Güncelleme Tarihi:
DÜNYA elektrik üretiminde en büyük paya sahip olan enerji kaynağı kömür. Lakin bu çevrecileri üzmesin. Çünkü Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) son verilerine göre, kömürü yenilenebilir enerji kaynakları takip ediyor. Yani artık dünya elektrik üretiminde en yaygın ikinci kaynak “yenilenebilir”. Yenilenebilir kaynaklar 2013’te ikinciliği doğalgazdan kaptı. Bu bilgilerin yer aldığı Uluslararası Enerji Ajansı’nın “Yenilenebilir elektrik üretimi, kömürden sonra ikinciliğe yükseldi” başlıklı makalesinde, geçtiğimiz yıl ise OECD ülkelerinde yenilenebilir enerjideki büyümenin çoğunlukla güneş ve rüzgâr enerjisinden sağlandığı belirtiliyor.
FOSİLE KARŞI REKABET
Enerjide son yılların sıcak konularından biri de fosil yakıtlar ile yenilenebilir enerji arasındaki rekabet. Almanya, ABD gibi birçok ülke, farklı isimlerle ortaya koydukları “enerji dönüşümü” planlarıyla tükettikleri enerjide yenilenebilir kaynakların payını artırmayı hedefliyor. Örneğin Almanya’nın enerjide çevreci dönüşüm projesi “Energiewende”, nükleerden kademeli çıkış ve yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının artışı gibi hedefler içeriyor.
Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi için konulan hedeflerse 2025 için yüzde 40-45, 2035’e kadar yüzde 55-60 ve 2050’ye kadar yüzde 80. ABD Başkanı Barack Obama, 2030’a kadar ABD’deki elektriğin yüzde 20’sinin rüzgar ve güneşten sağlanmasını hedefliyor. Başkan Adayı Hilary Clinton ise bir adım daha ileriye giderek Başkan seçilmesi halinde, 10 yılda Amerika’daki her eve yetecek kadar yenilenebilir enerji olacağını açıkladı. Diğer yandan, düşen petrol fiyatlarının yenilenebilir enerji yatırımlarını yavaşlatacağını savunanlar da var.
EN BÜYÜK İKİNCİ KAYNAK
Yenilenebilir ve fosil yakıtların geleceği tartışılmaya devam ederken, Uluslararası Enerji Ajansı’nın paylaştığı veriler dikkat çekiyor. IEA makalesinde elektrik üretimindeki büyümede Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) dışı ülkelerin başı çektiği vurgulanırken, küresel elektrik üretiminin 2012’den 2013 yılına yüzde 2.9 arttığı kaydediliyor. Makaleye göre, 2013’te, yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi doğalgazın önüne geçerek, dünyanın en büyük ikinci elektrik kaynağı haline geldi. 5 bin 130 teravat-saat (TWh) ile yenilenebilir kaynaklar dünya elektriğinin yüzde 22’sini üretti.
Ayrıca 2013 yılında hidro dışındaki yenilenebilir kaynaklar, dünya elektriğinin yüzde 5.4’ünü üreterek, tarihte ilk kez petrol yakıtlı üretimi solladı. Öte yandan aynı yıl, kömürden elektrik üretimi ise en yüksek seviyelere ulaşarak, 9 bin 613 TWh’a çıktı. Bu da dünya elektriğinin yüzde 41.1’ine karşılık geliyor. 2014’te hidro dışındaki yenilenebilir enerji büyümesinin güneş ve rüzgardan kaynaklandığına işaret edilen makalede, “1990 yılından bu yana fotovoltaik güneş enerjisi yıllık ortalama yüzde 44.6, rüzgar ise yüzde 27.1 büyüdü” deniliyor.
Fosil kaynakla zorlu yarış
YENİLENEBİLİR enerjideki hızlı büyümeye karşın, kömürden elektrik üretimi bugün 1970’lerdeki seviyelerinden beş kat fazla. Dolayısıyla fosil yakıtların yerini yenilenebilir kaynakların alması halen zorlu bir hedef gibi duruyor. Evet, yenilenebilir enerji hızla büyüyor ve belki de kömür veya petrol gibi fosil yakıtlardan daha da hızlı büyüyor, ancak yine de önünde bazı zorluklar var. Mesela yenilenebilir enerjideki büyümeyi tetikleyen alım garantileri, teşvikler, düzenlemeler ne kadar devam edecek? Alım garantileri ve destekleyici düzenlemeler olmadan bu büyüme sürer mi? Bu gibi soruların yanıtları değişiyor. Lakin son 10 yılda güneş enerjisinde maliyetlerin düşmesi de büyümesinde etkili oldu. Sektördeki firmalar hem hücre verimliliğinin artması, hem de kurulum maliyetlerinin düşmesi için inovasyon çalışmaları yürütüyor. Bazı uzmanlar, güneş ve rüzgarda bundan sonraki en önemli gelişmenin depolama konusunda yaşanacağını, rüzgarın esmediği veya güneşin çıkmadığı günlerde elektriği depolayacak piller geliştirilmesinin büyümeyi daha da hızlandıracağını vurguluyor.
PARİS’E DİKKAT!
PARİS’te düzenlenecek İklim Değişikliği Konferansı’na sadece 3 ay kaldı. Konferans, kömür, petrol ve doğalgazdan daha az karbon salınımlı bir dünyaya doğru geçiş tartışmaları açısından kritik öneme sahip. Bugüne kadar elektrik üretiminde yenilenebilir payının artmasında hükümetlerin iklim değişikliği politikaları da etkili oldu. Paris’teki konferansta iklim değişikliğinin önlenmesi ve etkilerinin azaltılması için devletler tarafından 2020 yılından sonra alınacak önlemler kararlaştırılacak. Konferansın iklim değişikliğiyle mücadelede bir mihenk taşı olacağı düşünülüyor.