Kemal Derviş, alınan önlemlerin, tasarruflarını Türk Lirası'nda değerlendirmek isteyenlere yardımcı olmayı amaçladığını söyledi.Devlet Bakanı Kemal Derviş, bugün açıklanan finans ve kamu finansmanıyla ilgili olarak alınan önlemlerin amacının, tasarruflarını Türk Lirası'nda değerlendirmek isteyenlere biraz daha yardımcı olmak olduğunu bildirdi. Derviş, ''Aynı zamanda bankaların kendilerini Türk Lirası ile fonlamalarını da desteklemektir'' dedi. Devlet Bakanı Kemal Derviş, Hazine Müsteşarı Faik Öztrak ve
Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye'de yaklaşık üç aydır, Nisan ayı ortalarından beri yenilenmiş ekonomik programın uygulandığını belirten Derviş, programın, ekonominin seyrine bakıldığı zaman nisan ortasından mayıs sonuna kadar aslında hızla iyiye gidişin başlamış olduğunu söyledi. Bu süre içinde faizlerin ciddi bir şekilde düştüğünü ve Mayıs ortalarından itibaren de piyasalarda canlanmanın ilk belirtilerinin görüldüğünü kaydeden Derviş, şöyle dedi: ''Haziran ayı yoğun ve aynı zamanda zor bir ay oldu. Meclis önemli 8 yasayı Haziran ayında onayladı. Doğal olarak bu yasalar tartışılırken her demokratik ülkede olduğu gibi bu tartışmalar bazen bir gerilim de yarattı. Fakat, uluslararası deneyimlere de baktığımız zaman gerçekten büyük bir hızla bu yasal altyapı kabul edildi ve Temmuz başına geldik ve Temmuz başında maalesef hem içerdeki bazı tartışmalar yüzünden hem de uluslararası ortamda Arjantin ve bazı başka ülkelerin yaşadığı sorunlar yüzünden Temmuz başında programda bir aksama oldu ve faizlerde, kurda,
döviz piyasasında olumsuz gelişmelere tanık olduk.'' ''HÜKÜMET HIZLI DAVRANDI''Söz konusu olumsuz gelişmelerin önüne geçmek ve programı yeniden rayına oturtmak için hükümetin hızlı davrandığını, ekonomi yönetimi olarak müdahale ettiklerini anlatan Kemal Derviş, ''ve bir haftadır olumsuza giden durumu olumluya tekrar çevirebildik. Bu tür dalgalanmalar, bu tür gelişmeler aslında her yerde oluyor, dünyanın hiçbir yerinde ilerleme, iyileşme doğrusal olarak gerçekleşmiyor. Dolayısıyla bu dalgalanmaları bir bakıma beklemek doğrudur. İyileşme, dediğim gibi doğrusal olmuyor ve iyiye doğru gidiş üç hafta olursa bir hafta da bazı sorunlar yaşanması normaldir'' diye konuştu. Herhangi bir programda olduğu gibi içte ve dıştaki gelişmeler ışığında kendilerinin de zaman zaman ekonomi politikasındaki bazı ayarlamaları yapmakta yarar gördüklerini ve yarar görmekte de devam edeceklerini ifade eden Derviş, bu ayarlamalar hakkında bilgi verirken de yapılan düzenlemeleri üç başlık altında özetledi. Derviş, bu konuda şunları söyledi: ''Bu başlıklardan birincisi, finans sektörüne yönelik bazı değişiklikler şeklinde yorumlanabilir. İkinci başlıkta, kamu finansman politikasını ilgilendiren bazı önlemler var. Hem finans sektörüne ilişkin önlemler, hem kamu finansmanıyla ilgili önlemlerin amacı, tasarruflarını Türk Lirası'nda değerlendirmek isteyenlere biraz daha yardımcı olmaktır. Aynı zamanda bankaların kendilerini Türk Lirası ile fonlamalarını da desteklemektir. Üçüncü başlık altında bazı adımlar atıyoruz. Bunlar da direkt üretime, dolayısıyla istihdama, reel sektöre destek başlığıyla sunabiliriz.''"40 KATRİLYONLUK İTFA VAR " Devlet Bakanı Kemal Derviş, bu yılın geri kalan bölümünde yapılacak yaklaşık 40 katrilyon liralık itfaya karşın, toplam borçlanma ihtiyacının 32.6 katrilyon lira olacağını bildirdi. Derviş, düzenlediği basın toplantısında, toplam itfanın 7 katrilyon lirayı aşkın bölümünün kamu maliyesinde sağlanan faiz dışı fazlanın yanısıra uluslararası kuruluşlardan sağlanan resmi kaynaklardan karşılanabileceğini söyledi. ''Bu oldukça önemli bir miktar. Bunu da unutmamak gerekir'' diyen Derviş, bu tablo içinde belli bir esnekliğin varlığına da dikkat çekti. MERKEZ BANKASI Merkez Bankası portföyünde bulunan yaklaşık 14 katrilyon liralık senetlerin 2 ile 6 yıl arasında değişen vadeli yılda 1 kupon ödemeli senetlerle değiştirildiğini anlatan Bakan Derviş, şöyle devam etti: ''Söz konusu senetlerin kupon ödemeleri, Hazine ihalelerine endeksli olacak, ana para ve faiz ödemeleri ise her yıl Merkez Bankasıkarının Hazine'ye aktarılması gereken kısmından mahsup edilecektir. Busenet değişimi sonucu, 2001 yılının kalan dönemindeki iç borç itfaları, yaklaşık 4 katrilyon Türk Lirası civarında azalacaktır. Bu değişiklik, program varsayımlarıyla da uyumludur.'' KAMU VE FON BANKALARI erviş, kamu ve fon bankalarındaki esnekliği de, gerekirse kullanmak istediklerini ve kullanabileceklerini belirttiği basın toplantasında, bu bankaların portföyünde takriben 37 katrilyon liralıkyeniden yapılanma kapsamında verilmiş senet bulunduğunu söyledi. Bu senetlerin 2001 yılı sonuna kadarki faiz ödemelerinin 12 katrilyon lira dolayında bulunduğunu vurgulayan Derviş, şöyle konuştu: "Tercihimiz, bu faizin tamamının nakden ödenmesi ve devam etmesidir. Ancak kamu bankaları alınan tedbirler sonucunda bugün ulaştıkları kısa vadeli borç seviyesini nominal olarak arttırmadan, reel olarak düşürerek, Hazine ihalelerinden 5 katrilyon liraya kadar alım yapabilecek durumdalar. Bunu da yönetimleriyle birlikte görüştük. 5 katrilyon liraya kadarki bir alımın herhangi bir sıkıntı yaratmayacağı konusunda fikir birliği içindeyiz. Bu alımların piyasayı bozmaması için ortalamadan yapılacağının altını çizmek istiyorum.'' Fon bankalarına ödemelerin de planlandığı gibi yürütüleceğini belirten Derviş, bu konuda bir değişiklik olmadığını ifade etti. Derviş, sene sonuna kadar tasfiyesi düşünülen fon bankalarının mevduatları ve karşılığında yeralan devlet kağıtlarının istekli bankalara transferi çalışmalarının de sürdürüldüğünü kaydetti. Bakan Derviş, fon bankalarının kötü aktiflerinin tasfiyesi ve banka satışları karşılığında toplanacak önemli miktardaki gelirin de fonun hazineye olan borçlarının ödenmesinde kullanılacağını belirtti. "TOPLUMSAL BARIŞA GÜVEN PROGRAMIN EN ÖNEMLİ KOŞULUDUR'' Derviş, alınan teknik birtakım önlemlerden daha önemli olan şeyin ekonomide temel istikrarın sağlanması, makro ekonomik dengelerin oturması, toplumsal barış ve geleceğe olan güven olduğunu da ifade ederek, şunları söyledi: ''Finans politikasında veya maliye politikasında veya vergi politikasında alınacak teknik önlemler hiç bir zaman bu güvenin yerinegeçemez, yardımcı olurlar. Fakat temel istikrara güven, toplumsal barışa güven bu programın başarısı için ve Türkiye'nin geleceği için en önemli koşuldur. Bu konuda birbirimize yardımcı olmamız lazım ve bugüveni mutlaka sağlamamız lazım. Teknik ve ekonomik politik önlemler çok önemli, çok gereklidir ve buna yardımcı olabilir. Ama toplumsal barışa olan inanç mutlaka toplumun her kesimi tarafından desteklenmelidir. Bu topludi. Serdengeçti, bankalardaki Türk lirası mevduat karşılığında MerkezBankası'nda daha önce faizsiz olarak tutulan zorunlu karşılıklara faizödeneceğini bildirdi. Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti, şunları kaydetti: "Bu şekilde mevduat maliyetini dolayısı ile Hazine'nin de borçlanma maliyetini olumlu şekilde etkilemeyi düşünüyoruz. Bu faiz üçayda bir ödenecek senetler itibariyle ve mevduata uygulananan faiz oranının ağırlıklı ortalamasının başlangıç için yüzde 80'i mertebesinde belirlenecek.'' Serdengeçti, döviz tevdiat hesapları zorunlu karşılıklar için ise herhangi bir faiz ödemesi öngörülmediğini bildirdi. Devlet Bakanı Kemal Derviş, 3 ile 6 aylık Türk Lirası mevduata uygulanan stopaj oranının yüzde 14'e, 6 ve 12 ay vadeli hesaplara uygulanan stopaj oranının yüzde 10'a, 12 aydan uzun vadeli hesaplara uygulanan stopajın da yüzde 6'ya indirileceğini bildirdi. Devlet Bakanı Kemal Derviş, Hazine Müsteşarlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, Maliye Bakanlığı ile birlikte mevduat ve repo gelirlerine uygulanacak stopoj oranları ile ilgili bir çalışma yaptıklarını bildirdi. Derviş, şöyle dedi: ''TL mevduat hesaplarındaki stopaj oranları 3 ile 6 ay vadeli olanlar için yüzde 14'e indirilecek. 6 ay ile 12 ay vadeli olanlarda bu oran yüzde 10'a, 12 aydan uzun vadeliler için de yüzde 6'ya inecek.Repo stopaj oranı yüzde 16'dan yüzde 20'ye yükseltilecektir. Döviz tevdiat hesabı stopaj oranı bir yıldan uzun vadeli olanlar için aynı kalacak, değişmeyecek. Bir yıldan kısa vadeliler için 2 puan, yüzde 16'dan yüzde 18'e yükseltilecektir.'' ''UZUN VADELİ YATIRIMI ÖZENDİREN ÖNLEMLER'' Bu önlemlerin Türk lirası ile biraz daha uzun vadeli yatırımı özendiren önlemler olduğunu belirten Bakan Derviş, ''Gördüğünüz gibi çok aşırı sayılabilecek çok büyük ölçütlerde değişiklikler değildir. Ancak bu amaca yardımcı olacaktır'' dedi. Mevduat ile ilgili bu önlemlerin küçük ve bireysel yatırımcının hazine bonosu piyasasına ciddi olarak girmesi bu piyasanın daha sağlıklı biçimde işlemesi için çok önemli olduğunu da belirten Derviş,şöyle devam etti: ''Bu yüzden hazine bonolarının vergilenmesinde beyannameye tabi alt sınırı yükselten yasa teklifi Maliye Bakanlığı tarafından Başbakanlığa gönderilmiştir. Teklif enflasyondan arındırılmış alt sınırın 50 milyar liraya çıkmasını öngörüyor. Bu önlemler sanıyorum finans sektörünü biraz rahatlacatacaktır. Uzun vadeyi özendirecektir ve Türk Lirası cinsinden yatırımı da özendirecektir. Ve yararlı olacağı kanısındayım.'' Kamu finansmanı ve kamu finansmanındaki bazı esneklikler üzerinde de duran Derviş, borç piyasasında Hazine ile birlikte üç önemli oyuncubulunduğunu hatırlattı. Bunların özel bankalar, fon ve kamu bankalı veMerkez Bankası'ndan oluştuğunu anlatan Derviş, bunlara birde bireyselyatırımcıların eklenmesi gerektiğini söyledi. Bunların şu anda marjinal bir rol oynadığını da kaydeden Derviş, ama ileride daha önemli bir rol oynamasını istediklerini söyledi. Derviş, şöyle devam etti: ''2001 yılının kalan aylarındaki iç borç itfalarının takriben 16 katriyonluk kısmı Merkez Bankası, fon bankaları ve kamu bankalarına, bankacılık reformu kapsamında verilen tahvillerin faiz ödemelerinden oluşmakta. Piyasaya olan ödeme yükümlülüğü ise ki buna diğer kamu kuruluşları da dahil idi yaklaşık 24 katrilyon lira düzeyinde bulunmaktadır. Bu iki rakamı hep gözönünde tutmakta yarar var. piyasa 24 katrilyon, Merkez Bankası fon bankaları ve kamu bankaları 16 katrilyon.'' "EKONOMİDE GÜVEN TESİS EDİLMELİ " Devlet Bakanı Kemal Derviş, ekonomide bir düzelme olmadan, güven ortamını yeniden tesis etmeden, faiz hadlerini düşürmeden, reel sektörde mucize yaratmanın mümkün olmadığını söyledi. Devlet Bakanı Kemal Derviş, kamu kurumlarına ihalelerden ortalamadan yapılan satışların itfasının 4.7 katrilyon lira olduğunu belirterek, ''Bu rakam tabloda piyasaya yapılacak ödemenin içindedir. Bu kurumların, yapacakları ödeme kadar, kağıt almalarının ötesinde, daha fazla ihalelere ortalamadan katılacakları tahmin edilebilir'' dedi. Bakan Derviş, 2002 yılı başından itibaren ise özel emeklilik fonlarında birikmeye başlayacak fonların, Hazine senetlerine ek bir talep yaratmasının beklenebileceğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bu operasyonlar sonunda, yıl sonuna kadar borçlanma ihtiyacımız 32.6 katrilyon liradan, Merkez Bankası, kamu bankaları ve diğer kamu kurumlarına ortalamadan satışları çıkarırsak, yaklaşık 19 katrilyon liraya düşmektedir. Bu da, piyasaya yapacağımız ödeme kadar borçlanma anlamına gelmektedir. Tabii, bu konuda esnek davranmaya devam edeceğiz. Bazı ayarlamalarmümkündür. Dolayısıyla, hiçbir şekilde, kamu bankalarında yeniden yapılandırma ve kamu bankalarının çok sağlıklı çalışmalarını engelleyecek, herhangi bir şey yapmak istemiyoruz. Ancak, bu esnekliğide, kamu maliyesi lehine kullanabiliriz ve piyasalara bir bakıma o şekilde güveni de artırabiliriz. Kamu bankalarındaki operasyon reel sektör açısınan da çok önemli ve dolayısıyla, bu kamu bankalarından, Hazine'ye gelecek olan talebin sınırını iyi düşünmemiz gerekiyor. Kamu bankalarının, bir miktar kredilerinin reel sektöre genişlemesini istiyoruz. Özellikle, Halk Bankası'nın, sanayiye desteği Türk ekonomisi için çok önemlidir.'' Derviş, toplumda haklı olarak reel sektöre ilişkin, çok cidi istekler bulunduğunu vurgulayarak, Şubat'ta başlayan bunalımın, finanssektörü bunalımı olarak ortaya çıktığını kaydetti. "YAŞANAN BUNALIM REEL SEKTÖR BUNALIMINA DÖNÜŞTÜ'' Türkiye'de yaşanan bunalımın da, reel sektör bunalımına dönüştüğünü, istihdam üretimde ciddi sorunlar bulunduğunu anlatan Derviş, şöyle konuştu: ''Bu ekonomik programla, bunlara çare bulunması gerekiyor. Genel olarak, ekonomide bir düzelme olmadan, güven ortamını yeniden tesis etmeden, faiz hadlerini düşürmeden, reel sektörde mucize yaratmak mümkün değil. Reel sektör içinde en önemli olan husus, ekonomide yeniden büyümeye geçiş sürecinin başlaması, faizlerin düşmesi kurun rahatlaması ve döviz piyasasındaki çalkantıların bir miktar durması veböylece reel sektörün yatırım yapabileceği, üretim yapabileceği, istihdam yaratabileceği bir ortama yeniden geçilmesidir. Reel sektörü, mikro tedbirlerle veya özel birtakım tedbirlerle öyle çok büyük ölçüde rahatlatmak mümkün değil. Reel sektörün rahatlaması için, ekonominin rahatlaması ve finans sektörünün rahatlaması lazım. Zaten, yaşanan sorunların çok önemli bir kısmı reelve finans sektöründeki ilişkilerden kaynaklanmakta ve bu ilişkilerindeyaşanan zorluklarda, finans sektörünü olağanüstü zor durumda bırakmaktadır. Dolayısıyla, genel iyileşme, ekonominin iyileşmesi, reel sektöre büyük iyiliktir. Bunun altını çizmek istiyorum.'' Bakan Derviş, ayrıca, direkt reel sektöre yönelik bazı önlemler üzerinde çalıştıklarını da belirterek, bunların bir tanesinin Kaynak Kulanımı ve Destekleme Fonu'nu (KKDF) ilgilendirdiğini ifade ederek, bu konudaki düzenmenin Merkez Bankası tarafından yapıldığını söyledi. Kemal Derviş, konuya ilişkin olarak bilgi vermesi için sözü Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'ye verdi. MERKEZ BANKASI BAŞKANI Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti ise şu bilgileri verdi: ''KKDF'nda
kredi maliyetleri düşürülecektir. Bu çerçevede, bankalarca kullandırılan tüketici kredileri dışındaki kredilerde, yüzde 5'den yüzde 3'e bir düşüş öngörüyoruz. Bankalar ve finansman şirketleri dışındaki Türkiye'deki yerleşik kişilerin yurtdışından sağladıkları kredilerde, KKDF, yüzde 6'dan, yüzde 3'e ve kabul kredili, vadeli akredidif mal mukabili ithalat işlemlerinden yüzde 6'dan yüzde 3'e düşüş sağlandı.'' ''FAİZ DIŞI HEDEFİMİZ TUTUYOR'' Devlet Bakanı Derviş, aldıkları yeni önlemlerinde, bütçe ve maliyepolitikalarında bir değişiklik olmayacağını vurgulayarak, şöyle dedi: ''Aslında, bu bence bu çok gerekli bir adım. Tabii, bu önlemleri düşündüğümüzde, bu işin bir boyutunu unutmamamız gerekiyor. Bütçe maliye politikasında bir değişiklik sözkonusu değil. Bu önlemler paketinin net olarak döviz kaybettirmemesi gerekiyor. Veya bunun çok cüz-i miktarda olması gerekiyor. Dolayısiyle, bu önlemlerin etkisini hesaplarken, gelir-gider tablosu üzerinde nasıl bir etkisi olacaktır? Bu konuda da tartıştık, çalıştık, bu önlemler maliye politikasında, bir zorluk çıkartmayacaktır. Faiz dışı hedefimizi tutturuyoruz. Maliye politikamız güçlü devam etmek zorundadır. Bazı önlemler, daha da önemli olabilirdi, bazı oranlar daha da değişebilirdi. Ancak, bu durumda makro ekonomiyi unutmamamız gerekir.'' NET GELİR ETKİLERİDerviş, son alınan önlemler paketinin net olarak bir gelir kaybettirmemesi gerektiğini belirterek, bunun çok cüzzi bir miktarda olması gerektiğini vurguladı.Alınan önlemlerin etkisini hesaplarken ''gelir-gider tablosuna nasıl etkisi olacak ve faiz dışı fazlada herhangi bir sorun var mı?'' gibi konularda çalıştıklarını anlatan Derviş, şöyle devam etti:''Maliye politikasında bir zorluk çıkmayacaktır. Faiz dışı hedefimizi tuttururuyoruz ve maliye politikamıza güçlü olarak devam etmek mecburiyetindeyiz. Belki bazı önlemler daha olabilirdi. Bazı oranlar daha fazla değişebilirdi diye bir düşünce olabilir. Ancak, bu durumda genel makro ekonomiyi unutmamazı gerekir. Şu anda gelir gider dengesinde her hangi bir bozukluğa tahammülümüz yok. Dolayısıyla bütün bu ekonomi politika ayarlamalarında da her zaman net gelir etkilerini düşünmeye devam edeceğiz ve bu şekilde hareket etmek zaten zorunludur. Bunu sanıyorum hem bankacılık kesimi hem reel sektör de anlamaktadır. Bu konuda maliye politikasındaki ve genel makro ekonomik maliye politikasında bir değişiklik söz konusu değil.”BİRÇOK ŞİRKET KREDİSİNİ ÖDEYEMEZ DURUMA GELDİFaizlerin yüksek olarak devam etmesi, aylarca iç talepteki düşüş ve ekonomideki zorluklar sebebiyle birçok şirketin kredilerini geri ödeyememe durumuna düştüğünü anlatan Bakan Derviş, bu şirketler arasında işi sağlam olan, rekabet edebilir, ileride bir sorun yaşamayacak şirketler bulunduğuna işaret ederek, şunları söyledi:''Ancak kısa vadede ciddi likidite sorunuyla karşı karşıya kalmışlardır. Ve dolayısıyla kredi bulmakta sorun yaşıyor mevcut kredileri döndürmektede zorluk çekebiliyorlar. Bu tür bunalımları yaşayan ülkelerde bu tür durumlar ortaya çıkıyor. Ve burda devletin vefinans kesiminin el birliğiyle üretmesi ve bu temelde sağlıklı olan fakat kısa vadeli sorunlar yaşayan, ciddi sorunlar yaşayan girişimcilere ve üreticilere bir miktar destek bulmak gerekiyor.''Bu kapsamda Bankacılık Kanunu'nun BDDK'ya aktif yönetim şirketi kurma yetkisini vermediğini ifade eden Derviş, bu çerçevede Ağustos ayı başında Dünya Bankası'ndan bir heyetle birlikte reel sektörde borçyükü nedeniyle sıkıtıya düşen, ancak yeniden yapılandırma programlarıyla ekonomiye yeniden kazandırılma imkanı bulunan şirketlerin ele alınacağını söyledi. Derviş, ''Bu suretle hem reel sektöre katkıda bulunması, hem de bankacılıkta geri dönmeyen kredi maliyetinin azaltılması konusu üzerinde ortak bir çalışmayı yapacağız.Ve bu konuda hızlı bir şekilde harekete geçmek istiyoruz'' diye konuştu.EK KAYNAĞIMIZ YOKBazı zorunlulukları tekrar vurgulamak istediğini belirten Derviş, ''Kaynağımız yok, ek kaynağımız yok. Dolayısıyla bu çerçevede bu şirketlere büyük miktarda kaynak akıtmak mümkün değil ve mümkün olmayacak'' dedi. Derviş, konuyla ilgili şunları söyledi:''Ancak yeniden yapılandırılma garantileriyle ve belli bir havuz oluşturularak bankacılık sektörüyle birlikte çalışılarak bu şirketlere bir miktar nefes aldırılabilir. Ve bu nefes sayesinde de herkes kazanabilir. Şirket yaşayabilir, istihdan kurulmuş olur, bankada alacağını tahsil edebilir. Ve genelde ekonomi de bu konuda aslında kazançlı çıkacaktır. Aslında bu çalışmayı Ağustos'ta başlatıyoruz ve birkaç hafta sonra inşallah somut bir hale dönüştüreceğiz. Aslında yasal altyapısı bir ölçüde hazır ancak belki yasal olarak da bazı eklemeler gerekebilir. Onları da Meclis açılır açılmaz gerçekleştirmekistiyoruz.''ÖNLEMLER PROGRAM DOĞRULTUSUNDADIRAlınan önlemlerin program doğrultusunda bulunduğunu ve ekonomik programdan bir sapma veya programda büyük bir değişiklik olmadığını vurgulayan Kemal Derviş, ''Ama hem içerdeki, hem dışardaki gelişmeler gözönünde tutularak yapılan bazı ayarlamalar bu şekilde algılanmalıdır. Bunlar piyasaya yardımcı olacak sanıyorum'' dedi.''Özellikle Türk Lirası ile Türk Lirası yatırımı fonlamak açısından ön sayılabilir'' diyen Derviş, geçmişte ve bugün yaşanan rahatsızlıkların bir nedenin de Türkiye'nin yüksek boyutlarda kendini dışardan fonlayıp, dışardan kaynak kullanıp Türk Lirası'na yatırdığınıkaydetti.Derviş, ''Bu durumun kur değişikliği olduğu zaman yarattığı rahatsızlık hepimizin gözü önündedir. Onun için ilerde pozisyonu daha az açarak Türk lirasından fonlayıp, Türk lirasından kaynak toplayıp bir yeniden Türk Lirası cinsinden yatırım yapmak çok daha sağlıklı bir ekonomik yapıyı ortaya çıkaracaktır'' dedi.İNANCIMIZI KAYBETMEMELİYİZBakan Derviş, ''makro ekonominin tümüyle düzelmesi, programın tam olarak uygulanması ve ekonomi yönetiminde eşgüdümün sağlanması''nın bütün bu önlemlerden daha da önemli olduğuna dikkat çekerek, bu konuda çok ciddi bir şekilde çalışmaya devam etmek gerektiğini bildirdi.''Ve hiçbir şekilde bu konuda bir sapmayı veya bir tartışmaya kendi aramızda başlatmamamız gerekiyor'' diyen Derviş, şu anda Türkiye'nin bu ekonomik programı hızla ve ciddiyetle uygulamaktan başka şansının bulunmadığını söyledi.Derviş, ''Aynı zamanda da bu konuda birbirimize yardım edip yarına olan güveni toplumda güçlendirip, yarına olan inancımızı kaybetmemiz gerekiyor'' diyerek sözlerini tamamladı.
button