Güncelleme Tarihi:
Yıllık ortalama 6 bin lira kazanan en düşük gelir grubunda bulunan yüzde 20’lik grubun gelirden aldığı pay yüzde 5.8 düzeyinde kaldı. Böylece en üsttekiler ile en alttakiler arasındaki gelir uçurumu 8.1 kat oldu.
TÜRKİYE’de en üst gelir grubunda bulunan yüzde 20’lik grup toplam gelirin yüzde 46.9’unu alırken, en düşük gelir grubunda bulunan nüfusun gelirden aldığı pay yüzde 5.8’de kaldı. Fertleri eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlerine göre küçükten büyüğe doğru 5 gruba ayrıldığı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) araştırmasına göre, son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik gruba göre 8.1 kat daha fazla oldu. Aynı gösterge 2006 yılı sonuçlarına göre 9.5 kat olarak hesaplandı. TÜİK 2006-2007 Yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın ortaya çıkardığı sonuçlar şöyle oldu:
En düşükte ayda 500 lira
TÜİK’in eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelire göre sıralı yüzde 20’lik gruplar halinde hazırladığı gruplara ilişkin 2007 verilerine göre en düşük gelire sahip olan grubun yıllık ortalama geliri 6 bin TL, aylık geliri ise 500 TL oldu. İkinci grubun yıllık geliri 10 bin 294 TL olurken aylık geliri 857 TL’ye geldi.
En üst ayda 3565 TL kazandı
Üçüncü gelir grubunda yıllık ortalama 14 bin 535 TL, aylık geliri 1211 TL olarak belirlendi. En üst gelir düzeyi grubunun bir altında olan grup yıllık 20 bin 513 lirayla ayda 1709 lira gelir elde etti. En tepedeki yüzde 20’lik kesimin ise yıllık geliri 42 bin 781, aylık geliri de 3565 TL olarak hesaplandı.
Ortalama gelir 18827 TL oldu
Hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 2007 yılı sonuçlarına göre 18 bin 827 TL olarak hesaplandı.
Geliri en yüksek il İstanbul
Bölge bazında bakıldığında, 2007 yılı sonuçlarına göre, İstanbul Bölgesi 11 bin 454 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge durumunda oldu. Bunu, 10 bin 151 TL’lik ortalama
gelir ile Doğu Marmara izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 3 bin 591 TL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.
Zenginlik kentsel yerlerde 2007 yılı sonuçlarına göre, kentsel yerler için en yüksek gelire sahip olan son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik grubun aldığı payın 7.5 kat, kırsal yerler için ise 6.9 kat olarak belirlendi.
Toplam gelir içindeki payı bakımından gelir türleri içerisinde üçüncü sıraya sahip sosyal transferlerin yüzde 94’ünü emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturdu.
Toplam gelir içinde en fazla payı maaş ve ücret gelirleri aldı
TÜİK araştırmasının 2007 yılı sonuçlarına göre, maaş-ücret gelirlerinin yüzde 39.7’lik oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip olduğu görüldü. Bunu yüzde 18.2 ile sosyal transferler, yüzde 16.8 ile tarım dışı müteşebbislik gelirleri izledi. 2006 yılı sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, bir önceki yıla göre maaş-ücret gelirlerinin payında 1.1 puanlık bir düşüş, sosyal transferlerin payında ise 0.4 puanlık bir artış yaşandı.
Yüzde 60’ın evi var ama mobilya değiştiremiyor
Kurumsal olmayan nüfusun yaşam koşulları göstergelerine bakıldığında, yüzde 60.8 kendilerine ait konutta oturuyor.
Ancak yüzde 39.1’inin oturduğu konutta ‘sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi’ sorunlar yaşanıyor. Yüzde 39.8’inin oturduğu konutta ise ‘izolasyondan dolayı ısınma sorunu’söz konusu.
Yüzde 55.5 lik bir kesimin hanesinin taksit ödemeleri ve borçları bulunuyor. Yüzde 23.3’lük kesim de bu borç ödemelerinin hanesine çok yük getirdiği belirtiyor.
Nüfusun yüzde 70’i ekonomik nedenlerle, ‘evden uzakta bir haftalık tatil’, ‘beklenmedik bir harcama’ ve ‘yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme’ ihtiyacını karşılayamıyor.
Yüzde 20.6’lık kesim yoksulluk sınırının altında
TÜİK, araştırmasında harcama yerine eşdeğer fert başına düşen (eşdeğer hanehalkı kullanılabilir) gelirlerini kullanılarak, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan değerine göre belirlenen çeşitli göreli yoksulluk sınırlarını yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60 veya yüzde 70 olarak hesapladı. TÜİK tarafından ilk kez bu çalışmada hesaplanan gelire dayalı göreli yoksulluk oranları, uluslararası karşılaştırılabilirliği olması bakımından tercih edildi. Buna göre 2007 yılında nüfusun yüzde 18’i, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre yoksulluk riski altında kaldı. Kentsel ve kırsal yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 14.7 iken, kırsal yerlerde yüzde 15.1 oldu.