Ferai Tınç: Avrupa konusunda kandırmacaya paydos

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

İKİSİ de doğru değil.

Katılım Ortaklığı Belgesi'nden sonra iki görüş öne çıktı. Kimilerine göre, Katılım Ortaklığı Belgesi, Helsinki'nin gerisine düştü.

Kimileri ise Ulusal Programda, Kıbrıs koşulunun atlatılacağını savunuyor.

Lütfen, samimi olalım. Kendimizi de halkı da kandırmayalım.

Birinci iddianın sahiplerine yanıtı, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Avrupa Birliği Hukuku Profesörü Füsun Arsava'ya bırakıyorum.

Arsava, ‘Katılım Ortaklığı Belgesi’nde Helsinki'ye göre farklı olan hiçbir şey yoktur' diyor.

Çünkü:

‘Helsinki kararının 4’üncü maddesinde Yunanistan ile ilişkilerin, Lahey Adalet Divanı'na gidilmesi de dahil olmak üzere çözümü konusu vardır. 9'uncu madde ise Kıbrıs'ta çözümden söz eder. Türkiye'nin aday olduğunu söyleyen 12'inci paragrafta her ikisine de referans vardı. Üstelik her iki konu da, Türkiye'nin tam üyelik için yerine getirmesi gereken siyasi kriterler içinde yer alır. Bu paragrafta, kısa ve orta vadeli önceliklerin belirleneceği söyleniyordu. İşte Katılım Ortaklığı Belgesi'nde belirlediler. Somutlaştırdılar.'

Aslında, Profesör Arsava'ya göre Türkiye için Lüksemburg'dan bu yana hiçbir şey değişmedi.

Arsava, ‘Avrupa belgeleri iyi incelenecek olursa Lüksemburg’dan bu yana değişen fazla bir şey yok' diyor ‘Lüksemburg’da sadece bir şey değişti. Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasında 1963'te imzalanan Ankara Anlaşması'nda tam üyelik ekonomik kriterlere bağlı idi. Lüksemburg'da bunun yanına siyasi kriterler de eklendi. Bu böyle olmak zorundaydı çünkü Maastricht ve Kopenhag anlaşmalarıyla Avrupa da değişime uğradı.'

Profesör Arsava'ya katılıyorum.

* * *

ULUSAL rapor ise, ülkelerin kendi kafalarına göre hazırlanmıyor. Katılım Ortaklığı Belgesinde açıklanan adımların nasıl atılacağına dair bir taahhüt niteliği taşıyor.

Ayrıca artık kendimizi kandırmayalım. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği, Yunanistan ve Kıbrıs ile ilintili.

AB Kıbrıs ile ilgili Türkiye'nin çözüm yolunda çaba harcayıp harcamadığını her raporunda zaten inceleyecek.

Türkiye'nin tam üyeliğinin Yunanistan ve Kıbrıs ile ilişkilendirilmesi Lüksemburg'da oldu. Ankara bunun böyle olmaması için çok uğraştı ama sonuç alamadı. Bu bağ Helsinki’de yinelendi.

* * *

ŞİMDİ vardı yoktu tartışmalarını bir kenara bırakıp, yapılması gerekenleri düşünmekte yarar var.

Ne yapmalı? Önümüzde iki seçenek var. Yapmak ve yapmamak.

Eğer Avrupa ile süreçte saygınlığımızı yitirmeden, ciddi pazarlıklarla devam edilecek ve bir şey yapılacaksa, Kıbrıs sorununun çözüm platformu olan BM'de yoğunlaşmaktan başka seçenek yok. Haklılık zeminini sağlamlaştırmak ve bu zemindeki her gelişmeyi, KKTC ve Türkiye'nin attığı adımları en geniş biçimde duyurmak yapılacakların başında geliyor.

Ayrıca, Kıbrıslı Rumların olduğu her yerde, Kıbrıslı Türklerin olmasını da sağlamak. Her platformu bir kürsü haline getirmek de bir seçenek olabilir.

* * *

BİR zamanlar Türkiye'yi dışarıda bırakmama formülü olarak Fransa'nın önerisiyle kurulan Avrupa Konferansı yeniden canlandırılıyor. 23 Kasım'da Sochaux'da yapılacak olan bu konferansa Türkiye'nin de ilk kez katılacağı söyleniyor.

Bu Konferans'ın amacı üye ülkelerle adaylar arasında bir danışma platformu oluşturmak. İşte, Kıbrıslı Türklerin varlığının hatırlatılacağı ve seslerinin duyurulacağı bir platform. Şimdi, yapılacak olan onların da buraya katılmalarını sağlamak, kendilerini ifade edebilecekleri ayrı bir statüyle tabii.

Gerçekleri göğüslemek, örtmekten daha zor ama daha güzel sonuçlar verir.

Yazarın Tüm Yazıları