Güncelleme Tarihi:
Yenilenebilir enerji projelerinin finansmanında katılım bankaları rol oynayacak. Katılım bankalarının, yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde konumlanan güneş, rüzgâr, jeotermal ve hidroelektrik gibi alanlarında ciddi bir pazar potansiyeli bulunuyor.
Uzmanlar, Türkiye’nin enerjiye olan talebinin, nüfusa paralel olarak sürekli artış gösterdiğini, fosil yakıtların yerine artık yenilenebilir enerjiye doğru bir kaymanın olduğunu belirterek, Türkiye’nin de bu gelişmelere kayıtsız kalmadığını söylüyor. Hükümetimizin ‘Vizyon 2023’ çerçevesinde, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, yerel kaynakların kullanımının maksimuma çıkarılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yükseltilmesi konusunda çalışmalarının hız kesmeden devam ettiğine değinen uzmanlar, “Zira açıklanan rakamlar da bu çalışmaların teyidi niteliğindedir. 2019’un ilk 10 ayında yerli ve yenilenebilir enerjiden elektrik üretim payı yüzde 64’e yükselmiştir. Yaşanan bunun gibi artışlara bağlı olarak proje finansmanları da gelişim göstermeye devam etmektedir” diyor.
VİZYON 2023’ÜN FİNANSAL PARÇASI
Katılım bankalarının, böylesine önemli bir sektörde geleneksel bankalardan çok daha sonra faaliyet göstermeye başladığına dikkat çeken uzmanlar, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu alanda uzman kişilerin eksikliği buna sebep olarak gösterilse de söz konusu bankalar, prensipleri gereği insan hayatına ve çevreye olumlu etki eden, toplumsal kalkınmayı önemseyen yatırımların desteklenmesini kendilerine vazife edinmektedir. Dolayısıyla katılım bankaları, bankacılık faaliyetleri ve proje finansmanları gibi süreçlerin tümünde Vizyon 2023’ün bir parçası hâline dönüşmek için çalışmalarını sürdürmektedir.”
Uzmanlar, katılım bankalarının, yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde konumlanan güneş, rüzgâr, jeotermal ve hidroelektrik gibi alanlarında ciddi bir pazar potansiyeli bulunduğuna da dikkat çekerek, “Söz konusu alanlardaki yatırım tutarının yaklaşık 20 milyar doları bulacağı tahmin edilmektedir. Bu yüzden yenilenebilir enerji konusundaki finansman çözümleri, katılım bankalarının önemli rol oynayacağı bir alan olarak görülmektedir. Enerji projelerindeki finansman yöntemi, alışılagelmiş bilanço analizinden farklı bir düzende işlemektedir. Bu yatırımlardaki dinamiklerin detaylı bir şekilde irdelenmesi, sektörün yakından takip edilmesi ve doğabilecek risk unsurlarına karşı önlemler alınması gerekmektedir” şeklinde konuşuyor.
KUR RİSKİ YÖNETİLEBİLİR
Türk Parası Kıymetini Koruma Kanunu’na göre; dövize endeksli kredi ve yabancı para kredisi kullandırılmasına ilişkin kısıtlamalarda, yenilenebilir enerji kaynaklarının istisna kapsamında tutulduğunu da hatırlatan uzmanlar, şu açıklamayı yapıyor: “Katılım bankaları, bu kaynakların projelerine sağlayacakları dolar cinsi finansman sayesinde, bilançolarındaki kur riskini de kontrollü bir şekilde yönetebilme imkânına sahip olacaktır. Yenilenebilir enerji alanlarının finansmanında önem arz eden diğer bir husus da proje finansmanındaki teminat paketleridir. En temel teminat, elektrik üretim tesisinin alacak temlikleridir. Bu temlikler alınırken belirli bir oranda marj gözetilmesi gerekmektedir. Bundan öncesinde alacak temlikleri, dolar cinsinden onaylanırken günümüzde Türk lirası olarak güncellenmiştir.”
MİLLİ PROJELERLE DIŞA BAĞIMLILIK AZALACAK
Uzmanlar, küresel iklim değişikliğinin olumsuz yansımaları dikkat alındığında yenilenebilir enerjinin değerinin daha da artacağına değinerek, şunları söylüyor: “Özellikle Türkiye’nin yerli ve millî enerji üretimi konusundaki projelerin artması, ülkenin en önemli gider kalemlerinden birini oluşturan sektörün dışa bağımlılığını minimize edecektir. Katılım bankaları da bu aşamada sürekli gelişen türlü finansman çözümleriyle ekonomiye ve insanlığın geleceğine katkıda bulunmaktadır.”