Ferai Tınç: Avrupa’nın Kıbrıs koşulu yeni değil

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

BRÜKSEL

KATILIM Ortaklığı belgesi geciktikçe, haber yetiştirme telaşındaki gazetecilerin sabırsızlığı artıyor, cep telefonları susmak bilmiyordu.

Gecikmenin nedeni Komisyon'un Yunanlı üyesi Bayan Diamandopulo ile AB'nin genişlemeden sorumlu Komiseri Günther Verheugen arasındaki tartışmaydı. Sonunda Yunanistan dediğini yaptırdı ve Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alan kısa vadeli hedefler arasına Kıbrıs konusunu da ekletti.

Son ana kadar yapılan pazarlıklarda Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan ile ilişkiler konusunun, dayatma niteliği taşıyacak bir biçimde karşısına çıkartılmaması konusunda ısrar ediyordu. Katılım Ortaklığı'ndaki son an değişiklikleri bu açıdan olumsuz etki yaptı.

Ancak, soğukkanlı değerlendirmede yarar var.

Helsinki Zirvesi'nden sonra resmen Avrupa Birliği'ne aday ülkeler arasında yer alan Türkiye'nin önünde açılan yolun haritası, genel hatları ile zaten Helsinki Belgesi'nde yer alıyor.

Helsinki'de ise Kıbrıs sorununda BM Genel Sekreteri'nin çabalarının desteklendiği, BM sürecinin sürmesi gerektiği belirtiliyor ve 2002 yılı sonunda birliğe katılması planlanan ilk üyeler arasında Kıbrıs'ın da adı geçiyor. Ve Helsinki kararına göre, bu sırada sorunun taraflarının durumlarının ve çözüm sürecindeki tavırlarının da gözden geçirileceği belirtiliyor.

Yani Türkiye'nin 2002 yılına kadar Kıbrıs konusunda hareket etmesi zaten gerekiyor.

Katılım Ortaklığı'nın kısa vadeli hedefleri arasında giren Helsinki'nin (9a) maddesi ise, ‘Siyasi diyalog çerçevesinde BM Genel Sekreteri’nin, Kıbrıs sorunun kabul edilebilir çözümü için harcadığı çabaların desteklenmesi' hedefini Türkiye'nin önüne koyuyor.

Helsinki'yi zaten kabul etmiş olan Türkiye açısından bu hedef neden sorun yaratsın? Türkiye BM Genel Sekreteri'nin çabalarını zaten desteklemiyor mu?

Ayrıca bu hedef, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin, Kıbrıs'ın üyeliği ilişkilendirilmesi olanağını doğuruyor.

Böylece 2002 sonunda Kıbrıs'ın tam üyeliği gündeme gelirken, Türkiye'nin de tam üyelik görüşmelerinin başlaması pazarlığının yolu açılıyor.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların 2004 yılı sonuna kadar Uluslararası Adalet Divanı'na götürülmesi de Helsinki belgesinde var.

Katılım Ortaklığı Belgesi'nde de yineleniyor. Yani sınır sorunları ya çözülecek, ya 2004 yılı sonuna kadar Uluslar arası Adalet Divanı'na götürülecek. Bu olmadığı takdirde Avrupa Birliği konuyu ele alacak ve Adalet Divanı'na götürülmesini sağlayacak.

Kıbrıs ve Türk-Yunan ilişkileri ne yazık ki, uzun bir süreden beri iki ülke arasındaki ilişkiler olmanın dışına çıktı. Dün bir ilk değil.

Ancak, Türkiye kendine güvenmeli. Sorunlarını adil biçimde çözme isteğini sergilemeli. Kimse zorla haksız bir çözümü Türkiye'ye dayatamaz. Ama her şeyin başı hazırlanmak. Bugün Katılım Ortaklığı reddedilse bile, Helsinki kararları var. Eğer Avrupa yolumuza devam etmek istiyorsak, haklarımızı savunarak zorlukları göğüsleyebilme cesaretine sahip olmak gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları