Ferai Tınç: Ağca'nın İpekçi itirafı

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

DEVLET Bahçeli'nin tam ‘‘temiz siyaset’’ bayrağını yükselttiği bir dönemde, Mehmet Ali Ağca'nın Türkiye'ye iadesi, MHP'nin arkasına koskoca bir ayna yerleştiriverdi.

Yeni bir imajla, merkez sağın geniş kitle partisi olmaya soyunan MHP'yi şeffaflaştıran bir ayna bu.

Ağca'nın Türkiye'ye iadesiyle, geçmişin özeleştirisi temiz siyasetin önkoşulu haline geliveriyor.

* * *

BAŞBAKAN Bülent Ecevit açısından da durum değişiyor. Ağca'nın iadesinden sonra, Başbakan'ın hiç birşey olmamış gibi davranması mümkün değil.

Bakın, Ağca, 1996 yılında yazdığı ‘‘Benim Gerçeğim’’ adlı kitabında, Abdi İpekçi cinayeti konusunda ne diyor:

‘‘Yıl 1979. Hükümetteki komünizm yanlıları, komünist grupları koruyor ve sağcı gençlere karşı acımasız bir devlet terorizmi uyguluyorlardı. İşkencelere, infazlara ve haksızlıklara karşı, aşırı sağcı küçük ve otonom bir grup, komunizm yanlısı başbakanı cezalandırmaya karar verirler. O dönemde, komünistlerden yana tavır alan Milliyet Gazetesi'nin genel yayın yönetmenine karşı bir silahlı saldırı konusunda anlaşırlar. Çünkü o gazetenin genel yayın yönetmeni, Başbakan'ın ham arkadaşı hem de siyasi danışmanıdır.

Bir akşam, bir grup ekstremist, gazeteciye saldırırlar. Amaçları, hükümete uyarı olsun diye onu sadece yaralamaktır ama saldırı cinayetle sonuçlanır. Bu dramatik olayda, sınırlı da olsa benim de rolüm oldu. İnkar edemem...’’

Zaten biliniyordu ama Ağca'nın gelişiyle yeniden hatırlanıyor. Ağca, İpekçi'yi Ecevit'i cezalandırmak için öldürdüklerini söylüyor.

‘‘Otonom, küçük ekstremist grup’’ta kimler bulunuyor anımsayalım: Oral Çelik, Mehmet Şener, Abdullah Çatlı, Musa Serdar Çelebi...

MHP tarihinin gururları!

Başbakan Ecevit, Yardımcısı Bahçeli ile bir araya geldiğinde, Ağca'nın bu itirafını hiç mi aklına getirmeyecek?

Mümkün değil. Daha doğrusu mümkün olamamalı. Ecevit, İpekçi dosyasının yeniden açılmasını istemeli. MHP de karanlık noktalara ışık tutarak temiz siyasete hizmet etmeli.

* * *

VATİKAN ve Ağca, 1983'den beri adım adım, suikast girişimini dini bir çerçeveye oturttular. Bu, her ikisi için de kurtuluş demekti.

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında siyasi zirvelerde ve Vatikan'ın tepelerinde yolsuzlukların artacağını ileri süren ve kıyameti haber verdiği söylenen Fatima'nın üçüncü sırrının aslında, ‘‘Papa'ya karşı suikast girişimini haber verdiği’’ iddiası, Ağca'yı da Vatikan'ı da ‘‘akçeli işler, istihbarat servisleri ve karanlık güç odaklarıyla işbirliği suçlamalarından’’ kurtardı.

İtalya memnun olabilir. Soğuk savaş dönemi artıkları, gladiocular ve onları kullananlar memnun olabilir ve artık bu dosyanın kapatılmasını isteyebilirler.

Ama bizim için dosya yeni açılıyor.

Bu karanlık oyun, İtalya'da olduğu gibi, Türkiye'de 80'lerle kapanmadı. Bu oyunun aktörlerinin karanlık ittifaklarına, çete, mafya, devlet üçgenindeki lanetli oyunlarına, Türkiye 90'lı yıllarını da hediye etti.

Yazarın Tüm Yazıları