Ferai Tınç: Ne AB'si ? İstanbul kendini düşünemiyor

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Türkiye, rant sisteminin direnişi yüzünden, otuz yıldan beri hálá bir sorun olmaktan kurtaramadığımız cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenmişken, yine popüler olmayan meselelere kafamı takıyor ve hafta sonunda gazetede ağırladığımız İstanbul belediye başkanlarına Avrupa'yı soruyorum.

‘Türkiye’nin lokomotifi sayılan İstanbul, Avrupa perspektifini ne ölçüde benimsiyor? Yerel yönetimler olarak Avrupa hedefini çalışmalarınızda dikkate alıyor musunuz?'

Aldığım yanıtlar İstanbul'un, değil Avrupa Birliği'ni, kendisini bile düşünemez hale geldiğini gösteriyor.

Yerel yönetimlerin güçlenmesi, demokrasilerin olmazsa olmazı ve globalleşmenin denetim mekanizması olarak öne çıkarken, mini anketimin sonucu Türkiye'de tam tersi bir tırmanışı ortaya koyuyor.

Her şeyi ama her şeyi, Ankara yapmak istiyor.

Türkiye, radikal İslam ve Kürt sorunu bahanesiyle merkezi vidalarını sıktıkça sıkıyor.

* * *

MİNİ nabız yoklamamdan alıntılar:

Tuzla Belediye Başkanı İdris Güllüce, ‘Ben fırınları bile denetleyemiyorum’ diyor, Avrupa Birliği üyesi olma isteğini ise ‘Keloğlan’ın padişahın kızına talip olması'na benzetiyordu.

Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler'e göre ise, sistem yerel yönetimleri kilitlemiş, iş yapamaz hale getirmişti. Yetkisiz belediye başkanları ile Avrupa perspektifinden konuşmak mümkün değildi.

Sarıyer Belediye Başkanı M.Sedat Özsoy, Avrupa Birliği'ne yerel yönetimler seviyesinde hazırlığın gerekli olduğuna inanıyordu ama ‘Belediyeler, daha maaş verme, çöp alma sorunlarını aşamadılar’ diyordu.

Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, hükümetin yerel yönetimleri tamamen bürokratlara teslim ettiğini anlatıyor, muhtarların bile yetkiyle donatıldığı bir yerel demokrasi ortamı sağlanmadan Avrupa perspektifinden söz edilemeyeceğine inanıyordu.

Fatih Belediye Başkanı Eşref Albayrak, Fener-Balat projesi nedeniyle Avrupa Birliği ile temas halindeydi ama yerel yönetim faaliyetlerinde Avrupa'yı düşünecek halleri yoktu. ‘Maaşları nasıl ödeyeceğiz? Bu noktaya kilitlendik’ diyordu.

Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge, ‘AB’nin şu anda Türkiye'de sadece laf' olduğuna inanıyor. ‘Yukarıdaki emir verir, aşağıdaki yerine getirir’ anlayışının yerel yönetimlerin ufkunu daralttığına dikkat çekiyordu.

Sadece İstanbul Anakent Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, AB'nin 21'inci yüz yıl kentleri kavramını incelediklerini ve buna uygun bir konsept geliştirdiklerini anlattı.

* * *

10 Nisan'da çıkartılan kanun hükmünde kararname ile yerel yönetimlerin yetkileri tamamen budanmış. Belediyelerin fırın, lokanta gibi yerleri denetleme yetkisi Sağlık Bakanlığı'na, et kesim yerlerinin denetimi Tarım Bakanlığı'na, personel atama yetkisi İçişleri'ne, memurlar hakkında soruşturma yetkisi ise kaymakam ve valilere verilmiş.

Avrupa'da yerel yönetimler, AB konseptini daha iyi yansıtıp daha çok dikkat ve gelir çekmek için birbirleriyle yarışırken, dünya kenti İstanbul'un içe kapanıklığının nedeni işte bu anlayışta yatıyor.

Kendi vatandaşıyla yetki paylaşmaya korkan anlayışla Avrupa Birliği'ne hazırlanmak kolay olacağa benzemiyor.

Yazarın Tüm Yazıları