Erdoğan darbecilere taş çıkartıyor

120 ülkeden 240 gazeteci Atina’da toplanıyor. 240 gazeteciden 238’i aynı soruları soruyor:

"Türkiye nereye gidiyor? Türkiye’de neler oluyor? Bu gidiş, tehlikeli. Hükümet ne yapıyor? Halk ne düşünüyor?"

Dünyanın dört bir yanından Atina’ya gelen gazetecilerin merakı Türkiye. Israrla Türkiye soruları.

240’ta 238’i soruyor. İkisi hariç. O iki gazeteci Türk. Biri aramızdan yıllar önce ayrılan, o sırada Cumhuriyet Yazı İşleri Müdürü Çetin Özbayrak, diğeri ben.

1979 FİJ TOPLANTISI

Dünyada dört, beş tane uluslararası gazeteci kuruluşu var. Hepsi saygın ve etkin. Onlardan biri de FİJ, Federation of International Journalists, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu.

FİJ iki yılda bir, çeşitli ülkelerde toplanıyor. 1979 toplantısı Atina’da. FİJ’de Türkiye iki gazeteci ile temsil ediliyor. O yıllarda Türkiye’yi FİJ’de Özbayrak ve ben temsil ediyoruz.

Yukarda aktardığım Türkiye soruları 1979 Atina toplantısında. Özel sohbetlerde ve genel kurulda dünyanın dört bir yanından gelen gazetecilerin gözleri bizim üzerimizde. Üç nedeni var.

Biri, yurt içinde günde 15-20 kişinin öldürüldüğü terör olayları.

İkincisi, ekonomik kriz. Yağdan ampule, tuvalet kağıdından benzine kadar pek çok malın bulunmadığı, yokluk içinde kıvranan bir ülkede ekonomik çöküntü.

Üçüncüsü, Kıbrıs. Herkesin Kıbrıs için yine bastırdığı yıllar.

ELİNİ HİÇ ÇEKMEDİ

Yunanlılar Kıbrıs’la ilgili müthiş lobi yapıyor. 120 ülkeden gelen gazetecileri, Kıbrıs konusunda kendi tezlerine ikna ediyor. Hepimizi Atina’dan Kıbrıs Rum kesimine götürüyorlar. Muhteşem bir ağırlama.

Çetin ve ben Ankara’yı ve Kıbrıs Türk yetkililerini arıyoruz. Yunanlılar taş koymaya kalksa da, Rum kesiminden Türk kesimine geçiliyor. Bu kez 240 gazeteciyi Türk tarafı ağırlıyor. FİJ yayınladığı bildiride dengeye geliyor.

Bir yıl sonra, bu kez dağ gibi bir sorun. 12 Eylül 1980 askeri darbesi.

12 Eylül’de FİJ elini Türkiye’den hiç çekmiyor. Üyelerini Türkiye’ye göndererek, "demokrasiye ne zaman dönüyorsunuz" baskıları. Her fırsatta aynı baskı. Demokrasiye dönüş takviminde önemli etkenlerden biri.

ERDOĞAN HABERSİZ

Geçen hafta sonunda Tayyip Erdoğan kendisini eleştiren Doğan Gurubuna yine yüklenirken:

"Üyesi oldukları uluslararası basın kuruluşu ültimatom çekmiş bana. Kimsin sen ültimatom çekiyorsun? Ne ültimatomu? Kendi oluşturdukları bir kuruluş. Kimsenin benim ülkemde kabul etmediği bir kuruluş".

IPI’yı kastediyor. Cehaletin bu kadarı Ziya Paşa’yı bile çileden çıkarır.

Erdoğan’ın dünyadan haberi yok. Ayrıca, yanında basın tarihi, basın sosyolojisi, uluslararası basın kurumlarıyla ilgili bilgiye sahip Allah’ın tek bir kulu da yok.

"Kendi oluşturdukları kuruluş" demek cehaletin son perdesi. FİJ gibi, IPI da, 120 ülkede yaygın bir kuruluş.

DARBECİLER BİLE

Türkiye’deki basın bitiyor, sıra uluslararası basın kurumlarıyla kavgaya geliyor.

Çünkü, o kurumlar Erdoğan’ı, "basın özgürlüğünü tehdit etmekle" suçluyor. Kaderin cilvesine bakın, 12 Eylül’de askerlere yaptıkları uyarı gibi.

Erdoğan, "kimsenin benim ülkemde kabul etmediği bir kuruluş" diyor. Kaderin cilvesine bakın, 12 Eylül darbesinde, askeri yönetimin bile dikkate almak zorunda kaldığı uluslararası basın kuruluşunu, Erdoğan kabul etmiyor.

Erdoğan kurumları bilmediği gibi, onların Türkiye tarihindeki rollerinden de habersiz.

Erdoğan darbecilere taş çıkartacak kadar haşin. Nedeni, cehalet.

Zahid Akman, Ramazan, Alman

DENİZ Feneri davası nedeniyle adı gündemden düşmeyen RTÜK Başkanı, eski Kanal 7’li Zahid Akman kendisini savunmak için bir TV kanalına çıkıyor.

Savunmasında mantık ara sıra geriye düşüyor. Akman eleştiriyor:

"Deniz Feneri ile ilgili yayınları, insanların yardım için kendilerini en elverişli hissettikleri Ramazan ayına denk getiriyorlar".

Mantık iflas ediyor.

1-Yolsuzluk iddiaları varsa, bunu yayınlamanın Ramazan ile ne ilgisi var? Yoo var, demek belli haberler, belli aylarda yayınlanır, diye bir kural var.

2-Dava Almanya’da. Ramazana denk getiren Almanlar. Ne de olsa, onlar Hıristiyan.

Aslında bu yayınlar bayram haftası da geçtikten sonra yapılmalı. Halkımızın neşesini yolsuzluk iddialarıyla kaçırmak ayıp.

Kışa girerken yapılsa, bu kez kış yardımları etkilenebilir. Yaz deseniz, eh yaz yardımları.

Takvime bakıyorum, yolsuzluk iddialarının yazılacağı ayları bulmakta zorlanıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları