Sadi ÖZDEMİR
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2006 00:00
EVSİAD Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ’çözüm zirvesi’nde sektörün bütün başkanlarını utandıran bir tabloyla karşılaştıklarını söyledi. Zorlu, "Biz, ’3.5-4 milyon işçimiz var’ dedik, Çalışma Bakanı kayıtlarda 765 bin’ dedi. O anda şok yaşadık, benim başıma ağrılar girdi" diye konuştu.
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan ile tekstil, hazır giyim, deri ve konfeksiyon sektörlerinin sorunlarına çözüm için ’zirve’ yapan sektör başkanları, Başbakan’ın huzurunda kendi sektörlerinin ’cinliği’ ile de yüzleşti. Ev Tekstili Sanayici ve işadamları Derneği Derneği (EVSİAD) ve Zorlu Holding Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, zirvede bütün başkanlarını utandıran bir tabloyla karşılaştıklarını söyledi. Zorlu, "Biz, ’3.5-4 milyon işçimiz var, istihdam üzerindeki yükleri hafifletin’ dedik; Çalışma Bakanı kayıtlarda 765 bin işçiniz var’ dedi. O anda hepimiz şok yaşadık, yüzümüz kızardı, benim başıma ağrılar girdi" diye konuştu. Zorlu, böyle bir tabloyla karşılaşınca ’istihdam üzerindeki yükleri indirin’ talebinin neredeyse anlamını yitirdiğini belirtti ve şöyle konuştu: "Daha sonra bu kayıtdışılığın üzerine gitmenin hem devletin hem de bizim gibi her şeyi kayıt altında olanlar için çok yararlı olacağını iki taraf da çok iyi kavradık. Sayın Başbakan da durumun bu kadar vahim olduğunu görünce çözüm için birlikte hareket etmeyi önerdi."
DERDİMİZ ÇİN DEĞİL CİNLER:
Zorlu, sektördekilerin sadece beşte birinin kayıtlı olmasının tekstil ve hazır giyim sektöründe büyük haksız rekabete neden olduğunu belirtti ve şunları söyledi: "Bu durum birçok açıdan sakıncalı. Bir kere biz sektör olarak artık Çin ile ya da işçilik avantajlarıyla rekabet etmek yerine tasarıma, markaya, modaya odaklanmak zorundayız. Bunu yapabilmek için de kurumsal hale gelmiş bir sektöre muhtacız. Bu kadar kayıt dışı bu hedefi baltalıyor. Bu işçisi kayıt dışı, ticareti faturasız, enerjisi kaçak sektöre ’İçimizdeki Çin’ diyoruz. Ama memleketteki bu kayıt dışı durum o kadar ileri gitmiş ki, artık onlara Çin de demek doğru değil, onlara ’cin’ diyoruz. Hem bizim gibi kayıt altındakileri hem de devleti asıl çarpanlar bu cinlerdir. Bu cinleri de devletle birlikte yok etmeliyiz."
KAYIT DIŞI ZİRVESİ:
Zorlu, sektör sorunlarına çözüm aradıkları toplantının da bir anlamda "kayıt dışının tartışıldığı zirve"ye dönüştüğünü belirtti ve şöyle konuştu: "Bu toplantıda kayıt dışı öyle bir ortaya çıktı ki herkes şaşırdı kaldı. Bunun üzerine de herkesin derdi bir anda kayıt dışı oldu. Bizim açımızdan en önemli konu haksız rekabeti önlemek, devlet açısından da kayıt dışıyla mücadele edip gelirlerini artırmak, ortak hedefe dönüştü. Çünkü iki tarafın da menfaati herkesi kayıt altına almakta. Böyle olunca da ’bu sektörleri birlikte kayda sokalım, biz de yükü indirelim’ dediler. Çünkü kayıt dışı işçi çalıştıran, maaşı da kayıt dışı veriyor ve kárını göstermiyor, vergiyi de vermiyor. KDV’de de bir sürü oyun oynuyor."
Koşar: Rifat Bey Başbakan’a iki defa ’Sayın Cumhurbaşkanım’ dedi
TEKSTİL, hazır giyim, deri ve konfeksiyon sektörüyle ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar ve sektör başkanlarının buluştuğu zirvede, katılanları çok güldüren bazı olaylar da yaşandı. Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Turgut Koşar’ın anlattığına göre, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a iki kez "Sayın Cumhurbaşkanım" diye hitap etti. Hisarcıklıoğlu’nun konuşmasından sonra araya 5-6 başkanın konuşması girdi ve sıra Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Aynur Bektaş’a geldi. Bektaş da konuşmasını sürdürürken Başbakan Erdoğan’a "Sayın Cumhurbaşkanım" deyince Başbakan Erdoğan, bakanlar ve başkanlar gülmekten kendilerini alamadı. Turgut Koşar, "Önce, Rifat Bey çok heyecanlıydı o nedenle mazur gördük ama Aynur Hanım da Sayın Cumhurbaşkanım diye hitap edince, sayın Başbakan da dahil hep birlikte bastık kahkahayı" diye konuştu.
Evet bir sürtüşme var, keşke arabulucu olsanız
DERİ Sanayicileri Derneği Başkanı Turgut Koşar, zirveye Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı’nın katılmaması konusunda da şunları söyledi: "Evet kabul.. Aslında iki kurum arasında biraz rekabet, biraz sürtüşme var gibi. Ama bu durumda basın olarak sizlerin, ara bulucu olması gerekir diye düşünüyoruz. Bu durumun açığa çıkması olumlu etki de sağlayabilir. Malum sular bulanmadan durulmaz ki. Aylardır var bu sürtüşme, ama ben bu konuda konuşup daha ileri gitmeyeceğim. Çünkü başka yerlere gidiyor sürtüşme. Baş nereye giderse kuyruk da oraya gider. Dereyi geçene kadar ’ayıya dayı’ demek mecburiyetindesin. TİM’in daha kanunları bile yok ki doğru dürüst. Biz de bu kurumun kurucuları arasındayız. Fuat Miras döneminde hep birlikte yaptık ne yaptıysak. Ama hiçbir zaman havaya girmedik. Bir kere deveden büyük, fil var. Bazı yerlerde mütevazı olacaksın. Sen Odalar Birliği’nin önüne geçemezsin. Bütçene bak, kanununa bak. Bir de kardeşim; bakan açıklama yapmadan TİM olarak sen ihracat açıklaması yapamazsın mesela. İhracatçılar olarak biraz daha mütevazı olmamız lazım. Küçük, büyüğü sayarsa büyük, küçüğü sever. Sevgi, saygı böyle olur. Ben 20 yıldır örgütlerdeyim, bizde gelenek budur. Bakın TOBB başkanı çok rahat, o gelmese de olur da ’sen gitmediğin zaman’ rahatsız olursun. Nisanda ihracatçı birliklerinin genel kurulları olacak, ondan sonra da TİM’in. Şimdi orayı isteyenler var, olabilir ama TOBB Başkanlığı zor iştir. Oraya herkes kolayca başkan olamaz. Mesela Fuat Miras istifa etmeseydi, onu indirmek mümkün müydü? Orası ihracatçı birliğine benzemez."
Zirvenin mimarı Konukoğlu
TURGUT Koşar, Başbakan ile ’dar kapsamlı planlanan’ zirvenin öyküsünü de şöyle özetledi: "TOBB’un, Başbakan ile yaptığı sektörel toplantıda, Ersin Özince, Abdülkadir Konukoğlu, Süleyman Orakçıoğlu ve ben, yan yanaydık. Bir anda Konukoğlu döndü ve dedi ki ’Ya başkan, burada 3 dakikada ne anlatacağız ki. Gelin biz randevu isteyelim, derdimizi tam anlatalım.’ Ben de Süleyman da ’tamam’ dedik. O gün Konukoğlu öyle davranmasaydı, bu zirve olmayacaktı. Zirvenin dar kapsamlı olmasını da, başbakan istemişti. Ancak sonradan katılmak isteyenler oldu ve sayı 16’ya çıktı. Biz de bunun üzerine sadece Rifat Bey konuşsun kimse konuşmasın diye karar aldık. Bizlerin tek tek konuşmasını Başbakan istedi de o nedenle konuştuk."