‘Yüzde 100 Türk olsun’ diye sonsuz destek verilemez

Güncelleme Tarihi:

‘Yüzde 100 Türk olsun’ diye sonsuz destek verilemez
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2011 00:00

TÜSİAD’ın düzenlediği “Sanayi Politikaları Yuvarlak Masa Toplantısı”na katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Her şeyi yüzde 100 Türkiye’de yapalım diye adımlar atmak son derece sakıncalı. Sadece devlet desteğiyle ayakta duran varsa, bunlara destek ilelebet süremez” dedi.

Haberin Devamı

BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin, dünyayla entegre, dünyanın her köşesiyle ticaret yapabilen, alıp satabilen, işine geldiğinde üreten, işine gelmediğinde alıp kullanabilmesini bilen bir ülke olması gerektiğini belirterek, “Her şeyi yüzde 100 Türkiye’de yapalım, kendi kendimize yeterli olalım gibi, böyle 80 yıl önce, 100 yıl önce uygulanan politikalara geri dönüşümüzün son derece sakıncalı olacağını düşünüyorum” dedi.
İlelebet destek olmaz
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) düzenlediği “Sanayi Politikaları Yuvarlak Masa Toplantısı”na katılan Babacan, toplantının basına açık bölümünde yaptığı konuşmada hangi ürün olursa olsun, hangi sektör olursa olsun eğer ilelebet, tüm üretim dönemi boyunca ancak devlet desteğiyle ayakta durabiliyorsa, devlet desteğiyle dünyada varlığını sürdürebiliyorsa, o tür sektörlere fazla yoğunluk ve ağırlık verilmemesi gerektiğini kaydetti.
Kendi ayağı üzerinde
Aksi halde 10 yıl sonra kapısına kilit vurulmuş yüzlerce tesis olacağını dile getiren Babacan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla mutlaka burada bir ölçek ekonomisini oluşturmak, ama ölçek ekonomisini oluşturduktan sonra o yatırım aşamasında, devletin sağlayacağı teşviklerden sonra kendi ayakları üzerinde yürüyebilecek sektörlere ve ürünlere ağırlık vermek gerektiğini düşünüyorum. Basit bir, klasik bir ithal ikameci yaklaşımın da Türkiye’ye başka türlü zorluklar getirebileceğine inanıyorum.”
Teşviklere yeni bakış
Babacan, önümüzdeki dönemle ilgili yatırım teşvikleri konusunda yeni bir bakışın söz konusu olacağını vurgulayarak, şunları anlattı: “Özellikle ithalatın yüksek olduğu kalemlerde, bu ürünleri Türkiye’de nasıl daha fazla üretebiliriz, Türkiye’de bu ürünler için sürdürülebilir bir rekabet gücümüz var mıdır yok mudur, bunları detaylı bir şekilde bugünlerde ele alıyoruz.”

Haberin Devamı

Daha yüksek katma değere yöneliyoruz

BİLİM, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı kurarak, TÜBİTAK’ı da bu Bakanlığa bağladıklarını belirten Ali Babacan, önümüzdeki dönemde Türk sanayisinin yapısının mutlaka daha yüksek katma değer üreten, daha yüksek teknolojiye doğru dönüşümü sağlayan, Ar-Ge ve yeniliğin ön planda olduğu bir sanayi olması gerektiğini söyledi. Babacan, bilim ve teknoloji politikalarının temel amaçlarını bilim ve teknolojide yetkinleşmek, bu yetkinliği ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmek ve özel sektörün yenilik yeteneğini artırmak olarak sıraladı.

Haberin Devamı

Rekabeti ucuz işçiye dayandırmak bitti

ALİ Babacan, özellikle Çin ve Hindistan’daki üreticilerin yükselttiği uluslararası rekabet baskıları sonucunda geleneksel emek yoğun faaliyetlerin ihracat içindeki payının azaldığını ve bu sektörlerde daha yüksek katma değerli, yenilikçi üretim yapılarına geçme baskısının gittikçe daha fazla hissedildiğini söyledi. Türkiye imalat sanayisinin de bu baskılar çerçevesinde değişmek zorunda olduğunu vurgulayan Babacan, “Türkiye’nin rekabet gücünü ucuz işgücüne dayandırması bundan sonraki dönemlerde uygulanabilecek strateji olmaktan çıkmış durumda” diye konuştu.

Avrasya’nın yüksek teknoloji üssü olalım

TÜRKİYE için uygulanacak sanayi stratejisinin uzun dönemli vizyonunun orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olmak şeklinde belirlendiğini vurgulayan Ali Babacan, bu genel amaç ve buna bağlı vizyona yönelik olarak orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının artırılması, düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişin sağlanması ve becerilerini sürekli geliştirilebilen şirketlerin ekonomideki ağırlığının artırılması şeklinde üç temel stratejik hedef tespit edildiğini kaydetti.

Haberin Devamı

TÜSİAD: Sürdürülebilir büyüme iyi eğitimle olur

TÜSİAD’ın hazırladığı “Türkiye’de Büyümenin Kısıtları: Bir Önceliklendirme Çalışması”na göre, Türkiye’nin yüksek oranlarda sürdürülebilir bir büyüme patikasında olabilmesi için eğitim düzeyi ve kalitesi ile bilimsel becerilerde önemli bir iyileşme, Türkiye’de üretim ve ihracatın teknolojik içeriğinde ciddi bir iyileşme gerekiyor.
Finansmana erişim
Büyümenin önündeki engeller içinde ilk akla gelenin finansmana erişim olduğuna işaret edilen rapora göre, finansmana erişimi kolaylaştırmaya yönelik politikaların tek başına büyümede bir sıçrama yapacağı şüpheli. Vergi gelirleri ve devlet nihai tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı incelendiğinde ise Türkiye görece az vergi topluyor ve daha az kamu harcaması yapıyor.
Vergi yayılmalı
Kamu yatırımlarının toplam faktör verimliliği (TFV) ve pozitif dışsallık yarattığı düşünüldüğünde verginin tabana yayılarak daha fazla vergi toplanabilmesi ve bu çerçevede daha kaliteli ve daha fazla kamu hizmeti sunulması büyümeyi olumlu yönde etkileyecek. Raporda, yeni alanlara yatırım eğilimi arttıkça ve KOBİ’lerin gerçekleştireceği verimlilik artışlarının ardından kredi taleplerinin artmasıyla, finansman kısıtlarının daha önemli hale gelebileceği belirtiliyor.
KOBİ’ler incelenmeli
Ayrıca, eğitimin önemi vurgulanırken, “Hangi eğitim seviyesine yatırmı yapılmasının daha önemli olduğu” sorusunun henüz tam olarak cevaplandırılmadığına dikkat çekiliyor. Raporda, KOBİ’lerin karşı karşıya olduğu en önemli kısıtın finansman olduğu kanısının yaygın olduğu kaydedilirken, bunun sorgulanabilir olduğu vurgulanıyor ve KOBİ’lerin diğer ülkelere göre neden daha az büyüdüklerinin daha ayrıntılı incelenmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!