaşlarıma da besteler verdiğim için telif kazanıyorum. Hâlâ o şarkılardan gelir elde ediyorum” diyor. “Peki, yazdığınız yeni şarkılar var mı?” sorusuna ise şu cevabı veriyor:
“Hayır, zaten o kadar çok şarkı yapmışım ki... Bilgisayarımda kayıtlı 50-60 söylenmemiş şarkı var. İsteyen olursa veririm. Yaptığınız müziği insanlara sunmak için başka bir enerji gerekiyor. Ben, bunu yapmak istemiyorum. Evde oturup kendi belirlediğim saatlerde kitap çevirmeye çok alışmışım. Saçımı başımı yaptırıp sahneye çıkmak zor geliyor.” Alaş’ın, şarkılarının cover’larını yapanlar arasında Su Soley “Adam”, Güliz Ayla “Fem” ve İrem Derici “Bende Hüküm Sür” favorileri... Son zamanlarda hobi olarak şarkıcılık yaptığını söyleyen Sibel Alaş, ara sıra Metin Özülkü ve Jale ile “90’lar Meclisi” diye bir program yapıyor.
BAKMADAN GEÇME!
Alaş, “Çok yakın arkadaşlarımla arada sırada sahneye çıkıp şarkılar söylemekten keyif alıyorum. Bizi yeni keşfeden 20-25 yaşında çocukların şarkılarımı söylemesi gururumu okşuyor” diyor.
