Güncelleme Tarihi:
Bakan Ergün, ABD temaslarının son gününde Seattle'daki Boeing fabrikasını ziyaret etti. Ziyarette Boeing'te çalışan Türk mühendislerle birlikte Boeing Başkan Yardımcısı Dan Mooney, Bakan Ergün'ü karşılayarak, kısa bir brifing verdi.
Ziyarete ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ergün, Boeing'te 350-400 civarında çalışan Türk mühendis olduğunu ve Boeing ziyaretinde Türk mühendislerin Boeing'e yaptığı katkıların son derece önemli olduğunu Başkan Yardımcısı Dan Mooney'in kendisine ifade ettiğini aktardı.
Ergün, “Özellikle 'uçuş güvenlik sistemlerinin babası' diye ifade ettikleri bir mühendisten söz ettiler Münir Bey, emekli olmuş orada. Biz onu aradık o akşam onu da yemeğe davet edecektik ama rahatsızlığı nedeniyle ayrılmış Seattle'dan. Oradaki fahri başkonsolosumuz bu sabah kendisi ile temas kurdu. Onu Boeing'te gösterdiği başarılardan dolayı tebrik etmek istedik. Boeing'teki bütün uçuş güvenlik sistemlerinin mimarı olarak baştan beri çok önemli rol oynadığını ifade ettiler” diye konuştu.
Ergün, Boeing'te kanat ve kuyruk sistemlerindeki bazı parçaların Türkiye'de üretildiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Havacılık sektöründe de Türkiye Boeing'le Airbus'la yapmış olduğu alım ihalelerini ayrıca kendi havacılık sektörünün gelişmesi için de kullanıyor. Biz bu yaklaşımı birçok alana yaymaya çalışıyoruz. Satın alma gücü oluşturduğumuz büyük projeler için aynı zamanda üretim gücü ve teknoloji transferi alanı haline getirmek istiyoruz. Nasıl havacılıkta savunma sanayinde bu tür adımlar atıldıysa, diğer alanlarda da bunu yapmak istiyoruz. Havacılıkta bu anlamda önemli bazı aşamalar kaydedildi.
Boeing'le yaptığımız görüşmede Türk firmalarının Boeing'e daha çok parça üretebilecek imkan ve kabiliyete sahip olduğunu kendilerine anlattım. 787'lerin gövdesi neredeyse tamamı kompozit malzemeden, karbon elyaf malzemeden yapılmaya başlamış. Karbon elyaf teknoloji her yerde yok, 4-5 ülkede var. Karbon elyaf teknolojisinin olduğu ülkelerden bir tanesi de Türkiye. Yalova'da bizim Aksa'nın fabrikası karbon elyafta ciddi ARGE faaliyetleri yürüten ve karbon elyaf malzemelerle her alanda kompozit ürünler üretilebilecek bir çalışma yürütülüyor. Kendilerine ben bunu anlattım. Boeing'in bazı kompozit ürünlerinin Türkiye'de bu teknolojinin var olduğunu, bu konuda çalışan firmaların var olduğunu anlatarak, onlarla temas kurmalarını istedim. Çünkü bunu yapabilecek imkanımız var.”
2023 vizyonu çerçevesinde Türkiye'de uçak üretimi...
Türkiye'nin mühendislik, ARGE, malzeme ve teknoloji üretimi gibi alanlarda Boeing'le daha yakın bir ilişki içinde olabileceğini ifade eden Ergün, kendilerinin bu alanları genişletme konusunda Boeing'e bir teklifleri olduğunu bildirdi.
Nihat Ergün, uçak teknolojisinin önemli bir teknoloji olduğunu ve birçok alanı etkileme imkanına sahip bulunduğunu anlatarak, “Türkiye'nin önünde havacılık sektöründe önemli adımlar atma düşüncesi var. 2023 vizyonu çerçevesinde bölgesel uçakların üretimi konusu da var. Şimdi helikopter üretimi gerçekleştirildi. Havacılık sektöründe hızlı bir şekilde ilerliyoruz. 2023 yılında da bölgesel uçakların, belli ölçekteki jetlerin de üretimini Türkiye'de gerçekleştirmek istiyoruz. Bunun için de işbirliği yapılacak uçak üretimi yapan firmalarla. Türkiye'de bölgesel uçak üretiminin hem Türkiye'deki teknolojiyi ve sanayiyi çok ilerleteceğini hem de dünyadaki değişik yerlerde daha entegre bir teknolojik yapı oluşturacağını düşünerek böyle bir üretimi planlıyoruz. Boeing'e bunu da anlatma imkanımız oldu. Yani işbirliği yapabileceğimiz firmalar arasında Boeing de var” diye konuştu.
Boeing'in biraz daha, daha büyük uçaklara odaklanmış göründüğünü dile getiren Ergün, Boeing'in bölgesel uçaklar ve daha küçük uçaklar konusunu daha çevreye yayan bir politika izlediğini anlattı.
Boeing'e Türkiye'de ARGE işbirliği önerisi...
Nihat Ergün, Boeing'in bu konuda Japonlarla bir işbirliği olduğunu, Japonlar dışında da başka işbirlikleri de olabileceğini ifade ederek, “Onun için bu alanın da Boeing'in ilgi göstermesi gereken bir alan olduğunu, ayrıca ARGE çalışmaları bu alanda çok önemli. Rusya'da bine yakın ARGE elemanının çalıştığı bir ARGE merkezi kurulmuş, dünyanın değişik yerlerinde de kurulabilir. Onlara ayrıca Türkiye'de ARGE teşvikleriyle ilgili teşviklerin potansiyelin neler olduğunu Boeing'e de bahsetme anlatma imkanımız oldu. Dolayısıyla Ar-Ge'de bir işbirliği imkanımız oluşabilirse, parça üretiminde oluşan işbirliği genişleyebilirse bölgesel uçak konusunda bir işbirliği oluşabilirse Türkiye ile Boeing arasında daha sıkı bir ortamın olabilme imkanı olabilecek” şeklinde konuştu.”
Yerli otomobilin zamanı geldi
Ergün yerli otomobil tarafında da önemli bir mesafe alındığına dikkat çekerek, artık bu çabaların bir yerli otomobille taçlandırılması gerektiğini söyledi.
Ergün, “Yerli otomobil, Boeing 737, Airbus A380 yapmak gibi bir şey değil, biz sektördeki insanlarımıza 'haydi yarın bir tane Boeing
Ergün açıklamasında, Türkiye'nin otomotiv sektörü açısından dünyada cazibe merkezi haline geleceğini dile getirerek, Avrupa'daki ve dünyadaki gelişmelerin, diğer otomobil firmalarının da Türkiye'de yeni marka ve modellerin üretilmesini teşvik edeceğini kaydetti.
Ergün, Türkiye'nin zaten otomotivde 50 yıllık birikime sahip olduğuna vurgu yaparak, Türkiye'nin otomotiv yan sanayide de üretmediği parça olmadığını,Türkiye'nin bu süreçte yeni marka ve yeni birkaç modelle bu pazarın içine girmesi gerektiğini söyledi.
“Kimse 'markalar var', 'modeller var', deyip de yeni marka ve modeller geliştirmekten geri kalmıyor” diyen Ergün, buzdolabı, çamaşır makinesi de üretenlerin olduğunu, ancak kimsenin çamaşır ve buzdolabı üretiliyor diye bunları üretmekten vazgeçmediğini anlattı.
Üretimde 100 bin adet optimum
Bakan Ergün, elbette çamaşır ve buzdolabı üretmekle otomobil üretmenin aynı olmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başkaları bu otomobili üretiyor. Biz bunlara tedarikçiyiz. Yan sanayide kendimiz bunu yapabilecek kapasitemiz var. 50 binle, 100 binle 200 binle başlar.Yerli otomobilde bir markayı ayakta tutabilecek ve onun gelişmesine katkı sağlayabilecek optimum bir rakam yakalanabilir. Bu da Türkiye gibi bir ülkede 100 binlik bir rakamdır. Bir otomobil Türkiye'de pazara 100 binle girse çok önemli bir mesafe alarak girmiş olur ve sürdürülebilir bir üretim yapmış olur. İç pazarda 100 bin tane araba satabilir, yeni üretilecek bir model ve marka. Bunu biz görüyoruz. Yabancılar da bunu görüyorlar ve Türkiye'de üretimlerini artırmak istiyorlar.
Onun için otomotiv sektörüne geçmiş toplantılarda da söyledim; 'bakın bu sektörün geleceği açısından önemlidir'. Bu kadar güçlü yan sanayinin içerisine yerli marka ve model koymak o sektörün geleceğini çok önemli bir oranda olumlu bir şekilde etkileyecektir. Yan sanayiyi daha da güçlendirecektir. Yeni markaların çıkmasına imkan verecektir. Onun ötesinde otomotiv sektöründeki firmalarımız için (yerli otomobil üretimi) milli ve manevi bir görevdir artık. Bu görevi yerine getirmek lazım.”
“Yerli otomobil artık milli ve manevi bir görev...”
Bakan Ergün, Boeing'in sahibinin 1910 yılında Seattle'da kereste ticareti yapan birisi olduğunu dile getirerek, bu kişinin aynı zamanda havacılığa dameraklı olduğunu ve bu merak sayesinde havacılığa yöneldiğini anlattı.
Türkiye'de de birçok sanayicinin bu sektörleri de görmesi, bu sektörlerde yatırım yapması ve bunu konuya ilgi göstermesi gerektiğini ifade eden Ergün,sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buna bir milli ve manevi görev olarak bakması lazım. Bizim sanayicilerimizin bağlandıkları alanlarda kalmaması, yeni alanlara da yönelmesi,yelken açması lazım. 'Ben otomobil sektörüyle ilgili değilim' dememeli başka sektördeki birisi. Bu sektörü de Türkiye'deki sanayinin teknolojinin gelişmesi için, önemli bir alan olarak görmesi ve oraya da yönelmesi lazım.
Otomotiv sektöründeki büyüklerin ve tecrübelilerin de bu işe girmesi lazım. Kaldı ki yerli otomobil, Boeing 737 yapmak, A 380 yapmak gibi bir şey değil, biz sektördeki insanlarımıza 'haydi yarın bir tane Boeing
“Mevcut teşviklere ilave teşvikler olacak”
Bakan Ergün, otomotiv sektöründeki oyuncuların hesaplarını iyiyaptıklarını düşündüğünü aktararak, daha çok yeni teşvik sisteminin nelerolduğunu görmek ve ondan sonra çalışmalarını hızlandırmak düşüncesindeolduklarını söyledi.
“2012 yılı içinde yerli otomobil üretilmesi için ilk talipliler çıkacak ve çalışmalarını belli bir noktaya getirmiş olacaklardır” diyen Ergün, yerliotomobilin Hükümet projesinde odak proje olarak zikredildiğini, bununla ilgiliözel bir çalışma yapacakları ve yeni bir teşvik mekanizması getireceklerinianlattı.
Ergün, “Dolayısıyla bir odak proje olarak bununla ilgili mevcut teşviklere ilaveten birkaç unsurun daha devreye girmesi mümkün olacak. Onunla ilgili arkadaşlar çalışıyorlar. Genel üretim teşviklerine bugün var olan yatırım teşviklerine ilaveten farklı birkaç mekanizmayı daha devreye sokmuş olacağız.Mevcut teşvik sistemindeki teşviklerin revizyonu gündemde. İlave belki bazı teşvikler olabilir. Ama onun için dedik ki; Yeni bir teşvik gelirse kimse yatırımı durdurmasın. Geçmişten başlatacağız uygulamayı. Yani 2011'in Haziranında mı bu düşüncemizi açıkladık. 2011 Hazirandan itibaren yapılmış olan yatırımlar yeni teşvik unsurundan yararlanacaklar. Kimse durdurmasın yatırımını” diye konuştu.
“Şu ana kadar bize raporla gelen olmadı”
Henüz bilinen büyük firmalardan yerli otomobille ilgili düşüncelerini bir rapora dönüştürüp de kendilerine getiren olmadığına işaret eden Ergün, ancak sektör oyuncularının bir çalışma içerisinde olduklarını bildiklerini belirtti.
Bakan Ergün, “Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) bünyesinde yaptığımız görüşmelerde 'biz şimdi OSD olarak bir derneğiz. Bazı konularda görüş bildiriyoruz ama bir de şirketlerimiz var birbirimizin de rakibiyiz. Özel çalışmalarımız var. Bunları burada ifade etme şansımız yok, onları firmalarla görüşme sırasında ifade edeceğiz' Demişlerdi. Çünkü onların çalışmaları olduğunu,birtakım görüşmelerin olduğunu biliyoruz. Geçen TÜSİAD toplantısında Mustafa Koç'un 'bu konuyu ortağımızla görüşüyoruz' diye bir beyanı olmuştu. O türçalışmalar olduğunu biliyoruz. Bize somutlaştırdıkları bir raporla gelen büyük firmalar olmadı” diye konuştu.