Ferai Tınç: ABD, Türkiye'ye giren kaçak Irak petrolünden rahatsız






Ferai TINÇ
Haberin Devamı

ABD'nin, Bağdat yakınlarındaki hedeflere karşı giriştiği saldırı Türkiye açısından önemli bir mesaj taşıyor. Bush Yönetimi, Clinton Yönetimi'nin yaptığı gibi yapmayacak, Türkiye'nin Saddam ile yakınlaşma politikalarına sessiz kalmayacak.

Önümüzdeki günlerden itibaren bu konu Türk-Amerikan ilişkilerinin gündemine oturacak. Washington'un en fazla üzerinde durduğu nokta, Irak'tan Güneydoğu'ya kaçak olarak girmekte olan Irak petrolü.

Önümüzdeki hafta Ortadoğu'ya gidecek olan yeni Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Suriye ve Ürdün ile de ele alacağı konular arasında en önemlisini Saddam'ın petrolden kazanmaya başladığı paralar oluşturacak.

Washington, son üç ay içinde Saddam'ın ambargo dışında sattığı petrolden büyük gelir sağlamaya başladığını belirlemiş durumda.

Bu nedenle, Bağdat'a saldırıdan sonra Washington şimdi diplomasiye ağırlık vermeye hazırlanıyor. Amaç Saddam'ın tecrit durumunun sürmesi, ambargo ve yaptırımların tavizsiz uygulanması.

Nitekim, on gün önce Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan basın toplantısında Türkiye'nin Irak'taki temsilciliğini Büyükelçilik seviyesine çıkarmasıyla ilgili bir soruya, Bakanlık Sözcüsü şu yanıtı veriyordu: 'Bir şey diyemeyiz. Ama umuyoruz, Türkiye bunu Saddam'a BM kararlarına uymak zorunda olduğunu hatırlatmak için kullanır.'

* * *

IRAK'a saldırı sürpriz değil. Bush Yönetimi, Irak'ı dış politika gündeminin başına oturtacağını daha ilk günden beri söylüyordu.

Son bir hafta içinde Amerikan basınında yer alan haberlerde, Saddam'ın SA-6 radarlarını daha etkili biçimde kullanma yöntemleri geliştirdiği ileri sürülüyor, Ukrayna ve Sırbistan'dan Irak'a füze bataryaları sokulduğu söyleniyordu.

Hatta yakın bir saldırının ipuçları bile vardı.

Jim Hoagland, Washington Post Gazetesi'nde 10 Şubat'ta yayınlanan makalesini şu sözlerle noktalıyordu: 'Saddam'a karşı sembolik askeri harekatın zamanı artık geçti. İngilizler haklılar. Biz bir dönemeçteyiz. Ya gerçekten hedefi vuracağız, ya da çekip gideceğiz.'

Yeni Dışişleri Bakanı Colin Powell, saldırıdan iki gün önce 14 Şubat'ta New York'ta BM'de yaptığı basın toplantısında, 'Başkan Bush liderliğinde Irak'a karşı politikalarımızı yeniden gözden geçiriyoruz. Saddam kitle imha silahlarına sahip ve geliştirmeye devam ediyor. Haberimiz var. Bölge barışı için bunlardan hemen vazgeçmeli, BM kararlarına derhal uymalıdır' diyordu.

* * *

IRAK'a saldırı, Clinton döneminde yaşadığımız, hatta bazılarına 'Monica harekatı' adı verilen 'kısasa kısas' saldırılardan değil.

Oğul Bush, baba Bush'un bıraktığı yerden işi bitirmek niyetinde görünüyor. Koalisyon çatırdamakta olması, Irak'a ambargonun kaldırılması için baskının artması bu kararın altında yatan etken.

İngilizlerin dediği gibi ya bu iş bitecek, ya da onlar çekip gidecek. Washington ikinci seçeneği kabul etmiyor.

Ortadoğu'da gerilimin arttığı, Filistinliler ile İsrail'i bir süre başbaşa bırakıp şiddetten yorgun düşürme taktiğinin hayata geçirildiği bir dönemde Saddam'ın kontrol altında tutulması gerekiyor.

Washington'un ilk hedefi Bağdat yakınlarındaki iletişim merkezleriydi. İkincisi, yaptırımların devamını sağlamak için diplomasi kulisleri olacak.

Irak'ın güneydoğu Anadolu'dan Türkiye'ye BM denetimi dışında soktuğu, Türkiye'nin de göz yumduğu kaçak petrol konusu harekatın ikinci kısmında yer alıyor.

Yazarın Tüm Yazıları