Fırtına gemisinden vazgeçmek yok

RANDEVUYU geri çeviriyor. MHP ile askerin arasında ipler o tarihten sonra geriliyor.

22 Temmuz seçimlerinden sonra MHP, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçileceği Meclis oturumuna katılacağını açıklıyor. MHP’nin AKP’ye verdiği ilk ciddi destek.

Katılacağını açıklıyor, ardından Devlet Bahçeli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tan randevu istiyor. Büyükanıt, Bahçeli’ye randevu vermiyor.

Tam bilmiyorum, ama Büyükanıt’ın Bahçeli’yi geri çevirme nedeni, muhtemelen AKP’ye verdiği destek. Büyükanıt, "sözde değil, özde laik bir Cumhurbaşkanı" diyor, Bahçeli ise, Gül’ün seçimini kolaylaştırıyor. Sonra da kendini askere anlatmaya çalışıyor.

Büyükanıt bu tuzağa düşmüyor.

310 GENERALE MEKTUP

MHP ile asker arasındaki ikinci gerilim siyah çelenk vak’ası.

Emekli askerler türban desteğini protesto için MHP Genel Merkezi’ne siyah çelenk bırakmak istiyor. Ancak, ülkücüler emekli askerleri tartaklıyor. MHP ile asker arasındaki kırılma noktası.

Oysa, MHP tarihi Alparslan Türkeş’le birlikte, MHP’nin askerle iç içe yaşamasının tarihi. O tarihin gölgesinde, böyle bir kırılma ve gerilimin akla gelmesi zor.

Hatta, seçimden önce Bahçeli halen görevde olan 310 general ve amirale mektup yazıyor. MHP’nin askeri AKP’ye karşı uyarma çıkışı. Sıcak ilişkiler geleneğini sürdürme isteği. Ama, o istek artık geride.

CHP + ORDU FORMÜLÜ

İşte, bu aşamada kara harekatının sona ermesiyle ilgili MHP ve CHP’nin eleştirileri var. Buna karşı, Genelkurmay’ın çok sert açıklaması var.

Randevuyu geri çevirme, siyah çelenk ve bu açıklama, MHP-asker ilişkisine bir darbe daha indiriyor.

CHP-asker ilişkisi ise, ilk kez gölgeleniyor. Aslında bu fena değil. CHP+ordu = iktidar formülü, kırk yıldır CHP’nin boynunda. CHP’yi iktidar alternatifi bile yapamayan asıl gerçek, CHP’deki hizipçi ve köhne zihniyet. Ama, bu formülün de büyük payı var.

CHP-asker ittifakı hálá geçerli. Her evde, her zaman sorun yaşanıyor. Bu da, onlardan biri. Zamanla nasıl olsa, geçer. Çünkü, temelde fark yok.

ASKER KÖTÜ YÖNETTİ

Önemli ve başarılı bir kara harekatının karmaşaya dönüşmesi, kaçınılmaz Türk usulü. Biz yemeği böyle yemekten asla vazgeçmiyoruz. Buna tüm kurumlar dahil. Ne de olsa, o üslubun çocuklarıyız.

Genelkurmay’ın da, baştan itibaren kara harekatını kamuoyuna aktarma üslubu, Türk usulü halkla ilişkilerin tipik uzantısı, kötü yönetim.

Her durum ve koşulda Genelkurmay konuşuyor ve çok konuşuyor. Hatta, bazen gereksiz yere, ağır konuşuyor. Çok konuşan çok hata yapıyor.

Bunda biz basın kuruluşlarının katkısını unutmak yanlış. Yağmur yağıyor, gazeteciler merakta, asker ne diyor. Güneş çıkıyor, gazeteciler merakta, asker ne diyor. Başka hangi demokratik ülkede böyle bir hastalık var?

Kara harekatında bu merak yerinde. Ancak, orada da Genelkurmay, hükümet, muhalefet açıklamaları kördüğüme dönüşüyor. İnandırıcılık kayboluyor.

Sonuç, asker iç politikanın göbeğinde.

Her şeye rağmen, Genelkurmay-muhalefet çekişmesinin, asker-AKP ittifakı doğdu, gözlemine katılmıyorum. Öyle bir ittifak uzak-yakın söz konusu değil. Bu da, bir başka iç politik hastalık. Neden hemen bu gözlemler piyasada?
Yazarın Tüm Yazıları