Erdal Bey, siz bir şarkısınız unutulmayacak

GÖRÜŞMELERİMİZDEN birinde, o sırada Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı.

MGK toplantısından geliyor. Başbakanlıkta odasına giriyorum. Tuhaf, alışılmadık biçimde farklı. Her zamanki gibi, gülümsemeye çalışıyor ama, pek öyle değil. "Ne oldu" diye sorduğumda, "MGK’lar sonrasında böyle oluyorum" diyor. 90’lı yılların ilk yarısı, terörün yine azgın dönemi.

Uzun süren hastalık sonrasında, Erdal Bey aramızdan ayrılıyor. "Sayın İnönü" değil, Erdal Bey. Çevresi ona hep böyle hitap ediyor. Onun mütevazı kişiliğinin yansıması. Dikkatli bir içtenlik, özenli bir yakınlaşma.

Dün gazetelere bakıyorum. "Baki kalan kubbede hoş bir sada" bırakması, ön planda. Zekası, esprileri, hoşgörüsü, nezaketi, bilim adamlığı, politik olmayan politikacı kimliği.

Oysa, Erdal İnönü’nün en büyük özelliği demokrat kimliği ve birleştirici yeteneği.

SOLU BİRLEŞTİRDİ

12 Eylül karanlığı. 1983’te askeri darbe sonrasında seçim var. Sol paramparça. Her evde bir parti kuruluyor.

Hiçbir siyasal deneyi olmayan Erdal Bey geliyor ve SODEP’i kuruyor. Gerçi, askeri yönetim SODEP’in seçimlere girmesine izin vermiyor ama, solun temelini yeniden atıyor. Ona duyulan güvenin ürünü.

1987’de referandum. Eski siyasilerin yasakları kalksın mı, kalkmasın mı? Eski siyasiler, Erdal Bey’in gelecekteki rakipleri. Yasakların kalkması, onun aleyhine. Hiç tereddüt etmiyor, yasakların kalkması için, il il dolaşıyor.

12 Eylül darbesi, bütün partileri kapatıyor. DYP-SHP koalisyonunda Başbakan Yardımcısı iken, 1992’de çıkardığı yasa ile, partilerin yeniden açılmasını sağlıyor. CHP’nin yeniden açılması, onun çabası.

SHP’nin başında olmasına rağmen, "solda birleşme CHP’de olmalıdır" diyerek, CHP-SHP birleşmesine ön ayak oluyor. O sırada SHP’nin başında Murat Karayalçın var. Birleşme CHP’de oluyor. Erdal Bey ertesi gün bir kutu çikolata ile Karayalçın’ı ziyarete gidiyor, "sizi üzdüğümü biliyorum, ama doğrusu CHP’de birleşmekti".

CHP’DEN İSTİFA

Demirel
’in Cumhurbaşkanlığına seçilmesinde en büyük rol onun. Demirel seçiliyor, Erdal Bey de aktif politikadan ayrılıyor, "bir şarkısın sen" kucaklaşmaları eşliğinde.

Yeniden açtırdığı CHP ve Genel Başkanı Deniz Baykal iyi gitmiyor. Parti içinde hukuk dışı uygulamalar ve başarısızlık birbirini izliyor. Baykal’ı uyarmak için, Altan Öymen, Hikmet Çetin, Cezmi Kartay ve Murat Karayalçın ile birlikte, Baykal’a ortak mektup yazıyor. CHP ve SHP eski genel başkaları olarak.

Baykal oralı olmuyor. CHP’yi yeniden açtıran, solu on üç yıl aradan sonra (1978-91) iktidara taşıyan, solu CHP’de birleştiren Erdal Bey 2001 Mart’ında CHP’den istifa ediyor.

Türkiye’de kendi iradesiyle genel başkanlığı bırakan tek lider Erdal Bey
’in anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Bütün Türkiye ile birlikte.

En çok Baykal’dan çekti

1991 seçimlerinde SHP yüzde 21.75 oy alıyor. DYP-SHP koalisyonu. Deniz Baykal kıyameti kopartıyor:

"Yüzde 21.75 gibi çok kötü sonuç asla kabul edilemez. Kurultaya gerek kalmadan, parti yönetimi derhal istifa etmelidir."

Yüzde 21.75’i az bulan Baykal, Erdal Bey’i devirmek için, altı ayda bir kurultaya gidiyor. Her sefer yeniliyor. Erdal Bey inatçı, ayak oyunlarına pabuç bırakır mı hiç?

Yüzde 21.75’i az bulan Baykal, on beş yıldır bu orana hiç bir zaman ulaşamıyor. Ulaşmak bir yana, CHP’yi baraj altında bırakıyor. Buna rağmen, o sözlerini unutuyor, pişkinlikle koltuğunda oturuyor.

Erdal Bey, siz gerçekten bir şarkısınız, unutulmayacak.
Yazarın Tüm Yazıları