Güncelleme Tarihi:
ESBANK'la birlikte şirketlerini de kaybeden Yavuz Zeytinoğlu, durumu düzeltecek formüller peşinde. Esbank'la borç-alacak ilişkisi bulunan şirketler yüzünden kendisinin sorumlu tutulamayacağını savunan Zeytinoğlu, ‘‘Bu şirketleri Hazine'nin önerisiyle bankaya devrettim. Hazine beni aldattı’’ dedi.
EL konulan bankalardan Esbank'ın eski patronu Yavuz Zeytinoğlu, bankasından umudu kesti, ama şirketlerini geri istiyor. Esbank'ın şu anda doğrudan doğruya yönettiği 4 tane şirket var. Esçim Çimento Fabrikası, Eskon Konteyner fabrikası, Jamak Jant fabrikası ve Es Yem. Bunun dışındaki holding şirketlerinin yönetiminde halen Yavuz Zeytinoğlu bulunuyor. Bütün bu şirketlerin Esbank'la borç-alacak ilişkisi söz konusu.
1997 yılında Hazine'nin önerisiyle bu dört şirketi Esbank'a devreden Zeytinoğlu, şirketlerdeki kefaletinin kaldırılmasını, bu yapılamıyorsa da yönetimin ona verilmesini talep ediyor. Esbank'ın yeni yönetimi ise, mahkeme yoluyla borçlarını tahsil etmeye çalışıyor. Zeytinoğlu, ‘‘Hazine bana bir taahhüt verdi ve yerine getirmedi. Doğal olarak kendimi aldatılmış hissediyorum. Ben onların dediğini yapmasaydım, holding şirketlerini tamamen bankadan ayırıp ‘hadi buyrun banka sizin olsun' deseydim, şimdi son derece mutlu bir insandım. Bu şirketleri banka kurmadı, bu şirketleri biz kurduk, sonradan bankaya verdik. Biz bir ömür boyu daha doğrusu üç ömür boyu benim, ağabeyimin ve babamın bir süreç içinde edindiği serveti bankaya veriyoruz, bunun karşılığında hiç bir şey almıyoruz. Bunların hepsini bizden alıyorlar ben ne diye aldatılmış hissetmeyeyim’’ dedi.
‘‘Ticari yanlışlar yapmış olabilirim ama ahlaksızlık yapmadım. Biz para kaybetmekten ama adımızı kaybetmekten korkarız’’ diyen Zeytinoğlu, uzunca bir aradan sonra suskunluğunu bozarak sorularımızı şöyle yanıtladı:
Geçtiğimiz günlerde Esçim, Eston İnşaat, Es Beton ve Zeaytinoğlu Holding’e haciz geldiği haberleri vardı. Bu Esbank'ın yeni yönetimi, borçları sizden tahsil ediyor yorumlarına neden oldu.
- Ben Yavuz Zeytinoğlu olarak Esbank'tan hiçbir kredi kullanmadım, hiçbir para alışverişim olmadı. Sadece benim değil, ailemin hissedarı alduğu hiçbir şirketin de olmadı. Böyle olduğuna göre Esbank'ın benim takip etmesi diye bir şey söz konusu olamaz.
Ama bu şirketler daha önce size aitti.
- Esbank'ın bünyesinde olan şirketler daha önce Zeytinoğlu Holding bünyesindeki şirketlerdi. Ama Zeytinoğlu Holding ismi Zeytinoğlu olmasına rağmen, zaten Esbank'ın doğrudan malıdır. Holdingi biz kurduk ama çok zaman önce bankaya devrettik. Benim orda kuruluş yıllarından kalma onbinde bir iştirakim var. Yeminli murakıpların değerlendirmeleri sonucu hazırlanan raporda da bu belirtiliyor zaten. Sorun bankanın kendi şirketleriyle ilişkisini naısl yürüteceği sorunudur. 7 aydan bu yana maalesef yöneticilerimiz bu sorunu çözememiştir. Bankanın kendi şirketleri var, banka bu şirketlere borç vermiş, bu şirketler başkalarından da borç almış.
Niçin alınmıştı bu borçlar?
- Bütün bunlar bankanın 1994-95 yıllarında yaşadığı kriz neticesinde bankaya bir sermaye sağlamak için alınmış kredilerdir. Zaman içinde bu kredilerin faizleriyle birlikte artmış şeklidir. Bir bakıma bankanın iştirakleri 1995'ten sonra bankaya destek vermek için kendilerini feda etmiştir. Ama bu şirketler bu durumda devam edemez. Çünkü bu şirketlerinde üzerinde yarın ne olacağı belli olmayan bir borç yükü var. Bu borç yükü varken bunlar piyasada iş yapmakta fevkalede zorlanıyor. Bu konuda çeşitli alternatifler sunduk, hiç bir cevap alamadık.
Şu anda banka iştiraki olan şirketler neden holdingten bankaya devredilmişti?
- Gerçekleri hiç bir zaman Hazine'den saklamadık. Yıl 1997. Gittik bakana, konuyla ilgili müsteşar yardımcısına dedik ki, ‘‘bankamızda, şu anda rasyoları itibariyle tehlike çanları çalıyor. Bugünden yarına bir sorun olmaz ama biz bunu size bildirmek istiyoruz, bununla ilgili tedbir alınması lazım, bizim de bu tedbiri alacak parasal gücümüz yok.’’ O zaman için yaptığımız hesaplarla 100-150 milyon dolarlık uzun vadeli bir borç bu sorunu çözebilecek gibi görünüyordu. Dediler ki ‘‘biz bunu doğrudan doğruya veremeyiz. Holdingin elindeki şirketleri bankaya devredin, biz de size parasal destek de bulunalım.’’ Ve bunu bana yazılı olarak verdiler. Böyle bir yazı elimde var. Biz buna dayanarak, şirketleri doğrudan doğruya bankaya devrettik. Ama Hazine bize vadettiği parasal desteği yapmadı. 1998'de bunun için devrettik biz şirketleri. 1999 yılında üç kere Hazine'ye başvurduk, böyle olmuyor diye.
1995'ten bu yana banka zorda, o zaman bunların olabileceğini düşünüyor muydunuz?
- Hayır. Biz çünkü bankayı kurtarmak için gereken kaynakları harekete geçirdik. Bankayı esas krize sokan 94 krizidir. Banka o krizle sıkıntıya girince biz topluluk olarak borçlanıp bankaya destek verelim dedik. Borçlanıp bankayı kurmarmak istedik. Çünkü bu banka bizim üç önce aldığımız, üç gün sonra bırakabileceğimiz bir banka değildi. 75 milyon dolar borç vardı bankada, şirketler borçlandı, genel müdürlük binamızı sattık 100 milyon dolar bankaya para koyduk. Bu para bizi yüzdürmek için yeterliydi ama o sırada bize bir başka azizlik daha yaptılar. KİT'lerden olan alacaklarımızın yarısını vermediler. 75 milyon dolarımıza el koydular. Böyle olunca bizim bankaya koyduğumuz sermaye sıfır oldu.