Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’de düzenlenen ilk ve en prestijli basın reklam yarışması Kırmızı Ödülleri, reklamın kalbi yaratıcılık unsurunu öne çıkarması nedeniyle Türk reklam sektörüne büyük katkı sağlayan organizasyonlardan biri olarak öne çıkıyor. Hürriyet’in 12 yıl önce hayata geçirdiği Kırmızı Ödülleri’nin aralıksız olarak her yıl yoğun bir ilgiyle karşılaşması sektörde bu anlamda duyulan ihtiyacı da gözler önüne seriyor. Hürriyet Reklam Direktörü Zeynep Tandoğan, yaratıcılığın yoğun rekabet ortamında başarının en önemli faktörlerinden biri olduğunu hatırlatarak, “Etkili bir reklamın, reklamverene geri dönüşünü artırabilmesi için öncelikle yaratıcı ve daha önce denenmiş tüm örneklerden farklı olması gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında Türk reklam sektörünün geleceğinde de yaratıcı reklamcılığın ve gelişiminin rolü çok büyük” dedi.
Her kurum başarıyı ödüllendirmeli
REKLAM sektöründeki her kurumun başarının teşvik edilmesi ve ödüllendirilmesi için elinden geleni yapması gerektiğini hatırlatan Zeynep Tandoğan, “Büyüme, ancak başarıların fark edilmesi ve fark ettirilmesiyle mümkündür. Kırmızı her yıl üniversitelerin iletişim fakültesi reklamcılık mezunu, görsel iletişim tasarımı fakültelerinde okuyan öğrencilerin katılabilmesine olanak sağlayan Reklamcılık Vakfı işbirliğiyle Genç Kırmızı’yı düzenliyor. Böylece eğitimine henüz devam eden öğrencileri de destekliyoruz” diye konuştu.
Kırmızı kendiyle de yarışıyor
KIRMIZI’nın farklılaşması ve sürekliliği için sadece Türkiye’de değil dünyadaki gelişmelerden de ilham aldıklarını söyleyen Zeynep Tandoğan, şöyle konuştu: “Kırmızı her yıl kendi içinde de yenileniyor ve fark yaratıyor. Aslında bu anlamda Kırmızı kendi kendisiyle de yarışıyor. ‘Her yıl bir önceki yıldan daha iyi ve daha farklı ne yaparız?’ penceresinden bakıyor. Bölge ajanslarının ve bölge reklamcılığının da gelişmesi için ilk adımı yine Kırmızı attı. Örneğin bu yıl ilk defa dijital reklamcılığın da gelişmesine önayak olmak amacıyla dijital kategorimizi genişlettik. Yine bu yıl En İyi Sağlık İletişimi, En İyi Video Entegrasyonu ve En İyi İçerik Pazarlama kategorileri de yarışmaya eklendi. Daha şimdiden ‘Gelecek yıl daha farklı ne yaparız?’ diye çalışmalarımıza başladık.”
YEREL MARKALARIN YOL ARKADAŞI
HÜRRİYET’in hem bölge reklamcılığın hem de ürün yelpazesinde yerelleşmenin öneminin farkında olduğunu vurgulayan Zeynep Tandoğan, şöyle devam etti: “Bugün sektörün en köklü bölge gazetelerinin birçoğu yine Hürriyet bünyesinde yayınlanıyor. Geçtiğimiz yıl Hürriyet Ege 30. yılını, Hürriyet Akdeniz 25.yılını kutladı. Bunlar bölge ekleri ve yayıncılığı olarak değerlendirildiğinde çok önemli skorlar. Bu bakış açısıyla Anadolu reklamcılığının önemini yine ilk fark eden ve gelişimine olanak sağlayan Hürriyet oldu. Yerel firmaların KOBİ’lere, KOBİ’lerin de uluslararası marka olma yolundaki zorlu yolculuklarında bölge ajansları bu başarılı olmuş markaların en önemli kilometre taşlarından biri. Kırmızı Bölge Ödülleri ise ajansların işleriyle gündeme geldiği önemli bir platform.”
Bu yıl büyük ödül Kıpkırmızı’yı Leo Burnett kazandı
Aynı dili konuşmak başarı getiriyor
BU yılki yarışmada büyük ödül Kıpkırmızı’yı Jeep reklamı ile kazanan Leo Burnett’in Başkan Yardımcısı Roda Sezer, reklam sektörünün gelişiminde kreatif ekipten, ajansın tüm çalışanlarına ve reklamverene kadar tüm tarafların yatıcılığa açık olmasının önemini vurguladı. Yaratıcılığın tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de reklam sektörünün kalbi, ruhu, aklı, lokomotifi olduğunu belirten Sezer “Yaratıcılığı ajansların içinde sadece kreatif ekiplerin sorumluluğunda bir alan olarak da görmüyorum. Müşteri ilişkilerinden stratejik planlamacılarına, ajans yöneticilerine, prodüktörüne, finansçısına kadar herkes yaratıcı olup, çözüm üretmek, fark yaratmak zorunda diye düşünüyorum” dedi.
Reklam sektöründe yaratıcılığı belirleyen bir diğer önemli unsurun da reklamveren tarafındaki yöneticilerin marka yaratma ve devamlılığına yaklaşımı olduğuna dikkat çeken Sezer şöyle konuştu: “Reklam, ticari anlamda çok önemli bir yatırım. Bu nedenle hayata geçirilirken özellikle onay sırasında birçok kişinin görüşü alınıyor. Ajans fikri yukarı çıkaracak yorumlara çözüm üretirken, fikri başka yönlere çekecek veya fikrin gücüne katkısı olmayacak yorumları çok iyi süzgeçten geçirip, üzerinde konuşup marka yöneticilerini ikna etmesi gerekiyor. Bu süreçte ajans ve reklamveren aynı dili konuştuğunda çok daha iyi işlerin çıktığını görüyoruz.”
Güçlü ve basit : ‘Beep’ sesiyle anlatılan Jeep
KIRMIZI gibi prestijli bir yarışmada yüzlerce işin arasından Leo Burnett İstanbul olarak en büyük ödül olan Kıpkırmızı’yı almaktan dolayı çok mutlu olduklarını dile getiren Roda Sezer, şöyle konuştu: “Jeep, ajans olarak yıllardır hizmet verdiğimiz çok değerli bir markamız. Kurumsal imaj ilanı brief’ini aldıktan hemen sonra çalışmaya başladık. Çıkış noktası olarak Jeep’in ‘her yere gidebilirsin, her şeyi yapabilirsin’ konumlandırılmasını aldık. Jeep ile doğanın en uç noktalarında özgürce dolaşıp, benzersiz bir macera deneyimleyebileceğini, esasında defalarca başka şekillerde anlatmıştık.” Ödüllü Jeep reklamında ne ürünün fotoğrafı ne de markanın logosunun bulunmadığını, sadece zebraları ürküten “beep” sesinin yazı karakterinden Jeep reklamı olduğunun anlaşıldığını söyleyen Sezer, bu yaklaşıma Jeep Türkiye yetkililerini nasıl ikna ettiklerini şunları anlattı: “Böyle bir fikri tabii ki her marka için hayata geçiremezsiniz. Jeep, SUV kategorisinin kurucusu olarak kategoriye adını verdiği için çok özel bir noktada. Bu nedenle işi yaparken büyük oranda logonun gücünden yararlandık. Yapılan araştırmalarda Jeep’in “özgürlük” ve “macera” kavramlarıyla eşleştiği görülüyordu. Jeep’in bu özelliklerini vurgulamak için Jeep’le gidilebilecek ortamları görsel kodlar olarak belirledik. Bu ortamlara uygun olacak şekilde markanın logosuna gönderme yapan ifadeler kullandık. Yani hem logosu olmayan hem de ürünün gösterilmediği bir ilana bakıp hangi markanın ilanı olduğunu anlayabileceğiniz bir tasarım dili oluşturduk.”
Kırmızı çok değerli
REKLAMDA yaratıcılığı özendirmek ve desteklemek için yapılan Kırmızı’yı çok değerli bulduğunu vurgulayan Roda Sezer şunları söyledi: “Reklam sektörü genç, yetenekli ve üretken insanlarla dolu. Genç bir sektör her yıl çıtası yükseliyor. 12 senedir kesintisiz olarak yapılıyor olması ve arkasında Hürriyet gibi büyük bir markanın olması, yarışmanın sektördeki itibarını ve prestijini artırıyor. Kırmızı, sektörün EFFIE, Kristal Elma gibi heyecanla beklenen ve özenle hazırlanılan çok önemli bir yarışması. Her sene çok profesyonelce ve aynı zamanda gönül verilerek yapılıyor. Bu sene bu kadar önemli bir yarışmanın jürisinde yer almaktan gurur duydum.”
Hürriyet Özel Ödülü bu yıl Pubicis Yorum’un cinsiyet ayrımcılığında kullanılan dilin önemine dikkat çeken çalışmasına verildi. Zeynep Güneş ve Derya Durmaz ödülünü Hürriyet CEO’su Ahmet Özer’in elinden aldı.
Cinsiyet ayrımı söylemle başlıyor
Bu yıl Genç Kırmızı Ödülü cinsiyet ayrımcılığına dikkat çeken Publicis Yorum’un oldu. Publicis Yorum yöneticileri Zeynep Güneş ve Derya Durmaz ödül getiren işlerine ilişkin şunları anlattı: “
“Bu yılın Hürriyet Özel Ödülü brief’i Türkiye’deki cinsiyet ayrımcılığı gündemi açısından oldukça önemliydi. Biz de bu brief’e çalıştığımız için ayrıca heyecanlandık. Ve cinsiyetçi söylemler etrafında uzun saatler çalışıp reklamcılığın onlarca fikir eleme klasiğini yaşadıktan sonra aradığımız fikri, kendimize kızdığımız bir anda bulduk. Cinsiyetçi söylemler hangileri diye konuşurken listenin oldukça kabarıklaştığını fark ettik. Gün içinde pek çok kez etrafta duyduğumuz, hatta bizim de kullandığımız ve hepimize normal gelen bu söylemleri dikkatle dinlemeye ve okumaya başladığımızda durumun rahatsız edici boyutta olduğunu anladık. İki kişilik yaratıcı bir ekibiz. İki kadın. Bulduğumuz birkaç fikir için “bunları geç adam gibi fikir bulalım” dediğimiz an iyi ve doğru bir şeyi tanımlamak için “adam gibi” kalıbını kullandığımızı fark ettik. Hemen TDK’dan “adam olmak” ve “kadın olmak” tanımlarına baktık. Anlamları okuduktan sonra bu tanımları ilanımıza aktarmaya karar verdik. Böylece cinsiyetçi söylemler konusuna dikkat çekmek için istediğimiz vuruculuğa ulaştığımızı düşündük.
Fikrimizi bulduktan sonra, “Dilini değiştir her şey düzelir” demeye ve ilanı olabildiğince basit bir layout’la görselleştirmeye karar verdik. Çünkü söylediğimiz şey çok önemliydi ve en doğrusu fikrimizi karmaşıklaştırmadan, anlaşılır bir biçimde söylemekti. Adam ve kadın olmanın tanımlarını karşılaştırdığımız ilanda da kadın ve erkek portreleri kullanmak mantıklı ve net bir çözümdü. Ayrımcılık olgusunu daha da vurgulamak amacıyla da kadın rengi pembe erkek rengi maviyi ekledik.”