Ferai Tınç: Akladılar kapkara oldu

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

ECEVİT'in başbakanlığındaki koalisyon hükümeti göreve geldiğinde, o zaman fazla üzerinde durmadığımız bir olayı saptamıştı kameralar.

Televizyon haber bültenlerinin temposu arasında geçip gitti o sahne gözümüzün önünden.

İlk bakışta dikkat çekmeyen ama önemli bir sıkıntının habercisi olan bir kareydi o.

DYP-ANAP-DSP hükümetinin bakanları yerlerini yenilerine bırakıyorlardı.

Aklanıncaya kadar hükümet dışında kalacağını söyleyen Mesut Yılmaz, kendinden vaz geçip Enerji Bakanlığı'dan vaz geçemediği için ANAP Çanakkale Milletvekili Cumhur Ersümer Bakanlığı, DSP'li Ziya Aktaş'tan devralıyordu.

Dikkatlerden kaçan sahne işte bu devir teslim töreni sırasında kameralara takılmıştı.

1999 Mayıs ayıydı, güzel bir bahar günüydü ve Ersümer, Aktaş'ı kapıdan uğurluyordu. Aktaş, selefinin makam arabası teklifini kabul etmedi ve kendi otomobiline yöneldi.

Gözleri yaşlıydı. Ağlıyordu. İşte bu an kameralara takılmıştı.

* * *

Nisan'da, yolsuzluk soruşturmasını başlatan Bakan'ın, bir ay sonra bakanlıktan ayrılırken kendisiyle hesaplaşmasıydı bu gözyaşlarının ifadesi.

Yolsuzluk ve usülsüzlüklere batmış bir kurumda gerçek bir temizlik yapamamanın üzüntüsüydü.

Madem o kadar her şeyin farkındaydı neden gerekeni yapamadı?

Akla ilk gelen soru bu.

Yapamazdı, çünkü DSP-ANAP-DYP hükümetleri bir anlaşma temelinde kurulmuştu.

DYP-ANAP liderleriyle ilgili şaibeleri aklayacaklar, DSP de bu olayın üstüne gitmeyecekti. DSP liderliği, kadrolarına DYP ve ANAP'ın üzerine gidilmeyeceği talimatı vermişti.

* * *

TÜRKİYE son on yılda herkesin birbirini aklayıp pakladığı bir büyük çamaşır kazanı sanki.

Sonucu ise bugünkü durum. Nereyi tutsan elinde kalan bir ülke. IMF reçeteleriyle nefes almaya çalışan ekonomi.

Ve gürültüsü büyük, çamuru bol operasyonlar ülkesi.

Sonuç? Sıfır. Ya da birkaç bürokrat ve iş adamından yaratılan günah keçileri.

Susurluk'tan bu yana tekrarlıyorum, sonuna kadar gidilmeli.

Ama burada bir şeyin altını çizmek istiyorum. İnsan onurunu kırmadan.

* * *

DÜN televizyondan gözaltına alınan bürokratların, sivil polisler tarafından kollarına girilerek DGM'ye getirildiklerini gördüm.

Cezaevleri operasyonları sırasında yaşananlar, nasıl isyan duygusu uyandırdıysa bende, soruşturma için gözaltına alınan bürokratların kollarına girilerek mahkemelere götürülmeleri karşısında da aynı duyguya kapıldım.

Keyfiyet düzeninin yerine ilkelerin hakim olduğu bir sistemi getirmeye çalışırken, insan haklarına saygıdan taviz verilmemeli.

Onlar akladıkça, hayat hepimiz için karardı. Şimdi kurtarma operasyonları düzgün olsun bari.

Akladıkça kararan, kurtardıkça batan ülkenin ciğerlerine oksijen doldurmak için gerekli bu.

Yazarın Tüm Yazıları