Ferai Tınç: Kıbrıs için 2 yıl var

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

AVRUPA Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Verheugen'in Ankara ziyaretiyle kopan gürültü, Türkiye'yi yine yanlış tartışma zeminine çekiyor.

‘‘Avrupa bizi bölmek mi istiyor?’’u tartışadurmak, 20'inci yüzyıl saplantılarıyla yeni bir yüzyılı inşa etmeye çalışmak demek.

Kaldı ki, Avrupa Birliği ile entegrasyon Türkiye'nin stratejik öncelikleri arasında uzun zamandan beri yer alıyor.

Yani Avrupa üyeliğini Türkiye istiyor.

Bunun için gerekli olan koşullara uyma sözünü Türkiye en yetkili ağızlardan vermedi mi?

Başbakan Ecevit, dün Hürriyet'te yayınlanan söyleşisinde, Kürtçe eğitim ve yayın konusuyla ilgili sorulara, ‘‘Bu konuları şu sırada gündeme getirmenin faydası yok ama çok zararı var’’ diyor.

Oysa 26 Mayıs 1999 tarihinde Almanya Başbakanı Schröder'e yazdığı mektupta Ecevit farklı tavır sergiliyor:

‘‘Türkiye'de terorizm yenilgiye uğratıldığından, Güneydoğu da dahil, demokratik ve sosyal reformları gerçekleştirmek için çabalarımızı artıracağız’’ diyor.

Verheugen'in, gelmeden Ankara'ya gönderdiği ve ‘‘Lütfen basına sızdırmayın’’ ricasında bulunduğu kağıt olmayan kağıt (non paper), Türkiye'yi tam üyelik görüşmelerine hazırlayacak olan Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alacak konuları ana hatlarıyla belirtiyor.

Bu taslağın temeli Kopenhag kriterlerinden ilham alıyor.

Tüm adayların uyması gereken ve Türkiye'nin de uyma taahüdünde bulunduğu Kopenhag kriterleri.

* * *

TEKRARLAYALIM. Bu kriterler ikiye ayrılıyor.

Siyasi ve ekonomik.

Siyasi kriterlerin alt başlıkları şöyle:

a)Demokratikleşme ve bunu garanti altına alacak istikrarlı kurumlar; b) Hukuk düzeni; c)İnsan Hakları; d)Azınlık haklarına saygı.

Kürt meselesi de demokrasi ve insan hakları ilkelerine uyum çerçevesinde gündeme geliyor.

Ekonomik kriterler ise şöyle: a)Pazar ekonomisi;b) Piyasanın, AB içindeki pazar ekonomilerinin rekabet ve baskısına dayanacak güce ulaşması.

Bu kriterleri yerine getirmenin yolları üzerinde kafa yormak yerine, gereksiz tartışmalarla zaman ve enerji kaybetmemek gerekiyor.

* * *

ŞİMDİ asıl tartışılması gereken konu, Kıbrıs. Yunanistan, bu konunun Katılım Ortaklığı belgesinde yer alması ve Türkiye açısından bağlayıcı bir takvime bağlanması için sistematik çaba harcıyor.

Kıbrıs konusunu gündemlerine almaları için Papandreu, bugün toplanan G-8 ülkelerine mektup yazıyor. Simitis, dün Atina'da düzenlediği basın toplantısında Türkiye ile ilişkilerin gelişmesi için Kıbrıs sorununa çözüm gerektiğini söylüyor ve Avrupa'yı Kıbrıs sorununa sahip çıkmaya çağırıyor.

Yunanistan, Kıbrıs için en geniş platformda sistematik bir lobi faaliyeti sürdürüyor.

Çünkü iki yıl sonra Kıbrıs Rum Yönetimi ile tam üyelik görüşmeleri tamamlanıyor ve Atina, tüm gücüyle Kıbrıs'ın üyeliği için lobi yapıyor.

Demokratikleşmeye karşı direnmek, boşuna enerji harcama demek.

Türkiye bu reformları mutlaka gerçekleştirecek.

Esas Kıbrıs'ı düşünmek gerekiyor. İki yılın bitiminde hem Türkiye hem de Kıbrıs Türklerini mutlu edecek sonuç için, yaratıcı politikalar üretebilmek için.

Yazarın Tüm Yazıları