Ferai Tınç: Bir raporun satır araları

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

ABD'de geçen hafta Türkiye ile ilgili yayınlanan bir rapor, çok önemli bir noktanın altını çizdi.

Türkiye-Batı ilişkilerinin geleceği iç politika gelişmelerine bağlıydı.

Amerikan politikalarının oluşumunda önemli rol oynayan Rand kuruluşu adına 96 sayfalık rapor, üç tanınmış araştırmacının makalelerinden oluşuyor.

Ian O.Lesser, F. Stephen Larrabee ve Zalmay Khalilzad.

Rapora göre, Batılı araştırmacılar, Osmanlı İmparatorluğu'nu da Cumhuriyet Türkiyesi'ni de hep 'içerden dışarıya bakarak' tahlil etmişlerdi.

Araştırmacıların en önemli saptaması, güvenliğe bakış konusunda Türkiye ile Batı arasındaki farklılık.

'Türkiye'nin ulusal güvenliğinde iç siyasi konular ön plana çıkıyordu.'

Ve Türkiye, NATO ülkeleri arasında böyle bir öncelik sıralaması yapan tek ülkeydi.

Raporun, 'Türk iç politika sahnesindeki değişiklikler ve onların dış politikaya etkileri' bölümünde bu düşünce şu cümlelerle daha da açıklık kazanıyor:

'ABD ve Avrupa'nın da, bazıları güvenlik açısından önem taşıyan iç siyasi tehditleri bulunuyor, ancak iç güvenliğe odaklanmak artık bir Batı normu değildir ve bu durum Türkiye ile Batılı müttefikleri arasında kritik bir farklılığın bulunduğunu göstermektedir.'

* * *

TÜRKİYE'nin iç güvenlik sorunlarının öncelik kazanması, ABD ve Avrupalı müttefiklerin de Türk iç politikasına odaklanmalarına neden oluyor.

Rapora göre bunun nedeni, 'Türk iç politikasının ABD ve Avrupa Birliği ile ikili ilişkileri olduğu kadar dış politikayı da genelde etkilemesi.'

Bu raporun yayınlanması, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin devir teslim törenlerine denk geldi. Törenlerde yapılan konuşmaların tümü de iç güvenlik konusuna odaklanmıştı.

Dış güvenlik konularında konuşan olduğuna pek rastlamadım. Oysa, içinde bulunduğumuz yüzyılda çok çeşitli dış güvenlik konuları var Türkiye'nin ciddiyetle ele alması gereken.

Dünyanın en riskli coğrafyasında, nükleer ve konvansiyonel silahların sorumsuz ellere geçme olanağı kuvvetli bir bölgesinde yer alan Türkiye, ABD ve Avrupa güvenlik tartışmalarının ortasında yer alıyor.

Hazar havzası petrollerinin Batı pazarlarına ulaşması bu tartışmanın en önemli maddesi.

Rapor, ABD, Avrupa Birliği ve Türkiye'nin ortak çıkarları bulunduğunu vurguluyor. Enerji güvenliği bunların başında geliyor. Hazar havzası petrolünü Batı pazarlarına Türkiye üzerinden taşıyacak Bakü-Ceyhan projesi de bu çerçevede ele alınıyor.

ABD, Avrupa Birliği ve Türkiye'nin Bakü-Ceyhan petrol boru hattının gerçekleşmesi ve güvenliği için işbirliği yapmasının şart olduğu vurgulanıyor.

Raporda, enerji güvenliğinin Türkiye açısından doğuracağı sonuçlara da değiniliyor:

'Türkler bu konuları konuşuyorlar. Ama sorumluluklarını üstlenmeye hazırlar mı, topraklarında müttefik asker*ı varlığını görmek gibi?'

* * *

BAKÜ-Ceyhan'ın güvenlik cephesini hiç tartışmadı Türkiye. Hazar havzası petrollerini Batı pazarına çıkartacak boru hattının güvenliği nasıl sağlanacak? Sorumluluğu kimler, nasıl paylaşacak? Güneydoğu Anadolu'da 'müttefik askeri varlığı' ne demek?

Neden bu ilgisizlik? Ulusal güvenlik denince aklımıza yalnız ülke içi sorunlar geldiği için mi yoksa?

Yazarın Tüm Yazıları