Emir büyük yerden

O teknik eleman, ismini ve görevini vermek yanlış, hukuka uygun davranıyor, yasaya aykırı bir işleme ortak olmuyor.

Haberin Devamı

Doğan Grubu’na yapılmak istenen bir işleme “bu haksız” diyor, işlemin yasal olmadığına inanıyor ve uygulamıyor.

O eleman iki gün sonra görevden alınıyor. Görevden alınmakla kalmıyor, hakkında soruşturma açılıyor. Yasaya aykırı bir işlemi durdurmuş olduğu için.

Teknik elemanların hepsi bu örnekteki gibi değil. Bir gurup gelirler kontrolörü ne yazık ki, başka ölçülere sahip, onlar o başka ölçülere görev davranıyor.

Doğan Grubu’nu aylardır didik didik eden bir gurup gelirler kontrolörü “tarihte emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler” değil, tarihte emsali görülmemiş bir cezaya imza atıyor.

Doğan Grubu’na kestikleri ceza, bırakın Türkiye’yi, Avrupa’nın bile dudağını uçuklatıyor. Haksız, yasalara aykırı, baştan sona kasıt içeren bir ceza.

MÜTHİŞ YANIT

Haberin Devamı

Bir süre önce belediye İstanbul’da bir okul yıkıyor, okul.

Okulun yıkılacağı haberini alan yöneticiler, Türkiye’nin en yüksek makamına başvuruyor. Daha yükseği yok. Oradan gelen yanıt müthiş:

“Emir büyük yerden, yapacak bir şey yok.”

En yüksek makam, Anayasa açısından daha yükseği yok, “emir büyük yerden” diyor ve okulun yıkılmasını durduramıyor.

Okulun yıkılması iktidar sahiplerinin duyduğu kin ve nefretin sonucu,  kendilerine karşı yürütülen muhalefetin faturasını kesiyorlar.

Şimdi kesilen ceza ve miktarı, o cezayı yazan teknik elemanların boyunu çoktan aşıyor. Emir yine büyük yerden.

BAŞ KESİLE

Ağzından demokrasi kavramını düşürmeyen Tayyip Erdoğan döneminde, keyfi yönetim tavan yapıyor.

“Emsali görülmemiş” hukuka aykırılıklar ve sadece tek bir gruba yönelik aykırılıklar birbirini izliyor. Amaç belli: “Muhalefet olmasın, olursa, kellesi gitsin”. Tayyip Erdoğan o kadar muhalefet istemiyor ki, Kürt açılımı başlarında, kendi partisinden bazı milletvekilleri düşüncelerini açıklama saflığına düştüğünde gürlüyor:

“Söz ola, baş kesile.”

Avrupa ülkeleri ve kurumlarıyla birlikte, Erdoğan’ın gerçek yüzünü nihayet görüyor.

Bu ceza nasıl olsa hukuka çarpar, nasıl olsa geri döner.

Ama, bu arada başka bir şey dikkat çekiyor.

Bu hukuk dışı cezaya iş dünyasından tık yok. Suskun ve sinmiş.

Haberin Devamı

Oysa, hepsinin çoktan ayaklanması gerek. Alman rahip Niemöller’in tarihi sözlerini o iş dünyasında çok iyi bilenler var.

Şimdi ses çıkarmayanlar, gününbirinde sıra kendilerine geldiğinde, artık çok geç olduğunu anlayacak, ama iş işten geçmiş olacak. Ceza demokrasiye kesiliyor, hepimize kesiliyor. Karanlığın farkında mısınız?

On beş yıldır İstanbul’da neredesiniz

BİR saatte doksan kilo yağmur dünyanın her yerinde sorun ve sel yaratıyor.

Geçen yıl Prag bunu yaşıyor, felaket oraya geliyor. San Francisco, Miami, Venedik diğer örnekler. Ama, onların hiçbirinde İstanbul’daki gibi, ne bu kadar ölüm var, ne bu kadar yıkım. Atasözümüz var: “Tepeye ev yapma yel alır, dereye ev yapma, sel alır.” Kim dinler? İstanbul’da ve Türkiye’nin başka yörelerinde dereler evle dolu. Bırakın özel binaları, dereler kamu binalarıyla dolu. Bu kadar duyarsız, bu kadar plansız.

Haberin Devamı

Yoğun yağış ve sel tehlikesi bir kaç gün önceden biliniyor ve açıklanıyor. Hani önlem? Dünyanın her yerinde:

1- Uzun dönemde kentlerin altyapısı, kentleşme ve buna bağlı her türlü düzenleme. İstanbul’da hani nerede?

1994’ten bugüne kadar İstanbul’da aynı siyasal görüş, aynı mantık iş başında. 94-2009, on beş yıl. Hani neredesiniz? Tayyip Erdoğan-Ali Müfit Gürtuna-Kadir Topbaş üçlüsü elinde İstanbul, işte  gördüğünüz ve yaşadığınız gibi.

2- Kısa dönemde, sel tehlikesiyle birlikte, evlerin boşaltılması gerek. Hani nerede? Ve ek önlemler, hani nerede? Başıboş bir İstanbul.

Çanak çömlek patlayınca, büyük laflardan geçilmiyor. On beş yıl büyük laflarla geçiyor. 

Yazarın Tüm Yazıları