Güncelleme Tarihi:
1- Petrol sektöründe sular bir türlü durulmuyor. Pandemi etkisi derken şimdi de Rusya-Ukrayna savaşı devrede… Bundan sonra ne olacak? Beklentilerinizi alabilir miyim?
Mart 2020-Mart 2022 arasında olmayacak şeylerle dolu iki yıl yaşadık. Herhalde bundan sonraki hayatımızda böyle dünyanın kapandığı bir pandemi dönemi daha inşallah yaşamayacağız. Burnumuzun dibinde ve nereye gittiği de belli olmayan bir savaş durumu var. Tüm bunlar, başta petrol olmak üzere pek çok başka ekonomik hayata direk etkisi olan, hem emtia olarak hem de finansal enstrüman olarak pek çok şeyi çok negatif etkiliyor. Bugün için söylenebilecek en doğru teşhis bence; ‘ne olacağını kimse bilmiyor.’
Yani fevkalade belirsizliklerle dolu, günlük pozisyonlar alarak ve günlük durumları sadece o günün, o 24 saatin çerçevesinde değerlendirebildiğimiz bir dönem yaşıyoruz. Ama hiçbir şekilde ümitsiz olmamamız gerekiyor. Bugünkü şartlar hüküm sürdüğü müddetçe, yani çok büyük bir değişiklik olmazsa büyük bir ihtimalle bu petrol fiyatları bir aşağı bir yukarı oynayıp duracak. İnip çıkacağı yerler de 100 dolar ile 150 dolar arası. 100 doların, 90 doların altına inmesi pek olası görünmüyor.
2- Akaryakıt sektörü 2021’i nasıl geçirdi, 2022’ye nasıl başladı?
Akaryakıt piyasasında 2021, 2020’ye göre, tonaj açısından yüzde 5 ila 10 arasında bir ilerleme ile çok daha iyi geçti. Buradaki en fazla artış ise benzinde oldu; 2020’den 2021’e pazar büyümesi yaklaşık yüzde 15-20’ler arasında gerçekleşti. Motorin ise yüzde 5’ler mertebesinde arttı. İstasyon tarafında yüzde 10’a varan bir artış gerçekleşirken, toptan dediğimiz projeler vs. gibi başka amaçla kullanılan motorinde ise biraz geri çekilme oldu.
Bu yıla geldiğimizde, esasında bu artan fiyatlarla birlikte, özellikle ihale veya projelerde tüketilen toptan tarafta motorinde yüzde 20’ye varan gerileme söz konusu. Ama istasyon yani pompa satışlarında, geçen yıla göre benzinde yüzde 5 ila 10 arasında, motorinde ise yüzde 3 ila 5 arasında artış var.
Tonajlar henüz dramatik bir şekilde aşağıya doğru gelmiş değil. Ama ekonomik şartlar böyle gittiği müddetçe, insanlar daha tasarruflu araç kullanma yoluna gidecekleri için burada en iyi ihtimalle geçen yıla paralel bir seyir olacak. Normalde araç sayılarının artışı vs. paralelinde Türkiye pazarının yüzde 5 mertebesinde büyümesi beklenir. Dağıtım şirketleri 2020’de stoktan dolayı kârlılık açısından kötü bir yıl geçirdiler. 2021’de ise bu kez de stoktan dolayı kâr edildi.
EPDK, 2021 yılı Mart ve Nisan aylarında tavan fiyat uygulaması yaptı ve hem bayiler hem dağıtım şirketleri günü kurtarıp başa baş noktasını tutturmaya çalıştıkları bir dönemi de yaşadılar.
Daha sonra yavaş yavaş da olsa marjlar arttı, ama beklenilen gelir, kârlılık elde edilemedi. Ama zaten bizim sektörümüz çok küçük marjlarla çalışan, sürümden kazanılan bir pazar. O bakımdan artan tonajlar çerçevesinde esasında hamd olsun denilebilecek bir yıl yaşandı. Kasım-aralık aylarında artan enflasyon, kurlar vs. olunca 2021 sonunda maalesef negatife düşme söz konusu oldu tekrar. 2022 yılına da bu ruh durumuyla başladık. Marjlarımızda, halen daha umulandan veya olması gerekenin gerisinde bir seyir izlemekteyiz.
3- Petrol Ofisi’nin sektördeki durumu ve hedefleri nasıl?
Petrol Ofisi olarak bizim tonajımız yüksek olduğu için biz gemiyi uzun vadeli hedeflerine doğru yönetebiliyoruz. Çünkü istasyon sayısını her şeye rağmen arttırabilen bir şirketiz. Terminal altyapımız, ikmal gücümüzle daha yüksek tonajlı bir takım kullanım alanlarına ürün verebilir vaziyetteyiz.
Akaryakıtın bütün segmentlerini kapsayan bir şirketiz. Mesela havacılıkta 2021’de çok büyük mesafe kat ettik ve 2022’de de iyi gidiyoruz. Keza denizcilik yakıtları da aynı şekilde. Madeni yağlar pazarı, araç sayısının artması, kullanım alanlarının gelişmesinden dolayı organik olarak büyüyor. Fakat Petrol Ofisi özelinde baktığınız zaman pazar liderliğini, ikinci ile farkı da arttırarak devam ettiren bir şirketiz. Öte yandan Chevron ile 2020’de anlaşma yapıp bu yıl da Texaco ürünlerini de üretmeye başladık.
Petrol Ofisi olarak yerinde durabilen bir şirket değiliz. Zaten bizim yatırımcımız da bu görüşte. Nitekim işte VavaCars’ın kuruluşuna sebebiyet verdik, destek vermeye de devam ediyoruz. Gayet başarılı bir operasyon olarak devam ediyor. Şimdi bunula da ilintili başka alanlara da yöneliyoruz. Mesela bir finansman şirketi kuruluş aşamasında şu anda, lisansını bekliyor. Burada VavaCars’dan araç alanlara kredi verme yolunu araştırıyoruz ve bu yolu açacağız. Ayrıca malum kredi kartları komisyonları vs bayilerimizi çok yoran ve maddi çok yıpratan noktalarda. Bu konuda, bayilerimize de faydalı olabilecek bir fintech modeli ile yakın bir gelecekte karşılarına çıkmaya hazırlanıyoruz.
Benim en çok üzerinde durduğum, Petrol Ofisi’nin güvenli geleceğini temin edecek şey ise Atıl Kurt adını verdiğimiz proje ile işletim sistemimizi SAP’a geçirdik. SAP’ı işletmenin bütün modüllerinde kullanan, dünyadaki çok ender şirketlerden biriyiz ve bunu 13 ayda başardık. Bizim iş yapma biçimimizi, çok kolaylaştırıyor ve daha da kolaylaştıracak.
4- Çevre ve sürdürülebilirlik anlamında hassas bir şirket olduğunuzu biliyorum. Bu cephede neler yapıyorsunuz? Önümüzdeki döneme ilişkin yeni yatırım ve projeleriniz nelerdir?
Evet biz baktığınızda fosil yakıtçı bir şirketiz. Açıkçası fosil yakıt temininin ve ticaretinin esasında sürdürülebilirlik kapsamında düşünülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bunlar tabi olarak var olan birtakım kaynaklar. Bu, diğer girişimleri bırakıp buraya yönelelim demek değil. Çok daha sürdürülebilir kaynaklarla ilgili, elektrikli araçlarla ilgili vs gelişmeler kaydediliyor. Ama bu böyle 5-10 yıl içerisinde bütün dünyamızı değiştirecek değil. Dolayısıyla fosil yakıtların daha bir müddet bizim dünyanın enerji bilançosunda çok önemli bir yer alması söz konusu. Biz elektrikli araç gelişimini ciddiyetle takip ediyor ve destekliyoruz.
Keza biz özellikle şehirlerarası güzergahtaki istasyonlarımıza, lisanslı şarj istasyonlarını kuruyoruz ki bu araçlar, menzilleri nedeni ile şehir merkezlerinde kısıtlı kalmasın. Bunun yanında biz artık güneş enerjisinden yararlanarak istasyonlarımızın elektrik ihtiyacını karşılama yoluna doğru gidiyoruz. Bizim yaptığımız sistemde, gün boyu elektrik üretiyoruz şebekeye veriyoruz ve ihtiyacımız olan gece zamanı da şebekeden alıyoruz. Sonuçta mahsuplaşılıyor ve böylece faturaları dörtte bire indirebilmek mümkün oluyor.
Bunun dışında bu sürdürülebilir enerji kaynaklarının madeni yağ tarafında ihtiyaç duyduğu çok değişik ürünleri de geliştiriyoruz. Örneğin rüzgar türbinlerinde kullanılan çok özel yağları, Chevron işbirliğimiz çerçevesinde üretiyor veya getiriyoruz. Dolayısıyla Petrol Ofisi olarak kendimizi de geleceğe doğru hazırlıyoruz.
‘AKARYAKIT FİYATLARI ÇOK NET FORMÜLLERLE BELİRLENİYOR’
5- Sık sık gündem oluyor. Sektör içinden ve en yetkin isimlerinden biri olarak size sormak istiyorum. Türkiye’de akaryakıt fiyatları nasıl oluşuyor?
Türkiye’de şu anda geçerli olan akaryakıt piyasasını düzenleyen kanun 2005 yılında çıktı ve EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) dediğimiz düzenleyici kurum oluştu. Bu, Avrupa ve diğer ülkelerde de olan regülatör, yani oyunun kurallarını belirleyen, bazı denetleme görevleri de bulunan bir kurum. Bu kanun esasına baktığınızda, akaryakıt fiyatlarının serbest bırakılması kanunudur. Fakat stratejik bir sektör olduğu için hiçbir zaman akaryakıt pazarı ya da fiyatlandırılması başıboş bırakılacak bir piyasa değildir.
Yani devlet demesek de özerk bir kurumun denetlemesine tabi olması fevkalade doğal, hatta yararlıdır. O nedenle EPDK’nın burada çok önemli bir rolü var; kanunun öngördüğü formüllerin, mekanizmanın uygulanmasını temin etmekten sorumludur. Burada akaryakıt fiyatı belirlenmesinde kanunun öngördüğü çok açık ve net bir formül var; Türkiye’deki rafinerilerin dağıtım şirketlerine sattığı benzin ve dizel fiyatı, bu işin başlangıcını temin eder. Esas kontrol altına alınıp, formülüze edilmiş olan tarafı da budur. Kanun aynen şunu öngörür:
‘AKDENİZ’E BAĞLIYIZ’
Türkiye, Akdeniz piyasası fiyatlandırmasına bağlıdır. Genova’da Akdeniz piyasası için günlük motorin ürünü, benzin ürünü fiyatı ilan edilir. Türkiye’de rafineri, o akşam saat 19:30 civarı bu fiyatı alır ve çok basit bir işlem yapar. Diyelim ki bu motorin için bu fiyat bin dolar olsun. O günün resmi kuruyla çarpar. Bu çarpımı alır, yaptığı bu hesaplamanın son 5 günlük kayan ortalamasını çıkartır. Bu ortalama değer, diyelim ki bin 463 lira çıktı. Son fiyat değişikliğindeki çarpandan yukarı ya da aşağıya doğru yüzde 3 oynadığı zaman, fiyatı revize eder. Bunu da dağıtım şirketlerine bildirir. Biz de bunu alır, üstüne bizimle yani dağıtım şirketi ile bayinin paylaşmak durumunda olduğu bir marj koyarız ve ilçe bazında pompa tavsiye fiyatlarını belirleriz. Bunu her bayimize dijital yöntemlerle aktarır, EPDK’ya bildiririz. EPDK da bu fiyatları kontrol eder. Bu kadar şeffaf bir düzen var.
EPDK’nın kanunen gerek duyarsa, iki ay müddetle tavan fiyat koyabiliyor. Bu durumda tek etkise dağıtım şirketi ile bayinin paylaştığı entegre marj dediğimiz miktarı aşağıya çekmek oluyor. Çünkü, uluslararası petrol fiyatını, kurları, ÖTV’yi kontrol edemiyor.
Ekimden itibaren doların yükselişi ve eş zamanlı petrol ürünlerindeki fiyat artışına paralel, entegre marj ise bu ve diğer maliyetlerin artışı oranında yükselemedi. Ekim ayında 90 kuruş civarıydı. Şu anda ise 130 ila 135 kuruş arasında. Ekimdeki bu 90 kuruş, 8-8 buçuk liralık pompa fiyatının yaklaşık yüzde 11’ine tekabül ediyordu. Bugün geldiğimiz noktada entegre marj 135 kuruş olsa, 20 liralık bir üründe yüzde 6’sını teşkil ediyor.
2021 yılında, toplam 24 kez fiyat değişikliği olmuş. Bunun 19 yukarıya doğru 5 tanesi aşağıya.1 Ocak 2022’den 25 Nisan’a kadar toplam 28 değişiklik oldu. Bunun 19’u yukarıya 9’u aşağıya. Daha da ilginci bu 28 değişikliğin 17 tanesi mart ayında gerçekleşti. Yani bir buçuk günde bir fiyat değiştirdik. ‘Çıktığı zaman çıkarıyorsunuz da indiği zaman indirmiyorsunuz’, öyle bir şehir efsanesine kapılmamak lazım, başımızda tüm bunları kontrol eden EPDK var. Formül de açık; artırırken de düşürürken de 5 günlük ortalamayı beklemek durumundayız.