Fatih Altaylı: Dayan Derviş






Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

KEMAL Derviş'in aslında başbakanlık yaptığını yazmam okurların hem hoşuna gitmiş, hem de onları biraz korkutmuş.

Gelen tepkilerden anladığım kadarıyla, vatandaşlar, benim bu yazımın Derviş'ten zaten hazzetmeyen mevcut siyasi kadroların Derviş'e iyice gıcık olmalarına ve kendisini harcamak için harekete geçmelerine neden olacağını düşünüyorlar.

Hiç merak etmesinler. Benim bu yazı olmadan da, mevcut siyasi kadrolar Derviş'in kuyusunu kazmaya çalışıyorlar.

MHP'li Mehmet Gül'ün Kanal 7'de Derviş'i ‘‘Anası gayrimüslim. Kendisi mason. Şerefsizin teki’’ şeklinde tanımlaması koalisyon ortaklarından birinin bakış açısını ortaya koyuyor.

DSP içinde de Derviş'in çok sevilmediği net.

Bakanlık bekleyenlerin önünde engel. Ecevit'in gözünde makbul adam oldukça DSP'lilerin Derviş'i benimsemeleri beklenemez.

ANAP ise pusuda. Güneş Taner'in ekonomik programa olan güvensizliğini ilan etmesi bir işaret.

Anlayacağınız Derviş'in işi zor.

Ama halkın büyük sevgisi, büyük desteği var.

Kokuşmuşluğun dışından gelen biri olarak umutlar ona bağlanıyor.

Derviş'in çeşitli meziyetlerinin yanında bir de inadı var ise, dayanır.

Çünkü mevcut siyasetçilerin inat etmekten ve dayanmaktan başka hiçbir özellikleri yok.

Düzgün insanların da en az onlar kadar dayanıklı olmaları gerekiyor.

Başbakan 1 ‘‘çalışacak’’

BİR haber televizyonunda 14.00 haberlerini izliyorum. Sayın Başbakan 1 (Bülent Ecevit), gücünü toplayıp Başbakanlığa gelmiş.

Kapıda muhabirler mikrofon uzatıyor ve soruyorlar:

‘‘Telekom'un satışı konusunda ortaklar arasında bir anlaşmazlık mı var?’’

Başbakan 1 yanıt veriyor:

‘‘Bilemiyorum. Ben de bu konuda bilgi edinmeye çalışacağım.’’

Bu benim hayatımda bir Başbakan'dan duyduğum en aciz ifadedir.

Başbakan hükümet içindeki bir sorunla ilgili olarak hiçbir fikre sahip değil ve o da bilgi edinmeye ‘‘çalışacak’’.

Ama bunu başarıp başaramayacağından çok da emin değil.

‘‘Çalışacak’’... İşi rast giderse bilgi ‘‘edinecek’’, hükümet üyeleri uygun görmezse ‘‘edinemeyecek’’.

Sayın Başbakan 1 eğer bu ülke halkını rahatlatmak, en azından ürkütmek istemiyorsa lütfen konuşmasın. Çünkü ağzından çıkan her sözcük, vatandaşları dehşete düşürüyor.

Bu nedenle Sayın Başbakan 1'in susması, fazla ortalarda dolaşmaması ve aczini ifade etmemesi gerekiyor.

Yapılması gereken bir açıklama var ise eğer, Başbakan 2 bunu yapar.

Üstelik de çok daha inandırıcı olur.

Kredi kartı geçmiyor

SÜLEYMAN Demirel'in ‘‘Bana kesmeyin’’ dediği fatura bugün Hürriyet'in manşetinde.

Fatura ona kesilemez zaten. Çünkü faturayı o bize kestirdi.

Miktar hemen hemen 200 milyar.

Bu tespit edilebileni.

Ben buna iyimser tahminle 250 diyorum. Garsona verilecek bahşiş faturaya dahil değil.

Faturada şirket adı olarak ‘‘Baba Restoran Turizm İşletmeleri’’ görünüyor.

Bu aslında bir aile şirketi.

Kapıda teşrifatçı Tansu, metrdotel Cavit, aşçı A. Şener, komi Kamuran.

İşin güzeli bu restoranda çalışanlar da, yiyenler de aynı kişiler. Allah'tan Meclis restoranın kontratını uzatmadı da, faturayı 200 milyar dolarla ele geçirdik.

Fakat bir sorun var, kredi kartı geçmiyor.

Çünkü önceki hesaplardan, ciddi bir takıntı var. İcralık olmuşuz.

Sanal tasarruf dönemi

TASARRUF dönemi başladı. Ama Türkçe'de tasarrufun anlamı biraz farklıdır.

Zaruri harcamaları kısıp, fuzuli giderleri her şeye rağmen sürdürmeye 21. yüzyılın çağdaş Türkçesinde ‘‘tasarruf’’ adı verilir.

Türkiye'de tasarruf şöyle yapılır:

İşten işçi çıkartılır ama üst kademe seyahatlerde first class uçmaya devam eder...

Yatırımlar durdurulur ama geleneksel olarak verilen ve her biri 100 bin dolara mal olan kokteyl prolonjeler yılda iki kez yapılır.

Çalışanların maaşlarına sıfır zam yapılır ama yatın İngiliz kaptanının zaten dolar olan maaşı artırılır.

Devletin makam otomobilleri garaja çekilir ama boş oturan şoförlerine maaş ödenmeye devam edilir.

Tek-çift plaka uygulaması yapılır ama her otomobile bir tek, bir çift plaka almak için ihaleye çıkılır.

Bakan Bey makama özel otomobiliyle gelir ama bakan beyin boşta kalan otomobiliyle Bayan Bakan'ın arkadaşları da konkene götürülür.

Reklam harcamaları kısılır ama patronun oğlunun gece harcamaları kısılamaz. Çünkü tasarruf genetik kodlarımızda yer almaz.

Talan geleneğinden üretim geleneğine geçmeye çalışan, Uganda parasıyla kazanıp, dolarla harcayan bir toplumun tasarrufu bu kadar olur.

Bunun aslında tasarruf olmadığı da çok kısa sürede anlaşılacağından, bu ‘‘sanal tasarruf’’ modasından hızla vazgeçilir.

Tasarruf edenin değil, vurgun yapanın zengin ve dolayısıyla makbul olduğu bir düzende tasarruf yapmak ancak gelip geçici bir hevestir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Her geçen gün adam olma umutlarımızı geometrik olarak azaltmadığı zaman..

Yazarın Tüm Yazıları