Faizde düşüş, munzam karşılıkta yeniden artış

Piyasalarda yanıtı en çok merak edilen soru; eylül ayındaki toplantısında Merkez Bankası’nın ne yapacağı, hangi kararları alacağı…

Haberin Devamı

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, hafta sonunda yaptığı basın toplantısında, kendi adımlarını atmak için, kamuoyunda sıkça dile getirildiği gibi, ABD Merkez Bankası FED’in ya da Avrupa’nın alacağı kararları beklemediklerini, kendi yollarında devam edeceklerini söylemiş. Bu bana pek inandırıcı gelmedi; çünkü 20 Eylül’deki Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından önce 12-13 Eylül’de FED’in alacağı kararlar önemli.

Peki Merkez Bankası önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleyecek?

Piyasalarda bu konuda çeşitli tahminler dolaşıyor ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın söyledikleri bu açıdan dikkatle izleniyor. Başçı’nın hafta sonunda yaptığı açıklamaların da piyasalarda farklı yorumlandığını gördük, daha doğrusu herkes kendi tahminini doğrulayacak biçimde okumayı tercih etti. Piyasadaki kafa karışıklığının sürmesi nedeniyle, Başçı’nın önümüzdeki günlerde, bahaneler yaratıp, piyasalara daha net mesajlar verecek platformları oluşturması da bekleniyor.

En yaygın tahminlerden biri; Merkez Bankası’nın 20 Eylül’de yapacağı PPK toplantısında faizde yaratılan bantın üst sınırını aşağı çekmesi. Bu aşağı çekişin ciddi oranlara ulaşmasını yani 11.5’dan 7.5-8’lere kadar inmesini bekleyenler de var.

Ancak herkes biliyor ki; Merkez Bankası aynı zamanda, aksini söylese de, kurlardaki artışlardan da korkuyor. Bu nedenle yapılacak faiz indiriminin yanında mevduat munzam karşılıklarının da artırılması bekleniyor. Yani piyasada faiz indirim kararıyla oluşacak dövize eğilimi, TL’yi kısarak azaltmaya çalışacak. Böylece kurlardaki aşırı artışları önleyebilecek.

Mevduat munzam karşılıklarını artırmanın bir başka amacı daha olabilir. Başkan Başçı, kısa vadeli dış borçlarla kıyaslayarak döviz rezervlerinin biraz daha artması gerektiğini söylemiş. TL mevduatının munzam karşılıklarının büyük bölümü dövize ve altına çevrilerek, hem brüt rezervler artırılmış hem de kurlardaki oynaklığın önlenmesine katkı sağlanmıştı, Şimdi munzam karşılık oranı artırıldığı zaman, oransal olarak değişiklik olmasa da, bu karşılıkların döviz ve altın bölümü de artacak. Dolayısıyla döviz rezervlerini munzam karşılık yoluyla biraz daha artırma imkanı da kazanılmış olacak. Çünkü bankalar döviz tutmanın maliyeti daha düşük olduğu için bu yolu tercih ediyorlar...

Merkez Bankası’nın bu senaryosunda, küresel parasal genişleme kararlarının alınacağı yani Türkiye’ye döviz girişinin süreceği varsayımı geçerli. Tersi olur mu derseniz; piyasa beklendiği kadar olmasa da küresel likiditenin bol seyredeceğini, en azından bu umudun Hükümetlerce sürdürüleceğini çünkü artık buna mecbur kalındığını düşünüyor.

Haberin Devamı

FAİZ POLİTİKASINDA 2010’A DÖNÜŞ SİNYALLERİ

Haberin Devamı

Peki, Merkez Bankası 2010 yılında bulduğu “faiz bantı” uygulaması çerçevesinde, 20 Eylül’de üst bantı düşürürse, politika faizini düşürmüş mü olacak?

Aslında faiz indirim kararı olmayacağını herkes biliyor. Çünkü zaten son dönem üst bant filan kalmadı, piyasadaki geçerli faiz yüzde 6.5’e inmiş durumda. Yüzde 11.5’u fazla indirse, işte o zaman haklı olarak, Merkez Bankası’nın faiz bantı uygulamasından çark edip, 2010 yılındaki normal faiz politikasına döndüğü söylenmeye başlayacak. 2010 yılında ne olmuştu derseniz; faiz oranlarının artması gerekiyordu ama hükümet daha doğrusu Başbakan Erdoğan buna razı olmamıştı o nedenle bant işini çıkarıp, fiili olarak faizleri yukarı çekmişlerdi...

Şimdi de, üst bant aşağı çekilip bantın daraltılmasıyla da, adını koymadan yavaş yavaş faizde normalleşme dönemi başlamış yani 2010’a geri dönmüş olunacak.
Hükümet bunu “faizleri indiriyoruz” diye satar mı bilinmez ama piyasalar, bilenler ne olduğunu zaten biliyor.Bu arada olan Merkez Bankası bağımsızlığına oldu, tabi ki...

Bağımlı Merkez Bankası’na önümüzdeki zor günlerde nasıl güvenilecek, onu da göreceğiz...

 

Yazarın Tüm Yazıları