Ferai Tınç: Yola devam

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

GÜMRÜK Birliği Anlaşması'ndan sonra atılan her adım, ne kadar tartışma yaratırsa yaratsın Türkiye ile Avrupa Birliği'ni bir öncekine göre daha yakınlaştırdı. Türkiye'nin adaylıktan dışlandığı Lüksemburg bile böyleydi. Lüksemburg Zirvesi'nin ardından yaşanan gelişmeler, beraberlikten başka bir seçenek olamayacağını gösterdi her iki tarafa da.

Türkiye'nin tam üyelik yolunda ilerlemesi için yapması gerekenleri sıralayan Katılım Ortaklığı Belgesi de bu yakınlaşma sürecinin en önemli dönemeçlerinden biri.

Belge henüz resmileşmedi. Avrupa Konseyi'nin onaylaması gerekiyor Katılım Ortaklığı belgesini. 20 Kasım'da eğer Konsey'in onayı alınırsa bu kez de ikinci ayak var.

Önüne konan kısa ve orta vadeli hedefleri gerçekleştirebilmek için Türkiye'nin ihtiyacı olan mali yardım paketinin onaylanması.

Bu işlemin de Ocak ayı içinde tamamlanması öngörülüyor. Daha sonra Katılım Ortaklığı belgesi resmileşecek ve Avrupa Türkiye'den ulusal programını bekleyecek. Yani Türkiye, bu hedefleri kendi koşullarında nasıl gerçekleştireceğine dair bir program verecek AB'ye.

Bu işlemler önümüzdeki mart ayına kadar tamamlanacak.

Bu resmi takvim. Ancak değişim takvimine start vermek için bir gün bile kaybedecek zaman yok.

Bir yandan pazarlıklar yapılacak bir yandan reformlar.

* * *

KIBRIS konusu, Brüksel'de çok derin tartışmalara neden oldu.

Kısa vadeli hedefler arasına Kıbrıs ile ilgili bir maddenin eklenmesi Türkiye için bir ön koşul olabilir mi?

Komisyonun Genişlemeden sorumlu üyesi Gunther Verhaugen, CNN Türk'te Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtlarken 'Hayır' dedi.

Bu konuda Türkiye'nin BM Genel Sekreteri'ni desteklemesi önemli. Ama Türkiye'ye 'Sorunu çözmeden seninle tam üyelik görüşmelerine başlamayız' denmiyor.

Bir yıl sonra, Avrupa Birliği kısa vadeli hedefler konusunda Türkiye'nin ne ölçüde adım attığını inceleyecek ve sadece onlarla ilgili rapor verecek.

Kısa vadeli hedefler içinde bence Kıbrıs konusu Türkiye için en kolay olanı. Çünkü Türkiye zaten BM Genel Sekreteri'nin çabalarını destekliyor.

Üstelik artık bir gerçeği kabul etmek gerekiyor. Yunanistan AB üyesi ve Türkiye ile ilişkilerinde tek kozu Avrupa. Bu kozu hep öne sürecek. İki ülke arasındaki ilişkiler geliştikçe bunun da etkisi azalacak.

Zor konular diğerleri. Yani ifade özgürlüğünün garanti altına alınması, şiddeti savunmayan fikir suçlularının serbest bırakılması, örgütlenme özgürlüğünün sağlanması, işkence, insan hakları ihlallerinin önlenmesi, devlet güvenlik mahkemelerinin uluslararası standartlara göre yeniden düzenlenmesi . Ve tabii ki ana dilde radyo ve televizyon yayınlarının önündeki yasal engellerin kaldırılması.

Bu arada orta vadeli hedeflerle ilgili çalışmaların da başlaması gerekiyor.

Yani artık gaza basma zamanı. Helsinki'den beri yerinde sayan araba artık yola çıkmalı. Çünkü garip bir şey oluyor. Helsinki ile başlayan süreç devam ediyor. Yol gidiyor araba duruyor.

* * *

BRÜKSEL'de Türkiye ile ilgili yapılan değerlendirmelerde ve yayınlanan tüm belgelerde, 'Türk toplumu, sorunlarını tartışmaya başladı' deniyor. Türkiye ile ilgili ilerleme raporunda da bu tespit, Helsinki'den sonra atılan en önemli adım olarak gösteriliyor. Evet konuşmaya başladık. Avrupa bunu olumlu değerlendiriyor. Ama artık harekete geçme zamanı.

Komisyon Başkanı Romano Prodi, önceki gün Brüksel'de yaptığı konuşmada genişlemenin 2002'den itibaren başlayacağını yineledi. AB yeni üyelerini alacak.

Yapılacak şey, 2002'de tam üyelik görüşmelerine başlama hedefine şimdiden kilitlenmek.

Avrupa raporları her ne kadar Brüksel'de yazılsa da, unutmayalım, her ülkenin kendi raporunu kendisi hazırlıyor.

Yazarın Tüm Yazıları