G.Saray'la eÅŸleÅŸmektense F.Bahçe'yi tercih ederim

Güncelleme Tarihi:

G.Sarayla eşleşmektense F.Bahçeyi tercih ederim
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2009 13:07

Trabzonspor'dan iki sezon önce sessiz sedasız Bundesliga takımlarından Energie Cottbus'a giden ve bir çok oyuncumuzun yapamadığı Avrupa'da istikrarı yakalayan Çağdaş Atan, doğru ve emin adımlarla kariyerini İsviçre'nin en köklü kulüplerinden biri olan Basel'de sürdürüyor.

UEFA Avrupa Ligi'nde lider olan, İsviçre Ligi'nde de şampiyonluğun en büyük adaylarından olan köklü bir takımda forma giymesine karşın Çağdaş, Türk spor basınınından yeterli ilgiyi göremediğinden şikayetçi. Başarılı oyuncu ile İsviçre'deki futbol yaşantısından, hedeflerine, milli takım özleminden, Basel'in UEFA Avrupa Ligi'ndeki başarılı gidişine kadar bir çok konuda açıklama yaptı.

Ä°ÅŸte Sporx.com'dan Hilmi Sever'in röportajı:      Â

"AVRUPA'DA SÜREKLİ OYNAMAM ÖNEMLİYDİ"

-İlk sorumuz Trabzonspor'dan ayrılışınla ilgili olacak. Trabzonspor'dan neden ayrıldın, Almanya'ya transferin nasıl gerçekleşti?
"Trabzon'da 2+1 yıl opsiyonlu sözleşmem vardı, Trabzonspor'da kendi adıma iki güzel yıl geçirdiğimi düşünüyorum. Daha sonra Trabzonspor yönetimi ile görüşmelerim oldu, ücretimde indirime gitmek istediler, bu sırada Almanya'dan teklif gelince opsiyonu kullanmadık ve Bundesliga ekiplerinden Energie Cottbus'a gittim. Medeni bir şekilde Trabzonspor'dan ayrıldım. Yurt dışında oynamak, Beşiktaş'tan ayrıldığımdan beri hayalimdi, o sıralarda Anderlecht'ten teklif gelmişti ama olmamıştı.

Cottbus'un her yıl düşmemeye çabalayan bir takım olduğunu biliyordum. Amacım Avrupa'daki ilk yılımda sürekli oynayabileceğim bir takıma gitmekti. İyi bir takıma gidip, yedek kulübesinde oturup geri geleceğime oynamayı tercih ettim. Ve nitekim de eleme maçlarıyla beraber hepsi ilk 11'de olmak üzere Bundesliga'da 32 maç oynadım. İyi bir sezon geçirdim, Almanya'da gündeme de geldim. Bundesliga'da iki takımdan ve başka Avrupa takımlarından da transfer teklifleri aldım.

Almanya benim için çok iyi bir tecrübe oldu, çok iyi forvetlere karşı mücadele ettim. Tecrübeme tecrübe kattım. Bundesliga'dan tabiki ayrılmak istemezdim ama daha büyük hedefi olan kulüplerden teklif gelmediği için Almanya'dan ayrıldım."

"BASEL TERCİHİMDEN DOLAYI ÇOK MUTLUYUM"

-Bu takımlar hangileriydi?
"Bundesliga'daki takımlardan biri Freiburg'tu. Özellike Ömer sakatlandıktan sonra beni istediler. Diğer görüştüğüm takımlarda kendi liglerinde düşmemeye oynayan takımlardı. Biz de kararımızı bir adım yukarıya çektik, ligde hedefi olan ve Avrupa kupalarında oynayabilecek bir takımdan yana tercihimizi kulladık. İsviçre'nin dev kulüplerinden Basel'i tercih ettim. Basel her sene Avrupa kupalarında oynayan, İsviçre'nin taraftar ve maddi anlamda da en büyük kulübü. Müthiş bir stadımız var. Basel tercihimden dolayı çok mutluyum."

-Basel ile sezona kötü başladınız ancak daha sonra hızlı bir yükselişe geçtiniz...
"Basel'in 10 yıllık bir hocası vardı, Christian Gross. Öncelikle sezon başında bu hoca değişti. Ben de dahil olmak üzere ilk 11'de oynayacak 3-4 oyuncu alındı. Takım içinde uyum hemen sağlanmıyor. Biz de bunun sıkıntısını sezon başında yaşadık, herkes kadromuzun iyi olduğunu biliyordu. Liderin 13 puan gerisine düştük ama son üç aydır oynadığımız neredeyse tüm maçları kazandık. Şu anda UEFA Avrupa Ligi'nde ve ligde çok iyi gidiyoruz."

-Teknik direktörünüz Thorsten Fink'un daha önce çalıştırdığı önemli bir takım dikkat çekmiyor...
"Hocamız Bayern Münih'te Şampiyonlar Ligi'ni kazanmış, Almanya milli takımında oynamış, futbolculuk kariyeri başarılarla dolu bir isim. Son olarak Alman 2. Ligi takımlarında ıgneshraud'ta çalışmış. Daha önce Redbul Salzburg'ta Trapattoni'nin yardımcılığını yapmış biri. Hocamızın ilk birinci lig deneyimi. Çok genç, dinamik ve pozitif bir isim. Herkes ona büyük saygı duyuyor."

-Bu biraz ilgiç geldi. Göreve getirilmesi nasıl oldu?
"Hocamızın plan ve projeleri ile yönetimi ikna ettiği söyleniyor. Bugüne kadar yönetimin verdiğ ikararda haklı olduğu ortaya çıkıyor. Taktik anlamda çok başarılı bir isim, ofansif bir futbol oynuyoruz."

-Takımınızda eksik bir bölge olduğunu düşünüyor musun?
"Transfer yapılması çok fazla gerekmiyor, olursa ofansif bir orta saha oyuncusu olabilir."

"BASEL İSVİÇRE'NİN GALATASARAYI FENERBAHÇESİ GİBİ"

-Basel İsviçre'nin en köklü kulüplerinden bir tanesi. Ülkede takıma bakış açısı nasıl?
"Türkiye'yle kıyaslarsak Türkiye'nin Galatasarayı, Fenerbahçesi diyebiliriz. Hem ekonomik, hem de taraftar açısından çok güçlü bir kulüp. Geçtiğimiz haftalarda Neuchatel Xamax'a karşı oynadık, hafta içinde geç bir saatte ve soğuk havada oynadık, buna karşın 20 bin taraftarımız maça geldi. Her maçımıza ortalama 20-25 binin üzerinde taraftar geliyor. Çok ateşli taraftarımız var. Basel İsviçre'de sürekli şampiyonluğa oynayan ve taraftar gücü olan bir kulüp. Çok popüler ve ülkedeki tüm futbolcuların oynamak istediği bir kulüp. Avrupa Ligi'nde lider durumdayız, gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz. Fulham'a karşı 1 puan bize yeterli olacak."

-Peki Galatasaray mı, Fenerbahçe'ye mi daha fazla benziyor?
"Tabii ki taraftar sayısı açısından Fenerbahçe'ye daha yakın. Bizim stadımız Fenerbahçe Stadı'ndan daha modern olabilir, çünkü son Avrupa Şampiyonası'nda yapıldı."

-İsviçre Ligi ile Türkiye'yi kıyasladığın zaman nasıl farklar var?
"Benim bildiğim kadarıyla İsviçre Ligi ile Türkiye Ligi Avrupa sıralamasında birbirine çok yakın. Bu sezon lig çok daha çekişmeli ve kaliteli. 2-3 takım şampiyonluğa oynuyor, Neuchatel Xamax da bu sezon yarışın içine girdi. Geçtiğimiz sezonun şampiyonu Zurich'te bir düşüş var. Lig beklediğimden daha sert ve çekişmeli. İsviçre Ligi'nin çok kolay olduğunu söyleyemem, profesyonellik üst düzeyde. Hakemler de Avrupa'nın sayılı hakemleri, örneğin Musakka var. Bir kaç hakem sürekli olarak Şampiyonlar Ligi'nde görev alıyorlar."

"BASEL TÃœRKÄ°YE'DE OLSA ÅžAMPÄ°YONLUÄžA OYNAR"

-Türkiye Ligi'ni nasıl buluyorsun?
"Çok fazla keyif almıyorum, iyi futbol oynanmadığını düşünüyorum. İyi statlarda ve kalabalık taraftara karşı oynamaktan havaya da girmiş olabilirim. Türkiye'de zeminler çok kötü, statlarımız çok kötü. Herkesin en azından Fenerbahçe stadı seviyesine gelmesi gerekir. Bu sezon oyun kalitesi daha kötü gibi geliyor."

-Basel Türkiye Ligi'nde olsa şampiyonluğa oynar mı?
"Kesinlikle çok rahat oynar. Alman Ligi'nde bile ilk 5'e oynarız. Hocamız da bunu her zaman söylüyor. Avrupa klasmanında da 25. sırada gözüküyoruz."

-UEFA Avrupa Ligi'nde Roma ve Fulham gibi önemli takımların önünde lider durumdasınız. Basel'in Avrupa Ligi'ndeki hedefleri neler?

"Hocamız özellikle Avrupa kupası maçları konusunda gidebildiğimiz yere kadar gitmemiz konusunda bizi uyarıyor. Daha iyi takımlarla finallerde oynamanın kendisi için hayal olduğunu söyledi. eleme turlarında çok iyi performans gösterdik, hiç takılmadan gruplara kalmayı başardık. İlk grup maçında Roma'yı 2-0 yendik, ikinci maçımızda şanssız bir şekilde Fulham'a mağlup olduk. İki kez üst üste CSKA Sofya'yı yendik ve 9 puanla lider durumdayız. Fulham karşısında alınacak 1 puan bize yetiyor. Ayın 7'sinde Roma ile oynayacağız, bu maçta da puan alacağımıza inanıyoruz. İlk hedefimiz gruptan çıkmak, daha sonra da yapabilirsek çeyrek ve yarı finali istiyoruz."

-Hamburg'taki final hedefleriniz arasında yok mu?
"Burada kimse yarı final, final oynayacağız demiyor, her şeyi adım adım düşünüyoruz. Önce grubu geçip daha sonra sıradaki rakibimizi bekleyeceğiz. İsviçre'de, Türkiye'deki gibi büyük hedefler koyup hayal kırıklığı yaşamıyor insanlar. Daha gerçekçi ve realist davranıyorlar."

"F.BAHÇE İLE EŞLEŞMEMİZİ İSTERİM, G.SARAY AVRUPA'DA DAHA FARKLI"

-UFFA Avrupa Ligi'nde büyük ölçüde gruplardan çıkacaksınız. Basel'in, Galatasaray ya da Fenerbahçe ile eşleşmesini ister misin?
"Bu aslında benim en büyük hayalim. Gruplarda eşleşmeyi de çok istiyordum. Umarım Fenerbahçe de Galatasaray da gruplarından çıkar ve birisiyle eşleşiriz. Türkiye'de yabancı bir takımın formasıyla böyle önemli takımlara karşı oynamak benim için de çok özel olur."

-Galatasaray'la mı, Fenerbahçe'yle mi eşleşmek istersin?
"Galatasaray ofansif anlamda daha güçlü bir takım. Bu nedenle Fenerbahçe'ye karşı oynamak daha mantıklı gibi geliyor."

-Özellikle Galatasaray hedefini Hamburg'ta final olarak belirledi. Sence bu hedefler ne kadar gerçekçi?
İkisi de çok iyi takım. Galatasaray ofansif olarak iyi gözüküyor ama orta saha ve defansta sıkıntı yaşıyor gibiler. Bunun sebebini kesinlikle  stoper arkadaşlarıma bağlamamak lazım. Çok ofansif bir takım oldukları için stoperlere çok büyük yük düşüyor. Gökhan Zan ve Servet Milli Takımın stoperleri. Fenerbahçe'de Cristian ve Emre defansa çok yardımcı oluyor. İki takımın da kendine göre ayrı özellikleri var. Ama dediğim gibi Galatasaray Avrupa'da her zaman daha farklı oynuyor, bu nedenle Fenerbahçe ile karşılaşmak istediğimi söylüyorum. Fenerbahçe ile kıran kırana maçlar oynarız."

-İsviçre'deki hakemlerle, Türkiye'deki hakemleri kıyaslarsan...
"Avrupa'ya çıkınca Türkiye'deki hakemlerin Allah'ı var diyorum. Avrupa'daki hakemler özellikle Almanya'da inanılmaz hatalar yapıyorlar ama kimse akşam televizyonda onları eleştirmediği için çok rahat maç yönetiyorlar. Ve herkes hakem hata yaparsa bunun yalnızca hata olduğunu biliyor. Avrupa'da hekemler hiç konuşulmuyor diyebiliriz."

-Çağdaş Atan Basel'deki performansını nasıl buluyor?
Son üç aydır çok iyi oynadığımı düşünüyorum. Hem UEFA'da hem de ligde. Sezon başında darbelerden dolayı burnum ve kaburgam kırıldı, şanssızlık yaşadım. O günlerde takımda da bende de performans düşüklüğü oldu. Takımımız daha çok önde oynayan, topa sahip olmak isteyen bir takım. Bu nedenle topu oyuna sokmada daha dikkatli olmalıyız. Son yıllarda kendimi çok geliştirdiğimi düşünüyorum, iki sene önceki Çağdaş'la, şu anki Çağdaş arasında büyük fark var. Her gün her idmanda yeni bir şey öğreniyorsunuz. Almanya'da ve burada çok değişik şeyler öğreniyorum. Daha az koşarak, daha akıllı davranarak daha önemli yerleri kapatabildiğimi ve topu oyuna daha iyi soktuğumu görüyorum. Almanya'da 32, İsviçre'de 26 resmi maçta oynadım. Çok maç oynayınca formda da kalıyorsunuz. Üç günde bir maç oynuyoruz, gücünü ekonomik harcayıp akıllı olmazsan ya sakatlanırsın ya da performansın düşer. Ben bu konuları deneyimimle aştım."

-Hafta sonunda 4 puan önünüzde lider durumda bulunan Young Boys'la deplasmanda karşılaşacaksınız. Bu maçla ilgili neler söylemek istersin?
"Young Boys gerçekten iyi bir takım, bizi ilk maçta 2-1 yendiler. O dönemde takım olma konsunuda önemli adımlar atmamız gerekiyordu. Dumbia diye çok önemli bir santraforları var. Avrupa'da bir çok takımın da transfer listesinde. Bildiğim kadarıyla Hoffenheim sezon başında 10 milyon avroluk bir teklif yaptı ama kabul etmediler. Ligin en golcü oyuncularından biri. Suni çim sahada oynuyorlar, bunu da iyi kullanıyorlar. Şu an 4 puan gerideyiz ama bana göre ligin en iyi takımı biziz. Deplasmandan puan ya da puanlar alırsak şampiyonluğun en önemli adayı haline geliriz diye düşünüyorum. Takım olarak da çok iyi bir hava yakaladık.

İsviçre Ligi, dört periyot olarak oynanıyor, şu an 16 maç oynadık, ikinci periyottayız ve önümüzde 20 maç daha var."

"MESUT VE EREN BİLE BENDEN FAZLA İLGİ GÖRÜYOR"

-Çağdaş Atan, Türk spor basınından yeterli ilgiyi görüyor mu?
"Neredeyse hiç ilgi görmüyorum. Geçen gün bir özel kanal Avrupa'da oynayan Türk oyuncuları gösteriyorlar. Türk Milli Takımı'nda oynamayan, tabii ki Türkler ama Mesut Özil, Eren Derdiyok, Serdar Taşçı şöyle oynadı diye anlatıyorlar, benimle ilgili hiçbir şey söylenmiyor. İnsan o kadar kırılıyor ki, ilgi manyağı bir insan değilim ama yapılanlar beni kırıyor. Tabii ki bunlar da Türk evladı ama artık kaybettik onları. Haberleri her gün manşetleri süslüyor, ben de öz Türk çocuğuyum, ülkem adına yurt dışında oynuyorum ama hiç ilgi görmüyorum. Hafta sonunda lejyonerlerin performansları gösterildiğinde bana yer verilmediğinde kırılıyorum. Çok önemli abilerim, Avrupa'ya gidip oynamadan geri döndüler. Ben Avrupa'ya gittim ve iki senedir düzenli olarak oynuyorum. İnsanların biraz destek olmasını bekliyordum. Hiç bir zaman ne takımımı sattım, ne de takım içinde konuşulanları medyaya sattım. Bunları yaparsanız gündeme geliyorsunuz. Gurbettesin orada büyük bir mücadele içindesin, sağında solunda, arkanda yedek bekleyen insanlar milli takımlarına gidiyor, ben milli takıma gidemiyorum. Milli takım maçları araları benim için en kötü zamanlardı, herkes takımına gidiyor ben kalıyordum. Ben heralde çok fazla polemik yaratan, gündem yaratan bir oyuncu olmadığım, Milli Takım'da da fazla şans bulamadığım için insanlar haberimizi yapmak istemiyorlar ama ben Avrupa'nın sayılı takımlarından birinde oynuyorum.

Hadi Cottbus düşmemeye oynayan bir takımdı, orda da bazı haberlerim çıktı. Ama Basel'de daha büyük bir ilgi bekliyordum. Demek ki bizim iletişim açısından bir problemimiz var. Ya da insanlar bizi Beşiktaş'ta ayrılırkenki olumsuz durumla hatırlıyor. Beşiktaş'tan ayrılan Çağdaş değilim artık, şu an daha iyi oynuyorum, daha tecrübeliyim. Milli takıma yeni bir hoca gelecek, yeniden milli takıma seçilirsem daha çok gündeme geleceğimi düşünüyorum.

Benim gibi yeterli ilgi görmeyen Fatih Tekke ve Gökdeniz de var. Fatih Abi 7,5, Gökdeniz 9 milyon Avro kazandırıp gittiler, bunlar çok büyük paralar. Türkiye'ye böyle bir oyuncu gelince kral oluyor. Gökdeniz'le Inter maçı öncesinde gurur duydum. İsviçre kanalında maçı izledim, spiker Almandı. Adam her bağlandığında Gökdeniz'i anlattı, Inter'i dağıtan adam diye. Ondan sonra Türkiye'de haberleri çıktı. Fatih Abi, Gökdeniz ve ben heralde fazla popüler gelmiyoruz. Kendimden önce Gökdeniz ve Fatih Tekke'nin destek alması gerektiğini düşünüyorum, çünkü çok büyük paralar kazandırarak yurt dışına gittiler."

"MİLLİ TAKIMI HAKETTİĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM"

-Almanya'da ve İsviçre'de sürekli ilk 11'de oynamana rağmen milli takıma seçilememeni nasıl yorumluyorsun?
"Bir şey söylediğim zaman yanlış anlaşılıyor, yüzde yüz davet edilmem lazımdı diye hiçbir şey söylemedim. Ama sonuçta gösterdiğimiz performans da ortadaydı. Hocamız tercihini bizden yana da kullanabilirdi ama demekki bize ihtiyaç duymadı ya da benim oyuncu profilimi beğenmedi. Ben buna saygı duyuyorum, hiç bir zaman isyan etmedim. Defansta çok büyük sıkıntılar yaşadık, bu kadar sıkıntılar içinde çağırılmayı beklediğim zamanlar oldu. Milli takım hepimizin kalbinde olan, oynamaktan gurur duyduğum bir yer. Oynamayı çok istedim ama hocamızın canı sağolsun. Fatih Terim'e hesap soracak halimiz yok. Artık yeni bir dönem başlayacak, herkes için yeni bir şans. Benim içimde bir ümit var, bu performansım sürerse yeni hocayla birlikte milli takıma dönebileceğimi düşünüyorum. Performans olarak Milli Takımı hakettiğimi düşünüyorum.

"BEŞİKTAŞ'TAKİ KÖTÜ ÇOCUK DEĞİLİM"

İnsanlar hala beni Beşiktaş'tan ayrılan kötü çocuk olarak görüyorlar. Ben hiç bir takımda asi olmadım, hiç bir takımdan gönderilmedim. Beşiktaş'tan da gönderilmedim, şekil yanlıştı ama kendim ayrıldım. Trabzon'dan opsiyonu kullanmadan, Almanya'yı tercih ettiğim için ayrıldım. Cottbus'tan transfer yaparak Basel'e geçtim. Denizlispor ve Beşiktaş'a para kazandırdım. Beşiktaş'ta sol bek oynuyordum, ben stoper oyuncusuyum. Ama insanlar bunu anlamadı, sanki beni Roberto Carlos sandılar ve sol bekte yüksek performans göstermemi beklediler. Haksızca eleştiriler aldım, buna tahammül edemediğim için Beşiktaş'tan ayrıldım. Trabzonspor'da da iyi oynadım, taraftarın benimle ilgili neler düşündüğünü herkes biliyor. Almanya'da ve İsviçre'de üzerime çok şeyler koydum, Milli Takım'da başarılı olacağımı düşünüyorum ve fırsat verilmesini bekliyorum."

-İsviçre ile aramızın pek iyi olduğu söylenemez. Sen sokakta dolaşırken ya da maçlarda negatif bir bakış açısı hissediyor musun?
"Aslında hissetmedim. Bizim genç bir oyuncumuz var Serkan Şahin, İsviçre yerine, Ümit Milli Takımımızı seçti. Genellikle takımımızda yer alıyor, ona karşı maçlardan sonra biraz haksızlık yapıldığını, sert eleştiriler aldığını düşünüyorum. Taraftarın bana bakış açısı ise son derece iyi. Basel'de çok fazla Türk var, insanlar birlikte yaşamaya alışmış bu nedenle kötü bir bakış olduğunu söyleyemem."

-Takımınızda bir Türk daha var, Serkan Şahin. Serkan nasıl bir oyuncu?
"Sağ bek ve sağ açıkta oynayabiliyor. Cesur bir karar alarak Türk Milli Takım'nda oynamayı seçti, bu nedenle İsviçre basınında da çok üzerine gittiler. Çok iyi bir oyuncu ve başarılı maçlar çıkarıyor. Maç tecrübesi artarsa Türkiye için iyi bir kazanç olabilir. Özellikle sağ bekte daha faydalı oynuyor. Tecrübesini arttırırsa A Milli Takıma kada yükselir."

-Alexander Frei ve Marco Streller gibi önemli isimlerle birlikte oynuyorsun...
"İnanılmaz profesyonel ve mütevazi insanlar. özellikle Streller benim için ayrı bir yerde. Bu oyuncular bizim takımın starları, takımın alt yapısından yetişen oyuncular da oldukları için takımı bir arada tutmaya çalışıyorlar. Benim de aram ikisiyle de çok iyi. Frei, bize çok büyük katkı sağladı, formunu yakaladı. Streller en iyi sezonlarından birini geçiriyor. Uzun boyuna rağmen çok atletik bir oyuncu. Benjamin Huggel de bu sezon çok iyi ve attığı gollerle büyük katkı sağlıyor."

-Sence Türkiye'deki en başarılı yabancı oyuncu kim?
"Alex, Keita ve Kewell'ı sayabilirim."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!