Güncelleme Tarihi:
Bu kanıya varmasının nedeni 22 Ağustos’ta yayınlanan “Güçlü demokrasi, güçlü ekonomi” ekinde TESK’in görüşlerine yer verilmemesi imiş:
“Bu yayında her zamanki gibi TOBB başta olmak üzere birçok dernek ve oda başkanının haberini yaparak görüşlerini kamuoyu ile paylaştınız. 2 milyonu aşkın üyesi ve çalışanları ile ülke nüfusunun dörtte birini oluşturan esnaf ve sanatkâr camiasının tepe kuruluşu olan TESK acaba neden bu yayında yer almadı? Şunu unutmayın ki, gazete ve dergileri okuyuculara hep es geçtiğiniz ve hatırlamadığınız TESK’e bağlı büfeler ve bakkallar ulaştırmaktadır.”
Okumuş’un, “bu tür hataların tekrar etmemesi için yazdığını” vurguladığı eleştirisini Ekonomi Müdürü Sefer Levent’e ilettim. Hürriyet’te TESK’in görüşlerine yer verilmediği iddiasını “haksızlık” olarak nitelendirdi. TESK Başkanı Bendevi Palandöken’in görüşlerine Hürriyet’in ekonomi sayfalarında son iki ay içerisinde üç kez yer verildiğini, hatta bunlardan birinin sayfa manşeti olduğunu belirtti. “Güçlü demokrasi, güçlü ekonomi” ekiyle ilgili eleştiriyi de samimi bir dille yanıtladı:
“TESK de dahil tüm kuruluşların ekte yer alması iyi olurdu. Ancak her ekte böyle bir beklentinin karşılanmasını beklemek teknik olarak imkânsız. Söz konusu ekte sayfa sayısının son ana kadar netleşememesi ve alacağımız görüşlerin elimizde kalacağı kaygısıyla TESK’in yanı sıra TİM, YASED gibi örgütlerden de görüşlere yer veremedik.”
Levent’in yanıtını aldıktan sonra “Güçlü demokrasi, güçlü ekonomi” ekini inceledim. 32 sayfalık ekte, ekonomiyle ilgili bakan ve bürokratların yanı sıra TÜSİAD, TOBB, MÜSİAD başta olmak üzere işveren kuruluşları ile bazı holding yöneticilerinin görüşleri yansıtılmış.
Esnafların konfederasyonu TESK’e yer verilmemesi gerçekten eksiklik olmuş. Ama bence ekte daha ciddi bir dengesizlik söz konusu. Muhalefet partileri, işçi sendikaları, çiftçi birlikleri gibi farklı kesimlerin görüşlerine hiç yer verilmemiş. Oysa bu kuruluşlar da ekonominin ve tabii ki demokrasinin aktörleri...
‘UNUTULMA HAKKI’NDA YENİ KRİTERLER
İNTERNET ortamındaki geçersiz kişisel verilere ilişkin “Unutulma hakkı” kavramının uygulanmasında yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Anayasa Mahkemesi, yeni açıklanan kararında bir kişinin mahkûmiyetiyle ilgili eski haberleri “Unutulma hakkı” kapsamında değerlendirerek yayından kaldırma kararı verdi.
Yayından kaldırılan üç haber, 1998 ve 1999 yıllarında ulusal bir gazetede yayınlanmış ve halen internet arşivinde ulaşılabilir durumdaymış. Haberler, N.B.B. adlı kişinin uyuşturucu kullandığı iddiasıyla para cezasına çarptırılmasını konu alıyormuş.
Mahkeme, bu kararı verirken önce “Haber arşivinin yayından kaldırılması basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale teşkil eder” saptamasında bulundu. Ardından basın ve ifade özgürlüğü ile kişilerin şan ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurulması gerektiğini vurguladı. “Unutulma hakkının internet arşivindeki her habere uygulanamayacağı”nın altını da özenle çizdi:
“Bir haberin unutulma hakkı kapsamında internetten çıkarılabilmesi için yayının içeriği, yayında kaldığı süre, güncelliğini yitirme, tarihsel veri kabul edilip edilmediği, kamu yararına katkısı, habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı, olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgisi gibi hususların her somut olay açısından incelenmesi gerekmektedir.”
Anayasa Mahkemesi, genel ilkeleri bu şekilde sıraladıktan sonra söz konusu üç haberin yayından kaldırılması kararını şu gerekçelere dayandırdı:
1- Bu haberlerin toplumsal açıdan ‘haber değeri’nin devam ettiği veya geleceğe ışık tutacak nitelikte olduğu söylenemez.
2- 17 yıl önceki bir olaya ilişkin haberin ‘güncelliği’ni yitirdiği açıktır.
3- Uyuşturucu kullanımıyla ilgili bu haberin, internet ortamında ulaşılabilir olması, tarihi, istatistiksel veya bilimsel amaçlarla da zorunlu değildir.
4- Kamu yararı bakımından siyasi veya medyatik bir kişiliği olmayan başvurucu hakkındaki haberin ulaşılabilirliğinin onun itibarını zedelediği açıktır.
5- İnternet ortamında arşiv niteliğindeki haberin tamamen silinmeden sonuca ulaşılabilmesi mümkündür. Arşiv içerik sağlayıcı tarafından saklanabilir.
Görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesi bu kararıyla “Unutulma hakkı” konusunda beş temel kriter getiriyor: Haber değeri, güncellik, kamu yararı, tarihi/bilimsel nitelik ve siyasi/medyatik/ünlü kişilik. Mahkemeler, artık “Unutulma hakkı” gerekçesiyle yayından kaldırma isteklerini değerlendirirken bu kriterleri dikkate alacak. Ama tabii internette yayından kaldırma isteklerini dijital arşivden tümüyle silme anlamında uygulamayacak.
Bugüne kadar mahkemeler ve muhatap durumundaki gazeteler ile haber siteleri, “Unutulma hakkı” başvurularında farklı kararlar alıyordu. Elbette uluslararası hukuka yeni giren bu kavramla ilgili tartışmalar devam edecek ama Anayasa Mahkemesi kararı sınırın çizilmesi ve standartların oluşması bakımından çok önemli.
OKURDAN KISA KISA
Gürcan Arıtürk: “Sanat” sayfasının üstündeki haberin başlığı “Yarabıçak’a Melih Cevdet Anday Jüri Özel Ödülü” ama haberin içinde asıl ödülü Şeref Bilsel’in aldığı yazılı. Jüri özel ödülü alan, asıl ödülün önüne çıkarılmış. Anday Ödülü’nü alan Şeref Bilsel “zenci” mi? Bu nasıl bir kayırma? (22 Ağustos)
NOT: Editörler, özel ödül ilk kez verildiği için başlığa çıkarmayı tercih ettikleri yanıtını verdi.
Abdurrahman Tarman: 37. sayfada “Putin geliyor” haberi var. Ama iki sayfa ileride yine “Putin geliyor” başlığıyla aynı haber biraz daha geniş olarak verilmiş. Spor sayfalarınızda bir dalgınlık olmuş herhalde. (24 Ağustos)
Nurhan Motugan: Ekonomi sayfasında özelleştirme ile ilgili haberde Köklüce Barajı diye Atatürk Barajı’nın fotoğrafı konmuştur. İki baraj arasında büyük fark var. Düzeltilmesi uygun olur. (22 Ağustos)
Tahir Kuyucu: “Boğaz’da alabora” haberinde “Sahil Güvenlik Bölge Komutanlığı’na ait bot, saatte 48 kilometre hızla seyrederken” diyor. Deniz araçlarının hız birimi, knot ya da deniz milidir. Denizde kilometreden söz edilmez. (18 Ağustos)
Ferit Aslan: Menbiç’ten kaçan IŞİD’lilerin havadan çekilen fotoğraflarını gazete, internet ve televizyonlara servis yapan DHA’dır. Ancak Hürriyet’in birinci ve dış haberler sayfasında çıkan haber ve fotoğraflarda DHA’nın adının yazılmaması üzücüydü. (20 Ağustos)
Esin Şahin: Lütfen “Hayranlarına üzücü haber” başlığından, bunu internette ana sayfada yanıp sönen son dakikalarda duyurmaktan vazgeçin. Bu ifadeler o sanatçının dönülmez yola girdiği algısı yaratıyor, moral bozuyor. Oysa kanser artık erken evrelerde yakalandığında tedavisi olan bir hastalık.
Recep Gür: Sürücü köprüde bariyerlere çarpmış, internette manşet “Akıl almaz kaza”. Okura saygı düzeyi bu işte! (23 Ağustos)