Ferai Tınç: Madalyonun öteki yüzü

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

GEÇEN hafta gazetelerde bazı haberler yer aldı, anımsayacaksınız. KKTC ile Türkiye arasında entegrasyon çalışmaları başlatıldığı ileri sürülüyordu, hatta KKTC'nin Türkiye'nin 82'inci ili olacağı bile söylendi.

Neyse Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, 'KKTC, Türkiye'nin 82'inci ili olmayacak' dedi.

Buna sevindim. Kendi adıma değil, emin olun Kıbrıs Türkleri adına sevindim.

Çünkü Türkiye'nin 81 ilinin durumu meydanda.

82'incisi olmak, neyi değiştirecek, kimi kurtaracak ki? Olsa olsa, sıkıntıya ortaklık daveti olabilir bu öneri.

Neyse, Bakan Gürel düzeltti. KKTC ekonomisini canlandırma programıymış hazırlanan.

* * *

TESEV sadece çok yararlı araştırmalar yapmakla kalmıyor, uluslar arası siyasette etkili isimleri de zaman zaman Türkiye'ye davet edip, görüşlerini yakından öğrenme ve fırsatı sağlıyor.

Bazı toplantılar açıkça yazılabiliyor, bazen de kaynak belirtilmesini istemiyor konuşmacı.

Geçen hafta, Avrupa Birliği'nin önde gelen diplomatlarından biri İstanbul'daydı. Adının belirtilmesini istemeyen AB'li diplomat, Nice Zirvesi'nden sonra AB'nin durumunu ve Türkiye ile ilişkileri değerlendirdi.

Son derece dikkatli üslûbu ile, Türkiye'nin bir dönüm noktasında olduğu mesajını verdi.

Bir madalyondan söz etti.

Avrupa Nice Zirvesi'nde, tüm sıkıntılara rağmen sorunlarını çözmüştü. Şu andan itibaren Avrupa Birliği'nin en önemli konusu 'genişleme' idi. AB yeni üyelerine hazırlanıyor, adayların tam üyeliğe hazır olması için seferber oluyordu.

Türkiye açısından iyi değerlendirilmesi gereken bir dönemdi. Avrupa'nın, tam gaz genişleme dönemi Türkiye için de trene atlama fırsatı yaratıyordu. (Fırsat, çünkü bu süreç ilelebet devam etmeyecek.)

Katılım Ortaklığı Belgesi hazırlanmış, Ulusal Program çalışmaları ilerlemişti, AB uyum masrafları için Türkiye'ye 177 milyon Euro yardım hazırlıyordu. Bu yıl Türkiye ile ilgili olumlu bir ilerleme raporu çıkabilir ve Türkiye AB sürecinde ciddi yol alabilirdi.

Bu, madalyonun bir yüzüydü.

* * *

MADALYONUN bir de öteki yüzü vardı.

Türkiye, Brüksel'deki NATO Konseyi'nde, Avrupa Birliği'nin, NATO olanaklarına ulaşmasına 'Hayır' demiş ve Avrupa'nın ortak güvenlik ve dış politika oluşturmasını engellemişti. Bu, Avrupa Birliği'nin NATO'dan bağımsız bir savunma gücü oluşturmasını isteyenlerin tezini güçlendirdiği için ABD tarafından da hoş karşılanmıyordu.

15 ülkenin başkentinde böyle bir sıkıntı yaşanırken, Kıbrıs sorununda da Türk tarafı, Denktaş'ın dolaylı görüşmelerden ayrılma kararı nedeniyle, BM sürecine karşı çıkan, çözüm istemeyen taraf görüntüsünü üstlenmişti.

Türkiye'de bu günlerde yaşananlar da dikkate alındığında, Avrupa başkentlerinde kaygılar artacaktı.

Sonuç? Hiç tahmin etmediğimiz bir fren koyabilirdi Avrupa Türkiye'nin adaylık sürecine.

Önümüzdeki günlerde, Avrupa Parlamentosu'nda Katılım Ortaklığı Belgesi yeniden ele alınacak ve Parlamento görüş bildirecek. Bu görüş olumlu olursa KOB, AB Konsey'inde kabul edilerek hayata geçirilecek. Eğer olumlu görüş verilmezse KOB hayata geçirilemiyecek. Maddi yardımlar gelmeyecek, zaman kaybedilecek.

Türkiye'de, AB rotasından uzaklaşma eğilimi güçlenecek.

Madalyonun öteki yüzü bu kadarla kalsa iyi.

NATO'da barışa karşı bir tutum, Kıbrıs için barışçı çözüme karşı bir politikayla birleşince çok olumsuz bir Türkiye imajı ortaya çıkacak.

Diplomatın bize tuttuğu madalyonun öteki yüzünde Irak'ın, Libya'nın, Miloseviç Yugoslavyası'nınkini anımsatan bir imaj fark ediliyordu.

İşte madalyonun iki yüzü. Biri, Avrupa Birliği yolunda ilerleyen Türkiye, öteki uluslararası sisteme meydan okuyan Miloseviç'in peşinden giden bir ülke. Kararı biz vereceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları