Euro Ağacı

Güncelleme Tarihi:

Euro Ağacı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2009 23:52

Ukalalık etmeden, şunu yedik, bunu içtik görgüsüzlüğüne girmeden geçen hafta yaptığım bir seyehat ile yazıma başlamak istedim.

Zaten haddimiz de değil. İtalya'da idim geçtiğimiz hafta. Bir şekilde gitmek nasip oldu ve haddimizi aşmadan bir iki gözlemimi sizlerle paylaşmak istedim.
Haberin Devamı

Bir kere müthiş tembelmiş İtalyanlar. Saat 13'den 16'ya kadar siesta yapıyorlar. Uyuşuk uyuşuk hareket ediyorlar. Havaalanında bavulları kaybediyorlar, uçağa yüklemiyorlar çünkü. Nüfus yaşlanmış, garsonlar bile 60 yaşında filan. Erkeksen bir şey iste...

Erdoğan Aksoy yazıyor

Ama öte taraftan... 

Herşey tıkır tıkır işliyor.

Öncelikle kimse jeep filan kullanmıyor, varsa yoksa küçük yerli arabalar. Ticari araçlar Türkiye'den ithal edilenlerle kısıtlı. Bizim ülkemizde nereye baksanız ticari araç dolu, malları hep birbirimize satarız çünkü.

Kilometrelerce yol gittik, ekilmemiş 1 karış toprak bile göremedim. Her taraf mısır, üzüm, sebze. Tarım ülkesi olan yurdum topraklarını, boş duran Adapazarı ovalarını gördükten sonra şeker fabrikalarımızın niye kapandığını, mısır ithalatını kimlerin yaptığını hatırladım bir anda. Üzüldüm.

Haberin Devamı

Yani İtalyanlar, çok fazla çalışmayan ama her Avrupalı gibi tasarruflu ve bir sistem dahilinde herkesin kendi işini yaptığı bir ülke. Bu durum hemen hemen her şey için geçerli.

Aslına bakarsanız şu kısacık izlenimlerim bile futbolumuzun içinde olduğu durumu gayet iyi açıklıyor. Çok çalışıyoruz, çok istiyoruz ama bunları belli bir plan içinde yapmadığımızdan dolayı sürekli patinaj yapıyoruz, hatta geri gidiyoruz. “Adam odunu yarar, ahmak kendini yorar” misali.

Derken “Güzel ve Yalnız Ülkeme” döndüm. Lugano kuyruğunu kıstırıp tıpış tıpış F.Bahçe'ye, İbrahim Kaş Beşiktaş'a dönmüş. Denizli 3-5-2'ye dönse defansın tamamını “İbrahim”lerden kurabilir artık.

Ocak ayına kadar dondurulan Delgado'dan sonra Tabata transfer edilmiş. Benim şalterler de orada attı. Artık kısa devredeyim, söyleyecek bir şeyim kalmadı benim.

Diyeceklerimi daha önce söyledim ve yenilgiyi kabul ettim artık.

İnancımı kaybettim artık.

Hiçbir şey beni şaşırtamaz artık.

Hiçbir şeyin de anlamı kalmadı artık.

Türkiye'de transfer yapılacak başka takım mı yok? Niye hep G.Antep'den yüksek bonservis ücretleriyle transfer ediliyor anlamış değilim. Başkanlar kanka galiba. İsmail 5.5 milyon euro, Tabata 8 milyon euro. Yoksa ben hala İtalya'da mıyım, orda da euro ile alışveriş yapılıyordu. Ama bu paralara dünya yıldızları alınıyordu, kendi teknik direktörünün deyimiyle “o paraya 80 tane alınır” denilen futbolcular değil.

Haberin Devamı

İşin iddialı kısmına gelecek olursak, ben bu paraların verildiğine, alındığına inanmıyorum. Belki Tabata alınmaz, belki ödemeler aksatılır, belki gökten kırmızı kar yağar bu transfer iptal olur ama bu para verilmez.

Oysa çok mu şey istemiştim. Artık Demirören'den vazgeçtim, Denizli'ye meramım. Sen şampiyon olmuşsun, Şampiyonlar Ligi'ne katılımdan dolayı 15-20 milyonu kasaya koymuşsun. Ver 3-4 kişilik transfer listeni yönetime. Transferleri yap ve hazırlık kampına götür. Bir kere bile hatırlamıyorum ki esas oğlanların hazırlık kampına yetiştirildiklerini. İstediklerini yönetim almıyorsa o zaman açıkla ve istifa et.

Az daha unutuyordum, G.Antep maçını yazacaktım az biraz. Ama hiçbir şey anlamadım ben bu maçtan. 1 puan mı kazandı, 2 puan mı kaybetti tartışılır. Biraz Ernst oynuyordu, onu da Denizli çıkardı. 2 topu direkten döndü Beşiktaş'ın. Galip de gelebilirdi. Ama Beşiktaş bu yönetim anlayışı ile çoktan mağlup olmuştur.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!