Ferai Tınç: İstanbul Zirvesi ve biz

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Türkiye, yüzyılın son önemli zirvesine ev sahipliği yapacağını hatırlıyor mu acaba?

Amerikan Dışişleri Bakan yardımcılarından Ronald Asmus, birkaç gün önce Viyana'da Avrupa Güvenlik İşbirliği Örgütü AGİT'te yaptığı konuşmada şunları söylüyordu:

‘‘Liderlerimiz yeni bin yılın şafağında İstanbul'da bir araya gelecek. Ve bu zirve Avrupa-Atlantik topluluğu tarihinde çok önemli bir dönüm noktası olacak.’’

ABD bu toplantıyı, 21'inci yüzyıl stratejilerini belirleyecek kararların alınacağı aktif bir platforma çevirmek istiyor.

Asmus, ‘‘Avrupa-Atlantik topluluğu ülkeleri arasında, azınlıklara ait bireylerin hakları da dahil olmak üzere, insan haklarına saygıyı güçlendirerek çatışma olasılıklarını azaltabiliriz. Bu hepimizin güvenliği açısından önemli. AGİT bu noktada önümüzdeki dönemde hayati bir rol oynayacak.’’

Başta AB olmak üzere Avrupa yüzyılın son zirvesinde, insan hakları konusunun uluslararası güvenlik konseptinin en önemli maddesi haline geldiğini tescil edecek.

Ve bu zirve İstanbul'da yapılacak.

* * *

ABD, zirveye bir dizi öneriyle geliyor.

Bosna ve Kosova'da yaşanan deneylerden çıkan dersler sonucu, sorunlu bölgelere askeri barış gücünün yanı sıra sivil bir gücün de gönderilmesi gerektiği düşüncesinde Washington.

Üye ülkelerin AGİT çatısı altında sivil bir barış gücü kurmaları önerisini getirecek zirveye. Sivil uzmanların oluşturacağı Acil Yanıt Yetenek Gücü REACT'ın sorunlu bölgelerde çatışmaların önlenmesi, kriz yönetimi ve çatışma sonrası rehabilitasyon konularında görev yapmaı amaçlanıyor.

ABD'nin bu önerisi, 20'nci yüzyılın ürünü olan uluslararası askeri barış gücünün ardından sıranın sivil müdahale gücüne geldiğini gösteriyor.

Sorunlu bölgelere AGİT daimi komitesi kararına bağlı olarak, hükümetler üstü yetkilere sahip ‘müfettişler’ gidecek.

Asmus, bunun müdahalecilik olarak algılanmaması gerektiğini söylüyor ve BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın şu sözlerini de hatırlatıyor:

‘‘21'inci yüzyılda uluslararası toplumun karşısındaki en büyük mücadelelerden birini de, devlet güvenliği ve ulusal egemenlik konularını, insan haklarının önüne geçiren ülkeleri, bu fikirlerinden caydırmak oluşturacak.’’

* * *

İŞTE Türkiye böyle bir zirveye ev sahipliği yapacak iki ay sonra.

İnsan haklarının, sivil toplumun, demokrasi ve hukukun uluslararası güvenliğin en önemli garantisi olarak algılanacağı yeni yüzyılın perdesi açılacak İstabul'da.

Konuklar hazırlanıyor. İstanbul'a ve bu zirveye damgamızı vurmak için biz ne yapıyoruz?

Son iki ayda 11 işkencede ölüm ya da kaybolmanın dışında?

Son bir yılda dünyada en fazla sayıda gazeteciyi tutuklayan ülke sıralamasında birinci olmaktan başka?

Düşünce suçlularını mümkün olduğunca dışlayabilecek bir af çıkartmaya uğraşmanın dışında biz ne yapıyoruz?

Gönül ister ki, iki ay içinde insan hakları ile ilgili yasalar, ama kimsenin eli titremeden, karşı çıkanlara da anlatılıp ikna ederek en geniş biçimde çıksın.

Kasım'daki İstanbul zirvesi Avrupa adaylığı için ilk vize olsun.

Bir İtalyan atasözü geliyor aklıma, ‘‘Umud ederek yaşayan, şarkı söyleyerek ölür’’.



Yazarın Tüm Yazıları