Sadi ÖZDEMİR
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2013 16:12
HAKAN Plastik’in patronu Zafer Karadeniz ile 2009’da güzel bir röportaj yapmıştık. Babasının ve ikinci kuşak olarak kendisinin ne büyük sıkıntılara katlanarak sanayicilikte başarılı olduklarını anlatmıştı ve bana sıklıkla Atatürk ve Mevlana’dan bahsederek memleket sevgisine ve ‘milli sanayi’nin önemine fazlaca vurgu yapmıştı. Hatta biraz da gerilmiştik. Çünkü bir türlü konunun esasına gelememiştik.
Dün Hakan Plastik’in çoğunluk hissesininin İsviçreli Georg Fischer’e satıldığını okuyunca aklıma o röportaj geldi. Zafer Karadeniz, duvara büyük önder Atatürk’ün “Memleketin mübrem sanayii kurulmadıkça yürek istirahati duymamız mümkün değildir” sözünü asmıştı ve “Bu sözü çok önemsiyoruz. Çünkü büyük önder, sanayinin ne kadar vazgeçilmez olduğunu vurguluyor. Bir de Mevlana’nın ‘aşksız geçen ömür beyhudedir’ sözünü çok seviyoruz. Bizim aşkımız memleket aşkı. O yüzden üretilmeyenleri üretmek istiyoruz. Sessiz boru bu ülkede üretilmiyordu ilk biz ürettik. Silenta, reklamlarda gördünüz. 95 derece ısıya dayanıklı boruyu, çok güçlü altyapı borularını ürettik” diyordu.
‘YÖNETİM BİZDE’ DİYOR
Zafer Karadeniz’i aradım ve ‘neden sattınız’ diye sordum.
Cevabı, “Biz kendi alanımzda dünyada en güçlüler arasında olmak istiyoruz. Yeni fabrikamızın yatırımını tamamladık. 30 milyon Euro’luk yatırım oldu. Yakında tam kapasite devreye girecek. Georg Fischer dünya devi ve bizim ürettiğimiz ürünleri üretmiyor. Çoğunluk hisseyi aldılar ama yönetimi de bizde bırakıyor. Biz o nedenle ‘sattık’ demiyoruz. Ortak aldık ve daha büyük hedeflere yöneliyoruz. Memleket için de doğru bir karar oldu” şeklindeydi.
Geçen yıl 205 milyon lira ciro yapan Hakan Plastik, yeni tesise de 300 civarında işçi alacak. Çalışan sayısı 800’ü bulacak.
İNGİLİZCE KONUŞAN İŞÇİ
Hakan Plastik’in Sessis Boru Silenta reklamlarını sanırım hepimiz hatırlarız. İngilizce konuşarak dünyaya söz söyleyen bir Türk işçisi vurgusu vardı. Yani bu güzide şirketimizin reklamları bile ‘milli sanayi’ kokuyordu.
ATATÜRK YABANCI SERMAYEYE KARŞI MIYDI?
Yıllardır, Türk girişimcileriyle röportajlar yapıyorum. Çoğu eğer henüz ‘yabancı ortak’ yoksa çok sert şekilde Atatürk bağlantılı ‘milli sanayi’ vurgusu yapar. Sonra da bu inançlarına ihanet etmek zorunda kalırlar. Oysa ki Atatürk yabancı sermayeye hiçbir zaman karşı olmadı. O sadece ülkesinin sömürülmesine karşıydı yoksa hem ülkesine yabancı sermayenin gelmesi için hem de Türk şirketlerinin dünya çapında söz sahibi olmalarında en önemli eksiğin ‘sermaye’ olduğunu çok iyi biliyordu. Mevlana’nın da dünyanın en ‘küresel’ felsefesine sahip olduğunu düşünürsek, Hakan Plastik’in patronu Zafer Karadeniz’in kararı pek de yanlış sayılmaz. Bu arada Atatürk de Mevlana hazretlerini çok severdi.
Hakan Plastik’in öyküsü
KARADENİZ insanının inatçı ve mücadeleci yapısı girişimciliğe de aynen yansıyor. Trabzonlu Ali Karadeniz’in 1965’te kurduğu Hakan Plastik, 2001 yılında tamamen yandı. Ali Karadeniz yılmadı ve 2002’de Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni bir fabrikanın temelini attı. Kısa sürede piyasada güçlü bir firma olarak yeniden yükseldi. Bina inşaatında kullanılan tüm plastik ürünlere odaklanan firma, daha sonra Ali Bey’in oğlu Zafer Karadeniz’in yönetiminde sadece boru ve ekleme parçaları üretmeye başladı, bu alanda uzmanlaştı. Hakan Plastik’te şu anda 700 civarında işçi çalışıyor. Hakan Plastik Boru ve Profil Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Karadeniz, babasının daha 12-13 yaşlarındayken bir balıkçı teknesiyle ilk kez İstanbul’a geldiğini belirtiyor ve şöyle konuşuyordu: “Aradan yıllar geçti ve İstanbul’da bir sanayici oldu. Biz de ona layık olmak için ‘Avrupa sana mutlaka boru satacağız’ dedik ve şimdi başta Almanya olmak üzere şimdi 60 ülkeye boru satıyoruz.”
sozdemir@hurriyet.com.tr