Ferai Tınç: Kafkasya geçmişten bir mesaj






Ferai TINÇ
Haberin Devamı

'Muharrirler milletin dürbünüdür'

Kázım Karabekir

KAFKASYA, yeni bir hareketlenmenin eşiğinde. Türkiye açısından hayaller, Rusya açısından kararsızlık, Avrupa için ilgisizlik, ABD için belirsizlik dönemi sona erdi.

Soykırım iddialarıyla ilgili girişimler peş peşe önümüze düşmese, Kafkasya yine gündem dışı kalacak.

Ekonomik kriz tutsağı bugünlere ışık tutan bir sesi getireceğim size. Zaman tünelinden bir mesaj gibi.

Kafkas Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa'nın, İstiklal Harbimizin Esasları adlı kitabında yer alan 20 Temmuz 1918 tarihli bir mektubunu aktaracağım.

Mektup Umumi Karargah İstihbarat Şubesi Müdürü Seyfi Bey'e yazılmış.

Enver Paşa, İstanbul Hükümeti ve İstanbul Gazeteleri'nin, yaklaşmakta olan felakete gözlerini kapattığı dönemde kaleme alınmış.

Karabekir, mektubu gönderme nedenini şöyle açıklıyor:

‘‘İstanbul gazeteleri, Turan'a diye makaleler, şiirlerle ve Kızıl Elma şarkılarıyla ölüm halinde bitkin milleti hálá, 'kuvvetlisin, kan vereceksin' diye aldatıyorlardı. Büyük kumandanların resmî raporları ve başkumandanın hükümete ve millete beyanatı hepsi yalandı. Felaketi görenler de korku veya riyakarlıktan yalan söylüyorlar ve nihayet susuyorlardı... İstiklalimizin tehlikeye düşeceğinden endişeye başladım... mektubu yazdım.’’

Üzerinde dikkatle düşünmemiz gereken bu mektubun bazı bölümlerini aktarıyorum.

* * *

'BARİ seni on beş gün gecikmeyle gelen ajanslardan anlıyorum. Gelemediniz ki dertleşelim. Amma ne álá! Koca Kars vilayeti! Bari bir gazete muharriri gelebilseydi... Fakat ne yazık, Alman ve Avusturya muhabirleri lazımı gibi seyrüseferlerini yaptılar, eserlerini yazdılar, milletlerine bu ufku da seyrettirdiler de bu milletin, zavallı Türkün ne bir meb'usu, ne bir ayánı ne de bir gazetecisi görünmedi...

Seyfi, Erzincan, Erzurum, Kars, Gümrü, Karakilise... boğazlara kadar çıkan karlar altında, mermer kadar katı ve soğuk emir ve kumandalarla ele geçti... (Bu durumu ft.) yalnız resmi raporlardan bu millet öğrenecek mi? Bir matbaa makinesiyle iki gazeteci Kars'a kadar gelip ileri geri irfan saçmayacak mı? Bugün Dobruca'da Bulgar gazetecisi var, Tiflis'te Almanca gazete çıkıyormuş. Orduyu milletin irfanı takip etmez mi? MUHARRİRLER MİLLETİN DÜRBÜNÜDÜR.

Herhalde bu iklim ve buranın milleti tetkike değerdir. Ve bunu ancak kalemi hür, sözü hür meslek erbabı yapar... Ne Millet, ne de hükümet buraların ve daha uzakların halini olduğu gibi bu şartlar altında bilemez. Tabii atisini (geleceğini) de doğru düşünemez. Gümrü'de bir Avusturyalı muharrir günlerce oturdu. Halkın ruhuna girdi. Makaleler eserler yazdı. Ve zoraki buradan çıktı gitti. Bizim milletin Turancıları yine İstanbul'un mavi seması altında şair midirler? Zavallı Türk! Türklük namına yürü, yoruluncaya kadar, hatta ölünceye kadar yürü!

* * *

KARABEKİR'in mektubu, zihniyet değişikliğinin ne kadar zor bir iş olduğunu ortaya koyuyor.

Soykırım iddiaları karşısındaki bilgisizlikten, Hazar petrolüne ilgisizliğe kadar Kafkasya'ya karşı genel duyarsızlığın altında da aynı tavır yatıyor.

Gerçeklerden haz etmeme.

Yazarın Tüm Yazıları