Ferai Tınç: HADEP’te kriz alarmı






Ferai TINÇ
Haberin Devamı

DAHA önceden verilmiş sözüm olduğu için, diğer gazeteci arkadaşlarımla birlikte hafta sonunda Silopi'ye gidemedim. Ama HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ile Ebubekir Deniz'in, ilçe Jandarma Komutanlığı'na gittikten sonra ortadan kayboluşlarını, başından beri izliyorum.

Türkiye, derin krizlerinden birini daha yaşarken, bulanık suda balık avlamak isteyenlere bir çift sözüm var.

Artık mümkün değil.

Soğuk savaş yöntemleriyle ortalığı karıştırıp, kamuoyunun aklını karıştırarak modası geçmiş provokasyonlar düzenlemek mümkün değil.

Sezer-Ecevit krizinden sonra yükselen tepki, halk denilen sessiz çoğunluğun her şeyin farkında olduğunu ortaya koydu.

Türkiye, IMF programı çöktükten sonra kana boyanan Endonezya olmayacak.

Ne de, yolsuzluk çarkının bir türlü durdurulamadığı Rusya.

HADEP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Metiner, Silopi'ye gitmeden önce, gazeteye ziyaretime geldiğinde çok önemli ve samimi olduğuna inandığım bir şey söyledi:

‘‘Biz kendi kitlemizin garantisiyiz. Bizi şiddetin içine kimse çekemez. Boşuna heveslenmesinler.’’

Metiner, Avrupa Birliği'ne karşı odakların Türkiye'yi karmaşaya sürüklemek istediklerini söylüyor.

* * *

TANIŞ ve arkadaşının akibetinden yavaş yavaş ümit kesiliyor. Olaydaki sır perdesi bir türlü aralanamıyor. Adana'da faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinden oluşan bir grubun bölgede yaptıkları incelemelerden sonra yayınladıkları raporda, Gaffar Okkan suikastından bir gün sonra meydana gelen kaybolma olayıyla ilgili, ciddiye alınması gereken bir iddia ortaya atılıyor.

‘‘Habur ve Şırnak eksenli meşru ve gayri meşru sınır ticareti.’’

Raporda şu satırlar yer alıyor:

‘‘Her iki yetkiliye de (Silopi Kaymakamı ve Şırnak Valisi), olayın arka planında özellikle Habur sınır kapısı ekseninde gerçekleşen meşru ve gayri meşru ticari ilişkilerin ve buna bağlı olarak gelişen olayların olabilme ihtimalini, bu konunun da bir yönüyle değerlendirmeye tabi tutulabileceğini ilettik...

Silopi'de yaşayan vatandaşlarla yaptığımız görüşmelerde ise özellikle kaçak ve bir şekilde ‘yasallaştırılmış' akaryakıt ticaretinden ve yine sınırda gerçekleşen yasadışı ticaretten kaynaklı ekonomik rantın olağanüstü boyutlarda olduğu (sadece akaryakıt için telaffuz edilen miktar 2 milyar dolar) konusunda neredeyse herkesin hemfikir olduğunu gözlemledik.’’

Şırnak, Cizre ve Silopi, bölgedeki yasadışılığın en yoğun olduğu alan.

Geçmişe baktığımızda, burası terörün en fazla öne çıktığı yer. Ayaklanma provaları, kanlı Nevruz kutlamalarını anımsayalım. En yoğun korucu kalkanı burada, devlet içindeki çetelerin ilk faaliyet alanları da.

Bu öyle bir düzen ki, terör ortamında nefes alabilen, baskı ve şiddet ile ayakta durabilen bir düzen.

İşte, ortadan kaybolmalarının nedeni ne olursa olsun sonuç değişmez. Türkiye Cumhuriyeti bu konuyu mutlaka aydınlatmak zorundadır.

Demokrasi ve şeffaflık adına, Türkiye’nin geleceği adına bu olay aydınlatılmalıdır.

* * *

DİYARBAKIR, her fırsatta Gaffar Okkan'ı anımsıyor. HADEP Genel Başkan Yardımcısı'nın, ‘‘Bizi şiddetin içine çekemezler, boşuna heveslenmesinler, HADEP'in kitlesi üzerinde hesap yapmasınlar’’ sözleriyle birleşince bütün bunlar ne anlama geliyor biliyor musunuz?

Güneydoğu provokasyona direniyor.

Provokatörlerin maskelerini birlikte indirelim. Yolsuzlukların üzerine giderek indirelim, hukukla indirelim, doğru siyasetlerle indirelim.

Ama en önemlisi, Avrupa Birliği yolunda atacağımız cesur ve kararlı adımlarla indirelim terör ve karmaşadan medet umanların maskelerini.

Hep kriz çıkacak değil ya MGK'dan. Bugün de mesela, Kopenhag kriterlerini hayata geçirme kararlılığı konusunda bir açıklama çıksa. Ne kadar iyi olur.

Yazarın Tüm Yazıları