Güncelleme Tarihi:
Yunanistan'da 25 Ocak'ta gerçekleştirilen seçimlerin ardından iktidara gelen Aleksis Çipras başkanlığındaki koalisyon hükümetinin kreditörlerle uzlaşma sağlayamaması nedeniyle nakit sıkıntısı son aşamada bulunurken, ülkenin kasası hızla boşalıyor ve ülke için zaman daralıyor.
Ülkenin haziranda Uluslararası Para Fonu'na (IMF) 1,5 milyar avro, Avrupa Merkez Bankası'na (ECB) ise 5,2 milyar euro geri ödeme yapması gerekiyor. Avrupa'nın sorunlu ülkesi Yunanistan'ın, Avrupalı ortaklarıyla mayıs ayı sonuna kadar anlaşma sağlayamaması durumunda IMF'ye ve ECB'ye olan borçlarını ödeyemeyeceği belirtiliyor.
Ülkenin kasasında yaklaşık 2-2,5 milyar euro kaldığı tahmin edilirken, ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı yaşayan hükümetin bugünkü koşullarda ayrıca ülkedeki kamu kurumlarının kasalarından yardım almadan bu ay sonunda memur ve emekli maaşlarının ödemesini de gerçekleştiremeyeceği düşünülüyor.
TEMERÜDE DÜŞMENENİN TEK YOLU
Frankfurt Finans ve Yönetim Okulu Ekonomi Profesörü Grigory Vilkov, Yunanistan için potansiyel bir temerrüdün mümkün olduğunu ve bunun bir sonucu olarak da Yunanistan'a daha fazla tasarruf tedbirleri uygulanabileceğini söyledi.
Yunanistan konusunda iyimser olmadığını vurgulayan Vilkov, "Yunanistan hükümeti halkına sözler vermeyi bırakmak zorunda kalacak ve bu belirsiz sonuçlarla siyasi krizlere yol açabilir. Her halükarda, Yunanistan'ta yakın zamanda yaşam kalitesinin iyileştirilmesi konusunda çok iyimser değilim" ifadelerini kullandı.
Vilkov, Yunanistan'ın borç sorununun sürdürülemez olduğuna dikkati çekerek, "Yunanistan için temerrüt çok gerçek. Yani Yunanistan borç yükümlülüklerini zamanında yerine getiremiyor ve temerrüde düşmeyi engellemenin tek yolu borçların yeniden yapılandırılması olacaktır" dedi.
Yunanistan için yakın zamanda öngörülen en iyi ve en kötü senaryoları da değerlendiren Vilkov, şunları kaydetti:
"Yunanistan için en iyi senaryo siyasi başarısızlık ve yakın gelecekte potansiyel bir istifa anlamına gelse bile Avrupa Birliği'nin taleplerine boyun eğmek olacaktır. En kötü senaryo ise Euro Bölgesi'nden ayrılmak ve borçlarını euro üzerinden geri ödeme problemleriyle karşı karşıya kalmak ve AB'den ayrılmak olabilir."
HÜKÜMET BASKI ALTINDA
Banka ve finans sektöründe 300 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Barclays'ın ekonomistlerinden Philippe Gudin ise Yunanistan'ın durumuna ilişkin yayımladığı raporda Yunanistan için kritik haftaların başladığına dikkati çekti.
Gelecek iki haftanın Yunanistan için çok önemli olacağını vurgulayan Gudin, "Hükümetin nakit pozisyonu çok güçlü baskı altında ve resmi alacaklılar tarafından 7,2 milyar euroluk ikinci kurtarma yardımının yakın zamanda serbest bırakılması kararı alınmazsa ülke temerrüde düşmeye yakın" değerlendirmesini yaptı.
ATİNA ZORDA
Öte yandan Avrupa'dan nakit akışının kesilmesinin ardından mali kaynak bulmakta sıkıntı çeken hükümet nisan ayı memur ve emekli maaşlarını ödeyebilmek için, kamu kuruluşlarının sandıklarına el koyma kararı almıştı. Hükümet kısa bir süre önce de ihtiyaçlarını karşılamak için dış ülkelerdeki büyükelçilik ve konsolosluklardan kullanılmayan birikimlerin acilen Atina'ya göndermelerini istemişti.
Ayrıca ülkedeki ekonomik belirsizlik nedeniyle yatırımcıların hesaplarındaki paraları çekmeleri sonucu likidite sıkıntısı yaşayan Yunan bankalarının ihtiyaçlarını karşılamak için Yunanistan Merkez Bankası'nın garantilerini tüketmeye başladığı kaydediliyor.
Daha önce, ECB'nin acil finansman desteğinden (ELA) 88 milyar euro kullandığı bankalara Avrupa'dan ek likidite yardımı sağlanamaması durumunda Yunanistan Merkez Bankası'nın garantilerinin en geç üç hafta içerisinde tükenebileceği ifade ediliyor.
Yunan hükümetinin, kreditörlerin sert tutumu karşısında kendi kırmızı çizgilerini koruyabilmek için siyasi düzeyde bir çözüm arayışı içerisinde bulunduğu aktarılıyor. Hükümet çevrelerinden yapılan açıklamalarda, müzakerelerin umut verici şekilde ilerlediği ileri sürülürken, Yunan medyasında çıkan haberlerde ise Atina ile kreditörler arasında uzlaşma konusunda hiçbir umut verici gelişme kaydedilmediği savunuluyor.
Haberlerde, Avrupalılar'ın nakit akışının yeniden sağlanabilmesi için hazırladığı tedbirler paketindeki iş koşullarının değiştirilmesi, vergi yasasının yeniden düzenlenmesi ve emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi konuların Atina ile kreditörler arasında çözümlenmesi mümkün gözükmeyen en büyük teknik sorunlar olduğu ifade ediliyor."