Güncelleme Tarihi:
HİKÂYE bundan 60 küsur yıl önceye uzanıyor. 1950’nin Mülkiyesi’ne. Gaziantep Lisesi’nden mezun olmuş Sezai, Ankara Siyasal Bilgiler’e girmiş. Ve rivayete göre aynı sınıfta okuyan bir kıza vurulmuş. Seviyor. Ama Diyarbakırlı kavruk delikanlı, Kandilli Kız Lisesi’nde okumuş, memur çocuğu havalı kıza bir türlü açılamıyor. Susuyor. Sonunda da öyle doluyor ki... Kızı düşünerek Türk edebiyatının gelmiş geçmiş en gizemli şiirini yazıyor: monna rosa. siyah güller, ak güller / geyve’nin gülleri ve beyaz yatak / kanadı kırık kuş merhamet ister /ah senin yüzünden kana batacak / monna rosa. siyah güller, ak güller. Şiir iki yıl sonra bir dergide basılıyor. Ardından dilden dile yayılıyor. Ancak 30 yıl boyunca, şair Sezai Karakoç’un 14 kıtalık şiirinin bir akrostiş olduğu ve her kıtanın ilk harflerinden de Geyveli Muazzez Akkaya adının çıktığı hiçbir zaman anlaşılmıyor. İşte o şiirin yazılmasından tam 62 yıl sonra, Ankara’dan çok uzakta, bu sefer New York’ta, başı benzese de şimdi sonu bambaşka bir hikâye yaşanıyor.
Kızı doktor oluyor
Muazzez Akkaya, Sezai Karakoç’un şiirinden habersiz, Orhan Giray’la evleniyor. Çocuklarından birinin adını da içinde gül geçen Ayşegül koyuyor. Ayşegül Giray, doktor oluyor. New York’a yerleşiyor. 1997 senesinde de, babası eski Maliye Bakanlığı müfettişi Beyaz Türk, zengin kız, Manhattan Upper West Side’ki evinde yaşarken aşağıda meyve satan kavruk bir gençle tanışıyor. Delikanlının tıpkı babası gibi Mülkiye’de okuduğu ama Türkiye’deki siyasi karışıklıklar yüzünden kendini Amerika’ya attığı anlaşılıyor. Ve Monna Rosa’nın kızı, Erganili Sezai’nin talihine inat İliçli Hamdi Ulukaya ile evleniyor.
Yeşil kart alıyor
Amerika’ya öğrenci vizesiyle 1994’te gelen Ulukaya, evlilik sayesinde Yeşil Kart’a kavuşuyor önce. Sonra da yine iddiaya göre sermaye ediniyor. Ve hem Ayşegül Giray’ın cebinden koyduğu 200 bin dolar hem de bankadan aldığı kredi sayesinde baba mesleği mandıracılığa girişiyor. Karısıyla birlikte Euphrates (Fırat) adlı peynir şirketini kuruyor.
2 yılda boşanıyorlar
İş yürüyor. Ama evlilik olmuyor. Anlaşamıyorlar, 1999’da boşanıyorlar. İddiaya göre başlattıkları işte ise ortak kalmaya devam ediyorlar. Ulukaya işlerini büyütmeye karar verdiğinde Giray 2002-2003’te 300 bin dolar daha sermaye desteği sağlıyor. Sonraki yıllarda ise evlilikten sonra işler de sarpa sarıyor. Ulukaya, 2005’te New York Eyaleti’nin kuzeyinde Kraft’a ait bir yoğurt fabrikası alıyor. Fakat Giray’a bundan bahsetmiyor. Giray, durumu 2007’de kendi öğreniyor. 2011’de gelir paylaşımı istiyor. Hamdi Ulukaya yanaşmayınca iş sonunda mahkemeye kadar uzuyor.
Bu dava mesnetsiz
HAMDİ Ulukaya cephesi ise çok daha sessiz. Ulukaya, mesajlara yanıt vermiyor. Chobani şirketinin Başkan Yardımcısı Nicki Briggs ise Ulukaya adına Hürriyet’e iki cümlelik bir açıklama yolladı. Açıklamada da, “Dava mesnetsizdir. Konu özel hayata dair olduğundan, daha fazla bir yorum yapmayacağım” denildi. Ulukaya, bundan iki ay önce Hürriyet’e verdiği röportajda ise söz konusu evlilikten bahsetmemiş ve çok çalıştığından evlenmeye fırsat bulamadığını söylemişti. İşlerini hangi sermaye ile büyüttüğünü sorduğumuzda ise ABD’de birçok destek kredisi olduğunu söyledi.
8 milyar dolar değerle halka açılacak
HİKAYE her ne kadar Sezai Karakoç’un şiirine kadar uzansa da, Hamdi ve Ayşegül’ün sona eren evliliğinin ucunda bugün 4 milyar dolarlık bir kavga yaşanıyor. Çünkü Hamdi Ulukaya’nın tek başına sahibi olduğu Chobani, yatırım şirketi Goldman Sachs ile yaptığı anlaşmayla, önümüzdeki dönem yaklaşık 8 milyar dolarlık bir şirket değeri üzerinden halka açılmaya hazırlanıyor. Monna Rosa’nın kızı ise yaptığı sermaye katkısı nedeniyle Chobani’nin yüzde 53’ünün aslında kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Ve bir zamanlar Monna Rosa’nın damadı olan, bugün Amerika’nın “Yoğurt Kralı” olarak bilinen Hamdi’nin Ayşegül ile evliliği, Karakoç’un şiirine rahmet okutan, New Yorklu bir modern zaman mal paylaşımı kavgasına dönüşüyor.
Avukatlarım bakıyor
KONUNUN New York gazetelerine yansımasından sonra Hürriyet’in ulaştığı Ayşegül Giray (43), şimdilik meseleyi avukatların incelediğini ve geniş bir açıklama yapmayacağını söyledi. Hamdi Ulukaya’yla (40) tanışmasının ise Manhattan’ın Upper West Side bölgesinde, 72. Sokak’taki kendi evinde yaşadığı sırada, Ulukaya’nın aynı sokakta meyve satmasına uzandığını anlattı. Evlilikleri ile ilgili kayıtların resmi makamlarda bulunduğunu, Ulukaya’nın Yeşil Kart’a bu evlilikten sonra ulaştığını belirtti. Giray, “Hamdi’nin bu olaydan zarar görmesini istemiyorum” dedi.