Yerli mankenlerimiz rekabete hazır olmalı

Güncelleme Tarihi:

Yerli mankenlerimiz rekabete hazır olmalı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 2005 08:28

Yabancı manken ve fotomodellere yapılan ödemeler üzerinden vergi anlaşmaları kapsamında ve belirli şartların oluşması halinde vergi alınmaması konusunun gerek moda dünyası ve gerekse moda ile ilgili sektörlerde bir tartışma yaratacağı kesin. Gelen mailler bunu gösteriyor.

Haberin Devamı

Ancak yerli mankenlerimiz için telaşa gerek yok. Zira, Çarşamba günü yayımlanan yazımız tersten okunduğu takdirde onlar da, yine vergi anlaşmaları kapsamında, yurtdışında vergi ödemek zorunda kalmayacaklar.

Bir başka deyişle, manken ve fotomodeller; yurt dışında 183 günü aşmayan bir süre kalmaları, ödemenin yurt dışında mukim kişilerce yapılmaması ve faaliyetlerini icra etmek ya da işlerini yürütmek üzere yurt dışında bir işyeri veya benzer sabit bir yere sahip olmamaları halinde yurt dışında vergi ödemeyecek ve ilgili ülkenin belki de çok karışık olabilecek yasal mevzuatıyla boğuşmak zorunda kalmayacak.

Dolayısıyla, olaya bir de olumlu bakalım. Uluslararası arenada ve özellikle modanın kalbi sayılan Paris ve Milano’da boy göstermek isteyen mankenlerimizin vergi anlaşmaları sayesinde işi daha kolay olacak.

Gelir Türkiye’de Beyan Edilecek

Üstelik bazı ülkeler için, vergi anlaşmalarında yer alan hükümler sayesinde tek şart dahi yeterli olabiliyor. Yani, manken, fotomodel ya da ajans sahiplerinin, ilgili ülkede bir işyerinin olmaması bile o ülkenin gelir idaresi ile muhatap kalınmaması için yeterli olabiliyor.
Peki, yurt dışında katıldıkları faaliyetler nedeniyle gelir elde eden manken ve fotomodellerimiz ne yapacak?

Yurt dışında gelir ya da kurumlar vergisi benzeri bir vergi ile muhatap kalmayacak manken ve fotomodellerimiz ya da ajans sahipleri bu durumda gelirlerini Türkiye’de beyan edecekler ve beyan ettikleri gelir üzerinden Türkiye’de vergi ödeyecekler.

Rekabete Hazır Olunmalı

Vergiye tabi bir kazancın, elde edildiği ülke ile kazancı elde edenin yerleşik olduğu ülkenin farklı olduğu durumlar, çifte vergilendirme (Double Taxation) olarak adlandırılan sınır ötesi bir problemi ortaya çıkarıyor. Çünkü bu durumda; vergilemede kaynak ilkesinden hareketle kazancın elde edildiği ülkeye, ikamet ilkesinden hareketle de kazancı elde edenin bağlı bulunduğu ülkeye vergileme hakkı doğuyor. İşte, vergi anlaşmaları, bu noktadan hareketle farklı ülkelerin aynı kaynaktan doğan vergileme yetkilerini düzenleme altına alıyor. Anlaşmalar; globalleşmenin, uluslararası ticaret ilişkilerinin artmasının bir sonucudur.
Moda sektöründen örnek verdik ama, özellikle hizmet sektöründe faaliyet gösteren firmalar ve gerçek kişiler uluslar arası mesafelerin kısalması ile ortaya çıkan ve halen yoğun bir şekilde yaşanan rekabetçi ortama hazır olmalılar. Zira, rekabet yoğun sektörlerde profesyonel olanlar ve işini iyi yapanların kazanma şansı artık daha fazla.

Anlaşmalar Dikkate Alınmalı

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmamız bulunan ülkeler ile olan ilişkilerde, anlaşma hükümlerinin dikkate alınmaması ya da yanlış yorumlanması, vergi cezası riski ile karşı karşıya kalınması ya da fazladan vergi ödenmesi ihtimalini ortaya çıkardığı açıktır.
Globalleşme denen kavram, her alanda olduğu gibi devletler açısından, vergi alma hakkı konusunda da rekabeti getiriyor. Ne dersiniz?
Ancak, gelir idaresinin bu açıdan elinin güçlü olması Türk şirketlerinin (ve tabi Türk modasının) uluslararası arenada söz sahibi olması ile mümkün olabilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!