Güncelleme Tarihi:
Orduspor'a geldiğinden bu yana hayat veren Hector Cuper, takımının başında orkestra şefi olduğunu, bugünün en iyi genç futbolcuları arasında bulunan Messi'nin piskolojik destek görmesi gerektiğini, zaman zaman alkışlayan eller, zamanla tersini yapanlar bile olduğunu söyledi.
"FUTBOLA BAĞLILIĞIM BİR KADINA EŞİTTİR"
Bursaspor-Orduspor maçını izlemek için Bursa yoluna koyuldum. Amacım Orduspor'un yeni teknik adamı Hector Cuper ile bir söyleşi yapmaktı. Maçtan önce kafile bir yandan hava yolu, bir yandan kara diğer yandan da deniz yolu ile Bursa'ya geç saatte vardı. Cuper o yorgunluğa rağmen beni kırmadı ve söyleşi yapmayı kabul etti.
Bakın kurt hoca neler söyledi;
-Siz bir orkestra şefisiniz, elinizde yeterli enstrümanınız var mı?
Ben bir orkestra şefiyim ve elimde müzik yapacak kadar enstrüman var. Ama bu tabii ki insanların nasıl bir müzik beklediğine de bağlı. Üst düzey bir müzik sağlayamayız. İnsanların hoşuna gidecek bir müzik yapabiliriz. Bunun için de çalışıyoruz.
-Sizi alkışlayan eller, daha sonra taş eden eller oldu mu?
İyi futbol işler çıkardığımda tabii ki beni göklere çıkaran oldu. Ama benim defansif görünümlü bir futbol tercihim nedeniyle de eleştiren insanlar da oldu. Yalnız ben hiçbir zaman defansta kalan bir futbol oynatmadım. Sadece ben her zaman defansımın güçlü olmasını istedim. Eleştiriler çok normal. Futbolda övgüler kadar eleştiriler de var. Buna çok alışığım ve normal karşılıyorum.
-Futbol sanat mı, risk mi, yetenek mi?
Benim felsefemde futbol bir tutkudur. Bir erkeğin kadına olan tutkulu bağlılığı, benim futbolla bağlandığım tutkuyla aynıdır. Sanat gibidir, üstüne bir şeyler koyulmalıdır. Ama söylediğim gibi benim lugatımda futbol, bir tutkudur.
"MESSİ PSİKOLOJİK DESTEK GÖRMELİ"
-Günümüzde yetenekli oyuncuları var. Örneğin Messi, nasıl buluyorsunuz?
Futbolcuların bazı özellikleri olmalı. Günümüz futbolcuları dengeli olmalı. Ama hangi denge bu. Psikolojik olarak dengeden bahsediyorum. Mesela Messi’yi örnek alalım. Çok yetenekli üst düzey bir futbolcu. Herkes onu konuşuyor. Ama bir o kadar da eleştirenler var. Genç bir oyuncunun bu baskıyı kaldırması çok zor. Çevresinin de bu oyuncuya psikolojik olarak yardımda bulunması lazım. Psikolojik olarak da çok kuvvetli olması lazım. Bence bugünün futbolcularının en büyük özelliği fiziksel olarak da psikolojik olarak da çok güçlü olması lazım. Bu olmazsa olmaz, bu baskıyı kaldırabilmesi için bu şart.
-Antrenör olarak siz bir felsefe mi, bir uzman gözümü veya bir içgüdüye mi sahipsiniz?
Bence her antrenörün bir felsefesi olmalı. Aynı şekilde futbolcularında. İçgüdüye ben inanmıyorum. Çünkü doğadaki hayvanlarda içgüdüleriyle bazı işler yapıyor. İçgüdüyle ne maç kazanılır ne de maç kaybedilir. İçgüdüleriyle kimse antrenör olamaz. Her antrenörün bir felsefesi olması lazım. Felsefe de bir pusula gibi size yol gösterebilir. Eski futbola baktığınız da futbol bu kadar gelişmiş değildi. Şimdi teknoloji daha fazla gelişmiş ve biz antrenörlere çok daha fazla yardımları oluyor. Gelişen futbolla birlikte bu teknolojiyle birlikte antrenörlerin de gelişmesi gerekir. Bu felsefeyle birlikte bu teknolojiyle karıştırıp iyi bir antrenör çalışması yapması lazım.
-Biz ruh sizin için ne anlam taşıyor?
Herkesin içerisinde kişisellik vardır. Oyuncu da kazanmak ister, başkan da kazanmak ister ya da antrenör kazanmak ister. Herkes kendine pay çıkarmak ister bu işte. Ama bu biz ruhunu şöyle açıklayabilirim.Takım içerisinde "biz ruhu" gerçekten çok önemlidir. Biz ruhu futbol kuralları içerisinde en iyi sonuçları alabilmektir. Benim de amacım kazanmaktır.
-Asistanlarınız sizin kararlarınızda etkili mi?
Benim elbette yardımcılarım var. Ve bu insanlar benim işlerimi kolaylaştırıyorlar. Şimdi baktığınız zaman antrenör her şeye tek başına yetişemez. Çözülecek çok fazla problem vardır. Ve hocanın bunların hepsini çözecek zamanı da yoktur. Ben aynı zaman kondisyonerlik, yardımcı antrenörlük ve sportif direktörlük yapamam. Bu insanlar benim hayatımı kolaylaştırırlar. Yardımcı hocaların gözlemlerini, notlarını bana iletirler. Oturur konuşuruz ama son kararı hep ben veririm. Zaten kötü bir sonuçta bunun sorumlusu benim. Herkes gelir beni eleştirir. O yüzden şefte benim ve kararları ben alırım. Tabii ki yardımcılarıma da danışırım.
- Orduspor'a sizi getiren ne oldu?
Ben olaya diğer insanlar gibi değil de biraz tersten bakarım. Orduspor’a hayır demek için bazı nedenler aradım. Önüme çok güzel projeler sunmuşlardı. Hayır diyecek bir neden bulamadım. Bundan dolayı da Orduspor’un teklifini büyük bir heyecanla kabul ettim. Daha önceleri 3 kez Türk takımlarından teklif aldım.Galatasaray'a bunların başındaydı. Valencia ve İnter’in başında olduğum için bu teklifleri değerlendiremedim. Ama bugün çalışmak Orduspor’a nasipmiş.
-Türk futbolu Avrupa'nın neresinde?
Türkiye’de takımlar arasında çok çekişme var. Dışardan gördüğüm kadarıyla da Türkiye’den Avrupa’ya katılan takımlar da iyi işler yaptılar. Ama şuan ben olayların tam içindeyim ve beni şaşırtan bir nokta herkes büyük takımlardan bahsederken orta düzeydeki takımların ne kadar kaliteli oyuncu sahip olduklarını görüyorum. Çok güzel maçlar oluyor. Güzel futbol oynanıyor. Ama Türk futbolunun hangi seviyede olduğunu söyleyebilmem için 1 aya daha ihtiyaçım var. O zaman bu sorunuzun cevabını verebilirim.