Ferai Tınç: Nereye kadar

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

EĞER, yolsuzluk, rüşvet, nüfuz ticareti Türkiye'de, serbest piyasa rekabetini böylesine tıkamasaydı, yani kanun ve kurallara uygun iş yapmak bu kadar imkánsız hale gelmeseydi ne beyazı ne siyahı ne de mavisi, enerji bakanlığı'yla ilgili hiçbir operasyon başlamazdı.

Pasta küçüldü, herkes birbirinin yediğini çok yakından izledi ve çeteleler tutuldu.

Açıklar, tek tek saptandı.

Bugün kulislerde dolaşan haberler, isim ve iddialar gazetelerde yer alan haberlerin çok ötesinde.

İddia olduğu için yazmak doğru değil, ama gölge oyunun aktörlerini herkes biliyor.

Operasyonun nereye kadar ulaşacağını da bu oyun belirleyecek.

Susurluk'ta, Bankalar Operasyonu'nda gördüğümüz gibi bu süreç de ‘‘pat’’ diye durabilir.

Birkaç bürokrat, belki bir büyük isim, sistemin günah keçileri haline getirilebilir.

Her ne kadar gizliyse de, operasyonun sadece Konya'daki ihale yolsuzluğuyla ilgili olmadığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Benim öğrendiğim kadarıyla, 20 Nisan 1999'da zamanın Enerji Bakanı Ziya Aktaş'ın talimatıyla başlatılan soruşturma dosyası tam bir Pandora'nın kutusu.

Bir açılırsa, içinden fışkıranların nerelere varacağı hiç belli değil.

Ne bakan kalabilir ortada, ne hükümet.

İşte operasyonun püf noktası.

IMF can simidiyle yüzmeye çalışan Türkiye bir hükümet krizini kaldırabilir mi?

Hükümet krizi çıkmasın diye, dağılan bir sistem üzerinde oturmaya devam edebilir mi?

* * *

TOPLUMSAL kumaşa bir türlü dikiş tutturamıyoruz. Nereyi tutsak elimizde kalıyor. Güvensizlik, inançsızlık genelleşiyor.

Sistemi temizlemeden, bu sorunları aşmadan adım atmak artık mümkün görünmüyor.

Konuşmamız gereken konular nerede kaldı?

Bugün Türkiye'nin esas meselesi, Avrupa Birliği süreci ve globalizmle siyasi ve ekonomik entegrasyon değil mi?

Bu sürecin sorunları yer almalıydı tartışma gündemimizde.

İkinci büyük projeyi tartışmalıydık, Bakü-Ceyhan, Kafkasya, Rusya.

Ermeni soykırımı iddiasıyla ilgili tasarılar birbiri peşi sıra dünya parlamentolarına geliyor. Neden parmağımızı oynatamıyoruz? Sivil Toplum'un sesi soluğu neden çıkmıyor? Artık hiç bir şey umurunda değil mi insanların?

Donuk insanların, donuk ülkesi. Bu mu istediğimiz görüntü?

Olmuyor. Yolsuzluk, rüşvet ve hukuksuzluk düzeninin yerini hukuk devleti almadıkça, eşkıya mantığı ve nüfuz ticareti yerine şeffaflık ve demokrasi yaygınlaşmadıkça da olmayacak. Bu kumaş dikiş tutmayacak.

Tercih bizim. Ya, ‘‘tüm yolsuzlukların sonuna kadar gidilsin’’ diyeceğiz, ucu bize dokunsa bile işlerini yapanları destekleyeceğiz.

Ya da, statüko adına, enerji operasyonunda ‘‘emir kulu’’ birkaç bürokratla idare edeceğiz.

Ama hep şüpheyle, güvensizlikle, ihbar ve gölge oyunlarıyla yaşamaya mahkum olarak.

Yazarın Tüm Yazıları