12 Eylül askeri darbesinin lideri Kenan Evren de Time dergisine kapak olmuş!
Karakoç’un, Başbakan Erdoğan’ın Time’a kapak olmasıyla ilgili “Dokuzuncu Türk” başlıklı habere itirazını geçen hafta yazmıştım. Karakoç, haberin eksik olduğunu, Kenan Evren’in de Time’a kapak olduğunu savunuyordu. Ancak elinde dergi yoktu. O kapağın bulunduğu sayıyı Time’ın arşivinde bulamayınca derginin yıllarca Türkiye Temsilciliğini yapan M. Ali Kışlalı’ya sordum, o da hatırlamadı. Karakoç, sırf beni ikna edebilmek için Time’ın Londra bürosuna başvurdu ama yanıt alamadı. Böyle olunca ben de dijital ortamdaki kapağın gerçekliğine inanamamıştım.
O yazımın yayınlanmasının ardından Karakoç’a destek, yine okurlarımızdan geldi. Emekli bankacı Oktay Hanhan arayarak, Evren’li Time dergisinin kişisel arşivinde olduğunu söyledi. Yine sözle yetinmedik. İstanbul’dan muhabir arkadaşımız Selçuk Yaşar, adresine gitti ve Hanhan’ı, dergiyle birlikte fotoğrafladı. Hanhan’ın elinde tuttuğu dergi, Time’ın, 29 Eylül 1980 tarihli Avrupa, Asya ve Güney Pasifik baskısıydı; kapağında da Kenan Evren’in fotoğrafı bulunuyordu. “Türkiye’yi bir arada tutuyor” başlıklı sekiz sayfalık kapak yazısında, Türkiye’nin darbeye gidiş süreci ve Kenan Evren anlatılmıştı.
Ayrıca okurlar Arif Kavaklı ve Ufuk Özatalay, M. Ali Birand’ın 1984’te çıkan “12 Eylül saat 04.00” kitabında bu derginin kapağının bulunduğunu bildirdiler. Kitaba da baktım, gerçekten 290. sayfada vardı Evren’li kapak. Bu durumda okurumuz Karakoç’a bir özür borçluyum. Dijital ortama güvenmemekten ve fazla şüpheci yaklaşmaktan kaynaklandı bu sonuç.
Bir de düzeltme yapmak farz oldu. Sadece Hürriyet değil, Türkiye’de hemen bütün medya, “Erdoğan, Time’a kapak olan dokuzuncu Türk” diye yazmıştı. Oysa Mustafa Kemal
Atatürk, İsmet İnönü, Şükrü Saracoğlu, Adnan Menderes, Mehmet Ali Ağca, Naim Süleymanoğlu, Mine Karakaş, Mehmet Öz’ün bulunduğu listeye Kenan Evren’i de ekleyince dergiye kapak olan Türklerin sayısı artıyordu. Erdoğan, Time’a kapak olan dokuzuncu değil, onuncu Türk’tü! Hep birlikte yanılan Türkiye medyasına da duyurulur...
Hayalet evler
KÖRFEZ depremi sırasında hasar görmesine rağmen hâlâ yıkılmayı bekleyen 700 binayla ilgili
haber, 1 Kasım’da Hürriyet’in manşetindeydi. “Hayalet evler” başlığı altında, “Adapazarlılar, 1999 depreminde hasar gören binalara ‘Hayalet Apartmanlar’ adını taktı. Ancak ‘geliyorum diyen tehlikeye rağmen’ bu binalarda hayat sürüyor” deniyordu.
Tüneyli ailesi, haberde kendilerine ait apartmanın fotoğrafının kullanılmasından rahatsız olmuştu. Ergün, Meliha, Belgin ve Belma Tüneyli’nin gönderdiği metinde, “binanın 99 depreminde ve sonrasında hiçbir hasarı olmadığı” vurgulanıyor; özetle şu görüşlere yer veriliyordu: “Hayalet evler manşetinin altını süsleyen, yıkılması gereken binalara örnek olarak sunulan binamızın, kolonları çatlak diğer binalarla bir ilgisi yoktur. Ama binamızın fotoğrafı, kolonları çatlak diğer binaların fotoğraflarıyla bütünlük arzedecek şekilde sunulmuş; öğrencilerin de aynı binada bulunduğuna dair suni bir gerçeklik oluşturulmuştur.
Kavaklar Caddesi üzerindeki binamız, hemşerilerimiz tarafından bilinen bir binadır. Depremde hiçbir hasar görmeden çıkmasıyla örnek gösterilen ve ekonomik değerini koruyan mülkün değeri bu haberle vasıf kaybına uğramıştır. Ayrıca aile olarak hasarlı bir binada mağdur talebeleri kalmaya mecbur bırakan bir imaj oluşturulmuştur. Bu haberle yıllarca süren emek ve çalışmayla elde ettiğimiz ekonomik değer ve saygınlık zedelenmiştir.”
Ailenin avukatı Haluk Hagur da bina için 1999 depremi sonrasında iki rapor alındığını söyledi. O raporları görmek istedim; Hagur, raporları bana iletti.
Raporlardan ilkini, Afet İşleri Genel Müdürlüğü hazırlamıştı; binanın hasar oranı, “az hasarlı” anlamına gelen “2” rakamıyla belirtiliyordu. İkinci raporu ise binanın sahiplerinden Ergün Tüneyli’nin talebi üzerine Sakarya Üniversitesi’nden üç kişilik bilirkişi heyeti düzenlemişti. Bu raporda “Bina yaklaşık 3 cm. zemine batmıştır. Zemin kat ve 1.Kat duvarlarında çatlaklar vardır. Kolon ve kirişlerde çatlak yoktur. Binanın taşıyıcı sisteminin yapısal güvenliğini kaybetmediği görüş ve kanaatindeyiz” deniliyordu.
Anlaşılan, o binanın fotoğrafına ayırt edici bir not konulmaması olumsuz bir algı doğmasına neden olmuş. Elbette binayla ilgili “suni gerçeklik” yaratma çabasından söz etmek doğru değil ama o binanın acilen yıkılması gereken bir yapı olmadığı da ortada. Çünkü bina depremde “az” hasar görmüş.
Bir gazetecilik başarısı
TELEFON eden bir okur, Hürriyet’in “O kadın konsomatris” başlığına takılmıştı. Bu başlığın, Fevziye Cengiz adlı kadının İzmir’de bir karakolda dövülmesini mazur göstermeye çalıştığını düşünüyordu. Fakat başlığı dikkatli okumamıştı; “O kadın konsomatris” başlığının hemen üzerinde “Emniyet’ten garip dayak savunması” yazıyordu. Yani, polisin dayağını haklı göstermek değil, tam tersine gerekçenin saçmalığına dikkat çekme çabası vardı başlıkta. Zaten hiçbir gerekçe dayağa haklılık kazandıramaz. Ama bu vesileyle, “İzmir’de karakolda dövülen kadın” haberini yazan Vatan gazetesi muhabiri Kemal Göktaş’ı kutlamalıyım. Gerçek bir atlatma haberdi. Fakat günümüz gazeteciliğinin bir cilvesi olarak, 9 Aralık’ta haberin Vatan’da çıkmasının ardından hemen televizyonlar, internet siteleri, ardından gazeteler haberi alıntıladılar ve haber kısa sürede anonim bir ürünmüş gibi göründü. Üzücü olan, emek veren muhabirin imzasının arada kaynamasıydı. Bu başarının altını çizmekte yarar var.
Okurdan kısa kısa
Kadir Kaplan/Barış Şantürk: 10 Aralık’ta, Cumartesi ekinde yer alan “Bulutlarla komşu bir kent” başlıklı yazıyı sevinçle karşıladım. Ancak yazıdaki fotoğrafı görünce şaşırdım. Zira yazıda bahsi geçen il Artvin, kullanılan resim ise Trabzon-Uzungöl’e aitti. Bu hata size yakışmadı. Ayrıca Artvin’de iki Karagöl mevcut olup Borçka Gölü diye bahsedilen yer, Karagöl’dür.
Cihat Duman: 14 Aralık’ta “Karate Kid Hasip” başlığıyla kullandığınız ve BDP’li Hasip Kaplan’ı Meclis kürsüsünde tuğla kırarken gösteren fotomontajın kaynağı haberde yoktu. O fotomontaj, www.bobiler.org’dan alınmış. Orada Hasip Kaplan’ın başka fotomontajları da mevcut.
Belgin Bacinoğlu: Cumartesi ekinde Tarkan’ın yılbaşında Bakü’de, aynı gün Kelebek’te ise Antalya’da konser vereceği haberi vardı. 14 Aralık’ta Kelebek’te, Çiğdem Tunç’un fotoğrafına Ayşegül Aldinç yazılmıştı. Bir de reklamdan gazetede haber bulamaz olduk. Gazetenin her tarafı reklam dolu.
Kemal Kılıçal: Hafta sonu (11 Aralık) ekonomi sayfasında Leon Grünberg ile röportaj yayınlandı. Yazının iki yerinde Atatürk, “Atakürk” olarak çıkmış. Gözden kaçacak bir kelime olmasa gerek.
Necip Kömürlüoğlu: Her sabah okuduğum gazetemin spor sayfasındaki süper lig puan cetvelini hiç anlayamıyorum. Puan cetvelini rahat okunabilir punto ve renklerle düzenlemenizi rica ederim.
Gülden Deneri: 10 Aralık’ta yaptığımız mitingi gazetenizin sadece Ankara ekinde küçük bir haber olarak yayınlamanız esef verici. Gelir uzmanları arasında merkez-taşra ayrımını dile getirerek ek göstergelerimizin eşit olmasını talep etmiştik ama
magazin değerimiz olmadığından ufak bir haberle geçiştirildik. Nerede eşit işe eşit ücret politikası?