Ermenistan ile zigzagların nedeni

ERMENİSTAN ile protokol sürecini canlandırmak için Ankara’nın yeniden hareketlenmesi, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun Başbakan’dan Ermenistan Devlet Başkanı’na mektup götürmesi filan hepsi iyi de, bu telaş niye?

Eğer mesele sadece, Washington’a boş bavulla gitmemek ise ya da amaç ABD Başkanı’na iki hafta sonra yani 24 Nisan’da yapacağı konuşmada “soykırım” dedirtmemek ise yazık.
Evet yazık.
Türkiye ile Ermenistan’ın yakınlaşması, sadece iki ülke halkı ve bölge barışı öncelik alınarak düşünülüp tasarlanması gereken bir şeydir.
Öyle olmalıydı.
Daha iyi bir başlangıcı olmalıydı.
Her iki ülke halkının ön yargı sorunlarını aşacak bir süreci harekete geçirebilmeliydi.
Azerbaycan’ın hassasiyetini yatıştırabilmeli, soykırım kampanyasının gölgesini de aşmalıydı.
Bölgedeki bütün aktörleri, Rusya ve Azerbaycan dahil, dikkate alan bir çerçeve çizilebilirdi.
Rüzgarın estiği delikleri tıkamak için oradan oraya koşuşturulmayabilinir, bir ülke bu kadar tepe sersemine çevrilmeyebilirdi.
Demek istediğim şu ki, protokollerin imzalanmasıyla ayağa kalkan Azerbaycan kamuoyu daha usturuplu bir şekilde yatıştırılabilirdi.
Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin protokolleri imzalanamaz hale getirdiği bahanesine iç kamuoyu bu kadar derin bir biçimde inandırılmayabilirdi.
     
ŞİMDİ ne olacak? O Anayasa kararlarının, Ermenistan’ın bağımsızlık bildirgesine atıfta bulunduğu, dolayısıyla Kars Antlaşmasını geçersiz gördüğü ileri sürülerek frene basan hükümet şimdi ne diyecek?
AKP Hükümetinin durumu kolay değil. Obama Yönetimi ve Avrupa Birliği’nden gelen baskılar sonucu protokol sürecini canlandırmak için harekete geçilmesi, hiçbir şey yapılmamasından tabii ki iyidir.
Ama bundan sonrası ne olacak? Hükümet protokolleri Meclis gündemine getirebilecek mi? 
Anayasa değişikliği tartışmalarıyla iyice gerilen bir gündemde Ermenistan ile imzalanan protokollerin Meclis onayına sunulabileceğini ben düşünemiyorum.
Her şeyden önce, referandum hazırlığındaki AKP Hükümeti’nin böyle bir mücadeleyi göze alabilmesi zor.
Ermenistan Yönetimi’nin, protokolleri Parlamentoya sunmaya hazırlandığı haberleri ise önümüzdeki günlerde işlerin daha da zorlaşabileceği ihtimalini taşıyor.
Protokollere göre, her iki ülkede de eş zamanlı onaylandıktan sonra ilk ayın ilk günü anlaşmanın yürürlüğe girmesi gerekiyor.
İçinde bulunduğumuz kutuplaşma ortamında bu sürecin sorunsuz, sıkıntısız başlaması mümkün değil.
 
WASHINGTON’da, Türkiye ve Ermenistan kamuoylarının kabul edebileceği yeni bir formül hazırlandığı ileri sürülüyor.
Umuyorum bir işe yarar.  Çünkü aceleyle kararlar alınması, sonuç vermeyecek adımlar atılması, göstermelik el sıkışmalarının yararı olmuyor.
Tersine kamuoylarını olumsuz etkiliyor.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde öncelik, “soykırım” sorununu aşmaya ya da Ermenistan’ın “izolasyonunu” kaldırmaya verildikçe, halkları yakınlaştıracak işbirliği adımlarının atılması mümkün değil.
Yakınlaşmada samimiyet ve sahicilik olmazsa, zorla açılan yollar da zigzaglı ve yorucu oluyor ister istemez. 
Yazarın Tüm Yazıları