Güncelleme Tarihi:
Milano’da gazetecilerle sohbet eden Zeybekci, “Sayın Mehmet Şimşek’in sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:
RAKAMLAR İYİ
“Şu an itibariyle katılmıyorum. Neden katılmıyorum? Türkiye’nin yapısal anlamda sonuçlarına, göstergelerine bakacak olursak, bizim etrafımızdaki gibi bir konum olsa AB’nin ne hale geleceğini düşünebiliyor musunuz? Bütçe açıklarımıza bakın. Dünyanın en iyilerindeniz. Cari açıkta yüzde 40 oranında iyileştirme yapıyoruz. İhracatın ithalatı karşılama oranı. İhracatımız düşüyor evet doğru ama ithalatımız daha fazla düşüyor. Ara malı ve yatırım mallarında düşüş oranı tüketim mallarındaki kadar değil. Tüketim mallarında daha fazla aşağı çekiyor. Yılsonu itibariyle serbest bölge, ara mallar eklendiği zaman ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 80’ler olacak. 26.5 milyar dolar fazla veriyoruz. Bunu da üzerine koyduğumuz zaman, Türkiye dış ticarette dengeye gidiyor. Biz dengeye doğru yaklaşıyoruz bu hakikaten çok önemli bir rakam. Doğrudan sermaye girişleri Türkiye artı veriyor şu anda.”
Bütün bunları kenara koyup, kurla ilgili bir noktaya takılındığını söyleyen Zeybekçi, “Kurla ilgili rakam doğru mudur, doğrudur. Türkiye bir yıl içinde dolar karşısında yüzde 29 değer kaybetmiş. Altı para birimi yüzde 21.5 değer kaybetmiş. Biz hazirana kadar bu 6 para biriminden daha iyiydik. Yaşadığımız şu terör olayları, terör örgütünün yaratmaya çalıştığı ortama rağmen yüzde 7.5 oranında düzeltme içindeyiz. Doların Türk parası karşısındaki değeri, ekonomik gösterge değil. Finansal bir sonuçtur. Türkiye’nin toplam borcu 400 milyar doların altında. Döviz tevdiat hesaplarındaki rakamlar 200 milyar dolara yaklaştı. Merkez Bankası rakamları 70 milyar dolar doğrudan kullanılabilir” diye konuştu.
TAM ANLAMIYLA SPEKÜLATİF
Türk Lirası’ndaki hareketliliğin spekülatif olduğunu öne süren Zeybekçi, “Bütün bunlara rağmen Türkiye’yi tek bir şirket olarak düşünün, ‘acil döviz ihtiyacınız var mı’ diye sorun. TL dolar kuru niye böyle? Tam anlamıyla spekülatiftir. Bizim Merkez Bankası ya da başka araçlarla müdahale etmemiz yanlış olur. Bu topa girmeyeceğiz. Merkez Bankası eliyle döviz satarak, ya da faiz artırarak gireceksiniz, niye... Tiyatro anlamında söyleyeyim, FED faiz artıracak, bu kaç defa satın alındı. İhracatın yüzde 43’ünü AB’ye yapan bir Türkiye, doğrudan yabancı sermayenin yüzde 70’ini AB’den alan Türkiye. Türkiye olarak ben hangi para biriminden etkilenerim Euro’dan. Euro’dan pozitif anlamda daha fazla etkileneceğim. AB Merkez Bankası’nın pompalanan bu paranın gideceği başka bir yer yok. Dolardan alacağımız negatif etkilenmeyi, Euro’dan kazanarak kompanse edeceğiz. ABD Merkez Bankası çok minimum bir, yapmasını ben ekonomik, sürdürülebilir bulmuyorum, yapsa dahi çok minumum yapacaktır. Bunu çok ekonomik bulmuyorum. Milli gelirini yüzde 15-20 arasındaki ABD’nin rekabet şansını kaybetmesi sürdürülebilir değildir” dedi.
ŞİMŞEK TAM TERSİNİ SAVUNDU
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, şu anda Türkiye’nin tek çıpası kaldığını belirterek “Siyasi istikrar yok, Avrupa Birliği yok, bir tek mali disiplin var. Bu da seçim hesaplarıyla heba edilirse, o zaman Türkiye ikiz açık problemiyle karşı karşıya kalacak” diye konuştu.
Şimşek, pazar günü Kanal 7’de katıldığı programda soruları yanıtladı. Şimşek, 2002-2014 arasında yaşanan bütün olumsuz gelişmelerden en az şekilde etkilenmesinin temelinde siyasi istikrar ve reform olduğunu vurgulayarak, “Reform yapılmazsa Türkiye yata kalka gider ama o bizi bir yere götürmez. 90’lı yıllar bunu en güzel örnekleriyle doludur. Türkiye’de siyasi belirsizlik uzun süre devam ederse mali disiplin buna dayanamaz. Bu ortamda mali disiplini sürdüremeyiz” dedi.
Şimşek, hukuk devleti, demokrasi hak ve özgürlükler anlamında en iyi referansın halen Avrupa Birliği olduğunu vurgulayarak, “Mesele üye olup olmamak değil. Mesele Türkiye’nin yapısal dönüşümünün devam etmesi, kurumların güçlenmesi, kalitesinin artması ve uzun vadede ülkenin önünün açılmasıdır. İlave reformlar yapılması gerekli. Bu seçim döneminde, reformların ilk 100 günde önceliklendirileceğinin ortaya konulması lazım, bunun getireceği faydaların konuşulması lazım” ifadelerini kullandı.
Son 13 yıldır ekonomik anlamda kazanımların tehdit altında olduğunu belirten Şimşek, şöyle devam etti: “Siyasi istikrarı sağlayıp reform yapamazsak bırakın 2023 hedeflerini biz mevcut kazanımları koruyamayız. Türkiye’nin küresel rekabette elinin güçlü olabilmesi için güçlü ve uzun soluklu bir hükümete ihtiyacı var. Gelişmekte olan ülkeler sıkıntıda ve bu sıkıntılar azalmayacak. Amerikan Merkez Bankası eninde sonunda para politikasını normalleştirecek, faizi artıracak. Belki bu ay belki de yıl sonunda olacak ama bu önemli değil. Amerika kendi menfaatlerine göre o kararı verecek. Türkiye olarak kararın ne zaman verileceğinden bağımsız şekilde, o kararlara, şoklara karşı dayanıklılığımızı artırmamız lazım. Dayanıklılığı da konuşarak slogan atarak artıramayız. Sloganlar 5 kuruşa yaramıyor.”