Güncelleme Tarihi:
BİLİM, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yeni teşvik paketinin açıklanmasıyla birlikte yerli otomobil konusunda somut adımların atılması için işaret fişeğinin verildiğini belirtirken, Almanya’nın eski Başbakanı Gerhard Schröder “Türkiye kendi otomobil markasını yaratmak yerine, elindeki üretimi daha verimli kullanmalı. 150 yıllık otomotiv tarihine 30 yılda yetişebilir misiniz bilmiyorum” şeklinde konuştu. Haliç Kongre Merkezi’nde Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) tarafından düzenlenen ‘Otomotiv Sektörünün Geleceği ve Markalaşmanın Gücü’ kongresinde yerli otomobil konusu ele alındı.
Duygusal değil rasyoneliz
Nihat Ergün, 2012 yılının yerli otomobil markası oluşturma konusunda somut adımlar atacakları bir yıl olacağını vurgulayarak şunları söyledi: “Biz bu meseleye duygusal bir tavırla değil, ekonomik ve rasyonel gerekçelerle yaklaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde, Brand Finance tarafından dünyanın en büyük 500 markası açıklandı ama bunların arasında tek bir Türk markası yok. Türkiye gibi G-20 üyesi olup, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen bir ülkenin, bu listede bir tane markasının bulunmaması kabul edilemez. Sektörde dünyanın en iyi üretim ve montaj adreslerinden biri olan bir ülkenin, bir otomotiv markasının olmaması düşünülemez.”
Teşvikle somut adım
2023’te, 75 milyar doları otomotiv sektörüne ait olmak üzere 500 milyar dolar ihracat yapma hedefine ulaşmak için en az 10 küresel marka oluşturmak gerektiğini kaydeden Ergün, “Bu markalardan en az bir tanesinin otomotiv sektörüne ait olması gerektiriyor. Son teşvik sistemimizde de otomotiv sektöründe ana ve yan sanayide yapılacak yatırımların büyük veya stratejik sektör teşviklerinden yararlanmasının önü açıldı. Teşvik sisteminin açıklanmasıyla birlikte, artık yerli otomobil konusunda somut adımların atılması için de işaret fişeği verilmiş oldu” dedi.
Türkiye’nin şansı var
Dünyanın en büyük otomotiv ülkelerinden biri olan Almanya’nın eski Başbakanı Gerhard Schröder ise kongrede yaptığı konuşmada Türk markalı otomobil isteği konusunda farklı bir bakış açısı sergiledi. Schröder şöyle konuştu: “Türkiye’nin kendi otomobil markasını yaratmak yerine, elindeki üretimi daha verimli kullanmasının daha faydalı olacağını düşünüyorum. Kendi markanızı iç pazarınızda piyasaya sürmenizi isterim ancak bu otomobiller uluslararası pazarlarda da satışa çıkabilmeli. Türkiye, 150 yıllık otomotiv tarihine 30 yılda yetişebilir mi bilmiyorum. Ancak yine de karar sizin. Bu yolda size başarılar dilerim. Türkiye’nin de iyi işleyen sanayisiyle, şansı var. Dünyada pek çok ülke otomotiv sektöründe söz sahibi olmaya çalışıyor. Volvo’yu satın alan Çin de kendi otomobilini üretmeye hazırlanıyor. Fakat orada durum daha farklı. Hiç bir ülkeyle kıyaslanamayacak bir iç pazar var.”
Otomobil üretimi için bayi baskısı da şart
BİLİM, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, otomotiv şirketlerinin Türkiye’de binek otomobil yatırımı yapması için yetkili satıcıların da temsil ettikleri markalara baskı yapması gerektiğini belirterek, “Ford, Opel ve Volkswagen gibi markalara, ticari araç dışında binek otomobil üretmeleri için de manevi baskıda bulunalım. Yetkili satıcılarımızın inisiyatif kullanmaları, çalıştıkları firmaları zorlamaları gerekiyor” dedi.
Schröder: 150 yıllık tarihe yetişmeniz çok zor
Almanya’yı otomotiv kurtardı
ALMANYA’nın 2010’da ekonomik toparlanmaya geçişini otomotiv sektörüne borçlu olduğunu anlatan eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, konuşmasını şöyle sürdürdü: “2011’in ilk üç ayında bile Alman otomotiv sektörü krizden çıkarak üretim rekoru kırmayı başardı. 2010’da Alman sanayisinin yüzde 20’sini temsil eden otomotiv ülke ekonomisine 315 milyar Euro’luk katkı sağladı. Motor endüstrisi de 700 binlik istihdamıyla Almanya’nın lokomotif endüstrilerinden biri oldu. Bu da motor endüstrisinin Almanya’nın toplam istihdamındaki oranını yüzde 14’e yükseltti. Ekonomik gelişimde en önemli anahtar inovasyon. Son 5 yılda Alman otomotiv endüstrisi 100 milyar Euro’luk yatırım gerçekleştirdi. Sadece 2010’da 3 bin yeni patent başvurusu yapıldı. Ernst&Young, tarafından yapılan araştırmaya göre Almanya dünyanın en etkileyici otomotiv merkezi seçildi.”
Türkler, Almanya’nın büyümesinde rol aldı
AVRUPA’nın uluslararası rekabette ayakta durabilmesi için, hem ekonomik hem de politik anlamda Avrupa’ya uygun güçlü ülkelere ihtiyacı olduğunu belirten Gerhard Schröder, şunları söyledi: “Türkiye Avrupa için en önemli partner. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) girmesi her iki ülkenin de yararına olacaktı. Türkiye AB yaklaştıkça, ekonomisi de gelişiyor. Avrupa ve Asya arasında önemli bir arayüz görevi görüyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye ekonomisindeki büyüme gerçekten çok etkileyici. İhracatı da büyüyen Türkiye’nin en önemli dış pazarını yüzde 50’lik oranla AB temsil ediyor. Almanya ve Türkiye, geçmişe dayanan yakın ilişkiler içinde. Almanya’da 2 milyondan fazla Türk vatandaşımız yaşıyor. Bu insanların pek çoğu, Almanya ekonomisinin büyümesinde aktif rol aldı. Her iki ülke arasında yapılacak iş anlaşmaları Türkiye ekonomisini daha da kuvvetlendirecek. Özellikle enerji ve ulaşım sektörlerinde işbirlikleri yapılması gerektiğini düşünüyorum. .”
1 milyonluk pazar bizim için yetersiz
OYDER Başkanı Şükrü Ilısal, “1 milyonluk otomotiv pazarının çok yakın gelecekte yakalanabileceğine inancım tam ama bu rakamın da yetersiz olacağı inancını taşıyorum” dedi. Ilısal, otomotiv sanayinin babayiğit ise kendilerinin de ‘yiğit’ olduğunu söyledi.
ODTÜ, 11 milyon Euro’ya çarpışma merkezi kurdu ama kimse kullanmıyor
GEÇTİĞİMİZ yıl, uygulamaya koydukları Otomotiv Sanayi Stratejisi’yle ilgili olarak, şubat ayında yapılan son toplantıda Haziran-Aralık dönemini kapsayan bir rapor hazırladıklarını anlatan Nihat Ergün şu bilgileri verdi: “Raporu incelediğimizde birçok eylemde önemli mesafe aldığımızı, strateji belgesinin sektöre somut katkılar sağladığını gördük. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesinde, DPT tarafından 11 Milyon Euro yatırım bedeliyle yapılan bir çarpışma laboratuarımız var. Ancak ülkemizdeki firmaların test kararlarının yurtdışından veya yabancı ortak tarafından verilmesi nedeniyle, bu laboratuar etkin bir biçimde kullanılamıyor.”